Manşet

Partizan: “Ayvalıtaş ve Cömert ölümsüzdür!”

H. Merkezi: Gezi Parkı protestolarına gaz bombaları, tazyikli su, TOMA, gerçek ve plastik mermilerle saldıran ve sivil faşist güçlerini harekete geçiren devletin bu saldırıları sonucu 2 Haziran’da 1 Mayıs Mahallesi’nde Mehmet Ayvalıtaş ve 3 Haziran’da ise Abdullah Cömert yaşamını yitirdi.

Ülkenin tüm şehirlerini, şehirlerin tüm sokaklarını eylem alanına çevirmenin; eylem alanlarını daha güçlü kılmanın vaktidir” çağrısı yapan Partizan, “Katil devletten hesap sormanın bilinciyle alanları kızıllaştıralım! İsyanı büyütelim!” diyerek yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamanın tamamını sizlerle paylaşıyoruz:

 

Basına ve kamuoyuna

İstanbul Taksim’de Gezi Parkı’nda yapılacak olan inşaat için biraraya gelen yüzlerce insana birkaç gün içerisinde yüz binler ülkenin her şehrinde, her caddesinde, her sokağında eklendi.

Egemen sınıfların 11 senelik sözcüsü AKP’nin “demokratikleşme” adımları; halka yönelik baskı ve sömürü politikalarını sonlandırması ya da devrimci, demokrat, muhalif, yurtsever kesimlere yönelik sindirme ve saldırılarına son vermesi anlamına gelmiyordu kuşkusuz. Nitekim bunu Roboski’de de, iş cinayetlerine yaklaşımında da, üniversitelerdeki muhalif gençliğe yönelik saldırılarında da vb. görmüştük. AKP, “Durmak yok, yola devam” şiarıyla halka yönelik saldırılarını artırarak bugüne kadar getirdi.

Ancak son 2-3 yıldır Ortadoğu ve K. Afrika başta olmak üzere krizin etkisi altına aldığı Avrupa ve Latin ülkelerindeki halk hareketlerinin gücüne tanık olmasına rağmen kendini Mübarek’ten, Kaddafi’den, Bin Ali’den, Esad’dan güçlü ve yıkılmaz görenler halkın sabrının taştığına şahit olmaktalar.

1 Mayıs, 6 Mayıs, 18 Mayıs, 25 Mayıs ve Gezi Parkı protestolarına karşı İstanbul’u gaza boğan; OHAL ilan ettiği Antakya’da her eyleme saldıran AKP; 11 Mayıs’ta 100’den fazla kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Reyhanlı katliamını protesto edenlere de her yerde saldırdı. Halkın öfkesini yeni yasak ve baskılarla boğmaya çalışan TC, bir kez daha halktan güçlü olamayacağını; yaraladığı binlerce ve gözaltına aldığı on bine yakın insana, gaza, kurşuna rağmen her gün direnişe katılan sayının artmasından görmüştür elbet. Bu öfke patlamasını kurnazca kendi hanesine yazmaya çalışan başta CHP olmak üzere İP, TGB ve bilumum faşist-şovenist partiler, direnişi arkalarına almaya ve pasifize etmeye çalışmaktadır. Kürt ulusuna yönelik şovenist yaklaşımları körükleyen, direnişi yalnızca AKP karşıtlığı üzerinden yürüten bu kesimlerin esas amacı direnişi sistemin sınırları içerisinde tutmak ve günlerdir direnen milyonların direnişini boşa çıkarmaktır.

 

Katil devlet hesap verecek!

31 Mayıs’tan bu yana binlerce insanı gözaltına alan, kullandığı gerçek ve plastik mermiler yetmezmiş gibi gaz bombası kapsüllerini de silah olarak kullanan devletin kolluk kuvvetleri; copuyla, gazıyla, TOMA’sıyla, helikopteriyle saldırdığı yığınları hedef aldı. 2 Haziran günü İstanbul-1 Mayıs Mahallesi’nden TEM yolunun kesilmesi ve trafiğe kapatılması sırasında bir aracın çarpması sonucu SODAP üyesi Mehmet Ayvalıtaş yaşamını yitirdi. Antakya’da 22 yaşındaki işçi Abdullah Cömert’i 3 Haziran günü gerçek mermiyle öldüren devlet, milyonlara “3-5 çapulcu” demeye, “% 50 kitlemizi zor zapt ediyoruz” diyerek sivil faşist grupların sırtlarını okşamaya ve halk kitlelerini açıktan tehdit etmeye devam ediyor.

Özellikle Ankara, İzmir, Adana ve Antakya’da kitleye hemen her gün saldıran polis, Ankara’da Ethem Sarısülük’ü gerçek mermiyle ve Emek Gençliği üyesi Mutlu Coşar’ı ise gaz bombası kapsülü ile hedef alarak yaralamıştır. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Sarısülük ve Coşar hala ölüm-kalım savaşı vermektedir.

Her ne kadar ilk kıvılcım Gezi Parkı’nda yapılmaya çalışılan projeye tepki olarak başlasa da, artık mesele Gezi Parkı’nı, üç-beş “çalıdan az büyük” ağacı aşmış, devletten yoksulluk, zulüm ve baskıdan başka bir şey görmeyen halkın baskı ve sömürü politikalarına karşı birikiminin sonucunda ortaya çıkan bir hareket haline gelmiştir. Ülkenin tüm sokaklarına sıçrayan bu hareket hem ezenlere hem de ezilenlere “dipten gelen dalga” gerçeğini hatırlatmıştır. Dünya halkları örgütlü ve direnişe geçen ezilenlerin bir “taşının”; egemenlerin gazına, copuna ve mermisine karşı etkisinin büyüklüğüne şahit olmuştur bir kez daha. Ve açıktır ki, bu dalga daha başlangıçtır.

Faşist devletin saldırıları karşısında milyonların ortak sloganı haline gelen “Faşizme karşı omuz omuza” şiarını daha güçlü kılmanın ve saldırılara kaşı tek barikat olmanın vaktidir. Ülkenin tüm şehirlerini, şehirlerin tüm sokaklarını eylem alanına çevirmenin; eylem alanlarını daha güçlü kılmanın vaktidir.

Katil devletten hesap sormanın bilinciyle alanları kızıllaştıralım! İsyanı büyütelim!

Mehmet Ayvalıtaş ölümsüzdür!

Abdullah Cömert ölümsüzdür!

PARTİZAN

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu