GüncelMakaleler

Politik-Gündem | “Hard Kapitalizm, Leşçi, Can Alıcı Faşizm……” Gerici Faşist Partiler Çözüm Olamazlar!

"Yol TV’nin Ankara Ulus’ta gerçekleştirdiği sokak röportajı kısa sürede sosyal medyanın gündemine oturdu. Röportajı veren kişi, “Bu memlekette hard kapitalizm var, leşçi can alıcı… Faşizan var, faşizan anladın mı” diyor ve “özlenen yaşam mucizelerle değil devrimle olur” diye ekliyordu"

“ÖZLENEN YAŞAM MUCİZELERLE DEĞİL DEVRİMLE OLUR !”

Yol TV’nin Ankara Ulus’ta gerçekleştirdiği sokak röportajı kısa sürede sosyal medyanın gündemine oturdu. Röportajı veren kişi, “Bu memlekette hard kapitalizm var, leşçi can alıcı… Faşizan var, faşizan anladın mı” diyor ve “özlenen yaşam mucizelerle değil devrimle olur” diye ekliyordu. Röportajı veren kişinin hal ve tavırlarından üslubuna kadar söyledikleri arasındaki “çelişki”, beraberinde röportajın gündem olmasına neden oldu.

Kişinin durumunu bilmemekle birlikte, kendi üslubunca bahsini ettiği şeylerin bu ülkenin bir realitesi olduğunu görmek gerekir. Sadece birkaç hatırlatma bile Türk hakim sınıflarının ve onların devletinin “faşizan yanını” açık etmeye yeter.

Bir çocuk cinayete kurban gidiyor. Adı Rabia Naz. Babası çalmadık kapı bırakmıyor. Devlet, bütün kurumlarıyla karşısına çıkıyor. Akıl sağlığı yerinde değil diye rapor bile veriliyor. En sonunda araştırma önergesi, mecliste AKP ve MHP’nin oylarıyla reddediliyor, dosyaya gizlilik konuluyor. Bir çocuk cinayeti devletin bekasını etkiliyor ve dava dosyasına gizlilik konuyor!? İşte size “Hard Kapitalizm, Leşçi, Can Alıcı Faşizm” örneği…

12 Haziran tarihinde, 7’si çocuk 25 kişinin öldürüldüğü Çorlu Tren Katliamı’nda yakınlarını kaybeden ailelerinin, “adalet” için Çorlu Adliye binası önünde tuttukları nöbeti, sorumlular hakkında verilen takipsizlik kararına itiraz etmek için Ankara’ya Anayasa Mahkemesi önüne taşımaları üzerine faşizmin kolluk güçleri eyleme “müdahale etti”. Son derece insani ve demokratik bir talebe dahi tahammülsüz yaklaşan faşist kolluk güçleri, aileler daha açıklamaya başlamadan saldırdı, kalkanlarla insanlara şiddet uyguladı ve sonra da plastik mermi kullandı.

Ailelerin tek talebi “adalet”in sağlanması, sorumluların yargılanmasıydı. Bu talebe verilen yanıt, kalkanlarla sürüklenmek, plastik mermiyle vurulmak, işkence ve gözaltı oldu. Devletin bu refleksi ancak ve ancak onun faşizan karakteriyle açıklanabilir. İşte size “Hard Kapitalizm, Leşçi, Can Alıcı Faşizm” örneği…

Yıllardır kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri’nin 15 Haziran’da Galatasaray Meydanı’nda yapmak istedikleri 742. eylemlerinin de engellenmesi nasıl açıklanabilir? İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından hasta mahpusların serbest bırakılması talebiyle 15 Haziran tarihinde 377. kez düzenlenmek istenen “F Oturumu”na yönelik yasaklama tavrının arkasında yatan neden de devletin faşizan karakteri değil midir? İşte size “Hard Kapitalizm, Leşçi, Can Alıcı Faşizm” örneği…

Faşist devlet sadece yakınlarının katledilmesine tepki gösteren ve “adalet” isteyen ailelere saldırmakla kalmamaktadır. Aynı zamanda işlerine geri dönmek isteyenlere de saldırmaktadır. KHK ile ihraç edildikleri işlerine geri dönmek için 950 gündür direnişte olan kamu emekçileri tarafından Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde 14-15 ve 16 Haziran 2019 tarihlerinde yapılmak istenen basın açıklamalarına da polis saldırısı yaşanmış, saldırı sonucunda 12 kişi gözaltına alınmıştır. İşte size “Hard Kapitalizm, Leşçi, Can Alıcı Faşizm” örneği…

