H.Merkezi: Paris Komünü’nün unutulmaz kadın direnişçilerden Nathalie Lemel, 26 Ağustos 1827’te Fransa Brest’te dünyaya gelir.
Yalnızca 12 yaşına kadar okula gidebilen Nathalie, ardından kitap ciltçisi olarak çalışmaya başlar. 1845 yılında kendisiyle aynı işi yapan ciltçi Jérôme Lemel ile evlenir ve bu evlilikten üç çocuğu olur.
Nathalie, dört yıl sonra eşi ve çocukları ile birlikte Quimper’a taşınır. Ancak bir süre sonra eşinden ayrılarak çocukları ile birlikte Paris’in yolunu tutar.
Paris’in her köşesine sinmeye başlayan isyan ateşi ve yaşanan hak ihlalleri çok geçmeden Nathalie’yi de etkiler.
Tarih Ağustos 1864’ü gösterdiğinde Paris’teki ciltçiler büyük bir greve gider. Bu grevin en önünde yer alan isimlerden biri de Paris Komünü’nün direnişçilerinden Eugène Varlin’dir. Nathalie, böylesi bir atmosferin içinde sosyalist ideoloji ile tanışır. İşçilerin örgütlenmesinin yasak olduğu o günlerde işçilerin birliği ve mücadelesi için çalışmaya başlar.
Bir sonraki yıl Birinci Sosyalist Enternasyonal’e katılan Nathalie, bir sendika delege ve grev komitesinin üyesi olarak seçilir. O dönemde bir kadının bu göreve getirilmesi alışılmadık bir durumdur ve Nathalie bir ilke imza atar. Haliyle sadece yoldaşlarının değil polisin de dikkatini çeker. Nathalie hakkında hazırlanan polis raporlarında onun için “Siyasetle uğraşır, gazeteleri yüksek sesle okur, sık sık siyasi ortamlara gider” ibareleri yer alır.
Nathalie, komün sırasında kurduğu ve yine komünün ruhuna göre yönetilen gıda kooperatifinin yaratıcısı olur.
Mücadelesi iktidara olduğu kadar kadın erkek arasındaki eşitsizliğe de karşıdır. Kendi yoldaşları içinde dahi fazla gündeme getirilmeyen kadın erkek arasındaki ücret eşitsizliği için mücadele eder. Ve pek tabi kadınların her alandaki hak ve özgürlükleri için de.
“Duraksama yok, hepiniz silahlara”
Nathalie 12 Mayıs’ta Trinite’de kadınlara hitaben yaptığı bir konuşmada savaşın her alanında yer almaya hazır olduğunu belirterek şunları söyler:
“Ülkemiz için ölmeye hazır olmamız gereken savaşı sonlandıracak dönüm noktası yaklaşıyor. Daha fazla zayıflık yok, daha fazla duraksama yok! Silahlara, hepiniz! Bırakın her kadın görevini yapsın. Versailles yok edilmelidir!”
Ve sene 1871’e gelip çattığında somut anlamda ilk özyönetim deneyimlerinden biri olarak gösterilen Paris Komünü’nün ayak sesleri duyulmaya başlar.
18 Mart 1871’de Paris halkı baskıcı rejime karşı ayaklanıp, devrimci bir komün kurar ve kızıl bayrağı Hôtel de Ville’de dalgalandırır.
Hem iktidar hem ataerkiye karşı savaşan Nathalie, bu dönemde Elisabeth Dmitrieff ile birlikte Kadın Birliği’ni kurar. Birlik çok geçmeden bin 800 üyeye ulaşır.
Paris’in bu en büyük kadın örgütü, hem yaralıların tedavisi için çalışır hem de bizzat kendileri barikatın önünde ellerinde silahlarıyla savaşın öznesi olur.
Fransız ordusu 1871’de, Komün’ü ve komünarları yok etmek için Paris sokaklarında yaklaşık 25 bin insanı katleder.
Sürgün ve Paris’e dönüş
Nathalie de 21 Haziran 1871’de tutuklanır. Askeri mahkeme, Versailles’de cezaevine konulan Nathalie’den pişmanlık belirtip af dilemesini talep eder. Bunu şiddetle reddeden Nathalie, Komün’den yoldaşı Louise Michel ile birlikte Fransa’nın sömürgesi altında olan Yeni Kaledonya’ya sürülür.
Nathalie, Ducos yarımadasındaki üç yıllık sürgün ve hapis hayatından sonra dönemin cumhurbaşkanı Félix Faure tarafından ilan edilen genel af ile Paris’e döner. Ve burada L’Intransigeant Gazetesi’nde çalışmaya başlar. Nathalie kadın hakları ve politik alandaki mücadelesini yine sürdürür.
Gazetenin çizgisi milliyetçi ve anti-Semitik hale geldikçe Nathalie tereddüt etmeden oradan ayrılır ve L’Intransigeant editörü Henri Rochefort tarafından kendisine sunulan küçük bir emekli maaşını bile reddeder.
‘Uzlaşmaz’ bir devrimci olan Nathalie, 25 Mayıs 1921’de 96 yaşındayken yerleştirildiği Ivry-sur-Seine Bakımevi’nde yaşamını yitirir.
Nathalie’nin yaşamı ve mücadelesi yıllar sonra “Kar Altında Tohumlar” isimli bir çizgi romanla tarihe geçti. Kavgası ise bugün hala kızıl bayrağı dalgalandırdığı Paris sokaklarında ve dünyadaki kadınların mücadelesinde sürüyor.
Kaynak: Gazete Karınca