Hapishanelerde işkence ve kötü muamele uygulamaları devam etmektedir. Hamile bir kadın mahkum bebeğini kaybetmekte, bebek çöp muamelesi görmektedir. Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve katletme de sürmekte (Mayıs 2019’da 37 kadın katledildi), eylem ve etkinlikler yasaklanmaktadır. İzmir Valiliği, 14 Haziran 2019 tarihinde yaptığı açıklama ile 7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında 17-23 Haziran 2019 tarihleri arasında düzenlenecek etkinlikleri “kamu güvenliği ile genel ahlakın korunmasını” gerekçe göstererek yasaklamış durumdadır.

Benzer bir yasak Antalya’da yaşanmıştır. Antalya Valiliği 15 Haziran 2019 tarihinde yaptığı açıklama ile 3. Antalya LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında düzenlenecek etkinlikleri “kamu güvenliği ile genel ahlakın korunmasını” gerekçe göstererek yasaklamıştır. Yine 78’liler Girişimi tarafından 16 Haziran 2019 tarihinde Batman’ın Hasankeyf ilçesinde yapımı devam eden Ilısu Barajı nedeniyle tarihi eserlerin sular altında kalacak olmasıyla ilgili yapılmak istenen basın açıklaması Hasankeyf Kaymakamlığı’nın kararı ile yasaklanmıştır. İşte size “Hard Kapitalizm, Leşçi, Can Alıcı Faşizm” örneği…

Türk hakim sınıflarının Kürt ulusu üzerindeki ulusal baskısı sürmekte, T. Kürdistanı’nda askeri operasyonlar, sokağa çıkma yasakları, gözaltında kaybetmeler sürmektedir. 17 Haziran’da HDP’ye yönelik Adana merkezli yürütülen saldırıda 35 kişi hakkında gözaltı kararı verilmiştir. 15 Haziran’da Dersim Pulur’da bağlı Yaylagünü Köyü’nde yaşayan Engin Eroğlu isimli genç hayvanlarını otlatmak için çıktığı evden geriye dönmemiştir, görgü tanıkları bu kişinin kaçırıldığını ifade etmektedir. “Hard Kapitalizm, Leşçi, Can Alıcı Faşizm”, Türkiye Kürdistanı’nda Kürt ulusuna yönelik uygulayageldiği ulusal zulmü, sınır ötesine taşımış, Afrin işgalinden sonra şimdi de Irak Kürdistanı’ına askeri harekat düzenlemektedir.

Bütün bu gerçekleri halka anlatma mücadelesi içinde olan devrimci basına yönelik saldırılarda da son hafta içinde artmış görünmektedir. 13 Haziran tarihinde gazetemiz Özgür Gelecek’in Bursa Bürosu basılarak 3 çalışanı gözaltına alınmış; 14 Haziran’da, İstanbul Sultangazi’de Yürüyüş dergisi bürosuna polis tarafından yapılan baskında 4 kişi gözaltına alınmış; 15 Haziran’da ise ETHA’nın İstanbul bürosu basılmış ve 6 çalışanı gözaltına alınmıştır. 17 Haziran’da Urfa’da 13 sosyal medya kullanıcısı gözaltına alınmış, 8’i adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, 5 kişi “örgüt propagandası”ndan tutuklanmıştır. “Hard Kapitalizm, Leşçi, Can Alıcı Faşizm” halka ve devrimcilere saldırmaya devam etmektedir.

 Hakim Sınıflar Arasındaki Çelişki: İstanbul Seçimleri ve Krizin Güncelliği

Türk hakim sınıflarının iktidardaki temsilcisi AKP, MHP ve dışarıdan destekli Vatan Partisi’nin başını çektiği bu faşist saldırganlığın nedeni, kendilerinin de “beka sorunu” olarak bahsettikleri durumdan bağımsız değildir. Beka’dan kast ettikleri devlet aygıtının her türlü olanaklarını kendi klik çıkarları lehine kullanamama tehlikesinin baş göstermesidir. CHP, İYİ Parti hakim sınıf kliği temsilcisi ittifak karşısında 31 Mart yerel seçimlerinde alınan sonuç, bu olasılığı daha fazla gündemleştirmiş durumdadır.

Türkiye ekonomisinin yaşadığı ekonomik kriz, hakim sınıflar arasında bütün dengeleri değiştirmeye adaydır. Türk hakim sınıfları kendi yarattıkları ekonomik krizin faturasını bir yandan kendi iktidar dalaşları için kullanmakta diğer yandan ise yine halka fatura etme uğraşı içindedirler. Türkiye ekonomisi daralmaya devam ediyor: Sanayi üretimindeki düşüşte beklenen % 1.6, gerçekleşen ise % 4 olmuştur.

DİSK-AR tarafından hesaplanan geniş̧ tanımlı işsiz sayısı, 2018 Mart dönemindeki 6 milyon 18 bin kişiden, bu yıl Şubat döneminde 7 milyon 356 bin kişiye yükselmiş durumdadır. İstanbul seçimleri gündemde olduğu için yenileyelim. Son bir yılda İstanbul’da kayıtlı yarım milyon kişi işsiz kalmış durumdadır. AKP-MHP faşist kliği bu gerçeklerin üzerini örtmek için halka saldırmakta, CHP ve İYİ Parti ise bu durumu kullanarak iktidar dalaşında avantaj yakalamak istemektedir. İstanbul seçimleri hakim sınıf klikleri arasında yaşanan bu dalaşın ürünü olarak iptal edilmiş ve 23 Haziran’da yeni bir seçim kararı alınmıştır.

Yenilenen İstanbul seçimleri hakim sınıfların arasında yaşanan dalaşın geldiği boyutu göstermesi açısından dikkate değerdir. Faşist Tayyip Erdoğan 15 Temmuz’da kendisine yönelen darbeyi bertaraf etmekle birlikte, gelinen aşamada oldukça zordadır. Kendisine yönelik yeni bir darbeden korkmaktadır. Bunun için TSK’da bitmeyen “FETÖ operasyonları” yapılmaktadır. Bunun için ABD ile çelişki yaşamakta, Rusya ile başta S-400’lerin alımı olmak üzere bir dizi adım atmaktadır. Ancak korkunun ecele faydası olmadığı ortadadır. R.T.Erdoğan’ın zorda olduğunu gören rakip hakim sınıf kliği, onu “demokratik yollarla” iktidardan uzaklaştırmak istemektedir. İstanbul seçimleri bu nedenle hakim sınıflar açısından önemlidir.

İstanbul seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakına karşı CHP-İYİ Parti faşist ittifakının adayı olan Ekrem İmamoğlu kitlelere “Her Şey Güzel Olacak” şiarıyla umut olarak sunulmaktadırlar. Oysa ki “özlenen yaşam mucizelerle değil devrimle olur.” Bu noktada “Gerici Faşist Partiler Çözüm Olamazlar” şiarı güncelliğini korumaktadır.

Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerine ilişkin tavrımızı daha önceden açıklamamıza rağmen, bir kez daha hatırlatmakta ve her türden manipülasyona karşı Kaypakkaya’nın şu görüşünü ileriye sürmekte yarar vardır:

“Bir komünist hareket için elbette iki gerici klikten birini tercih etmek söz konusu olamaz. Komünist hareket, ikisini de düşman olarak görür; ikisini de devirmek için mücadele eder; ama bunlar arasındaki mücadeleye de gözlerini yummaz; bu boğuşmadan kendi hesabına azami derecede fayda sağlamak için, bunların birbirine göre durumunu iyi tespit eder, en gerici olanı tecrit eder, ilk ve en şiddetli saldırılarını ona yöneltir, bu arada diğer gerici kliğin mahiyetini teşhir etmekten, onunla kendi arasındaki düşmanlık çizgisini sıkı sıkıya muhafaza etmekten de geri kalmaz.

Bilir ki, hakim sınıflar arasındaki bu boğuşma her an halka karşı bir birleşmeye dönüşebileceği gibi, bugün en gerici olan kliğin yerini, yarın diğeri de alabilir. Bu, gericiler arasında durmadan değişen güç dengesine, iktidara hangi kliğin hakim olduğuna, iktisadi ve siyasi buhranın mevcut olup olmamasına ve benzeri şartlara bağlıdır.” (İbrahim Kaypakkaya, Nisan Yayımcılık)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu