9 Nisan tarihinde TBMM’ye sunulan “cinsel istismar yasa tasarısı” neyi kapsıyor? İktidar tarafından cinsel istismarın kimyasal hadımla çözülecek bireysel “hastalık” olduğu savunulurken, toplumda çok yaygın bir şiddet hali olduğunun üstü örtülmek isteniyor.
İktidar; hastalık diyerek cezasızlığı getirmeye çalışıyor ve cinsel şiddet faillerini cezasızlıkla korumayı amaçlıyor. Ayrıca 18 yaş sınırını 12 yaşa indirgenerek çocuk tanımı değiştirilmek isteniyor. Cinsel şiddet vakalarında 12 yaşa verilen 30 ile 40 yıl arasındaki cezalar, 15 yaş ve üstündeki çocukların kendilerinden 20 yaş büyük erkekler tarafından istismarına maruz bırakılmasını, sanki akranı ile yaşanan rızaya dayalı bir cinsellikmiş gibi cezaların 3-5 yıla indirgenmesi de, iktidarın çocuk tanımını değiştirme hedefiyle doğrudan bağlantılı.
Yasalar dini kurallara göre düzenlenerek, toplum muhafazakârlaştırılmaya çalışılıyor. Akranlar arası ilişkiyle cinsel istismarı birbirine eşitleyen, rızaya dayalı cinselliğin keşfini suç haline getiren bir tasarı bu yasa tasarısı. Bu tasarıda görece artan cezalar cinsel şiddet konusunda sessizlik yaratıyor. AKP bunun üzerinden yükselerek cinsel şiddetin azaldığını iddia edip, çocukları ve gençlerin cinsel saldırı ve istismar karşısında savunmasız bırakmaya çabalıyor. Yasa tasarısının başka bir yönü ise cezaların ağırlaştırılmasıyla hâkimlerin mahkûmiyet yerine beraate yönelmelerini artırmak ve böylelikle görünürde ceza artırımı yaparak esasta istismarda cezasızlığa yönlendirmek. Biz de iktidarın geçirmeye çalıştığı bu yasa tasarısını kadın örgütleriyle konuştuk.
“Bu yasa böyle geçmez!”
Mor Dayanışma sözcüsü Cemile Baklacı: “Cinsel istismar yasasının ortaya çıkış süreci ve yapılan değişiklikler incelediğinde; yasanın gitgide artan cinsel istismar vakalarının ve oranlarının toplumun her kesimini ciddi rahatsız etmesi ve tepkilerin iktidara yönelmesinin aceleciliği ile hazırlandığı görülmektedir. Bu nedenle yasa tasarısı uzun bir çalışmanın sonucu değil, toplumsal tepkileri azaltma, ‘bakın nasıl da cezaları artırdık’ diyerek kamunun vicdanını rahatlatma yasası olduğu çok açık görülmektedir.
Yasa tasarısının diğerleri gibi farklı meslek alanlarından uzmanlara danışılıp kapsamlı bir çalışmanın ürünü olmadığı çok açık. Cinselliği öğrenmeye çalışan çocuklar, aralarında nesilden nesile aktarılan oyunları denediklerinde karşılarına müebbet hapis cezası tehdidiyle çıkılıyor ama çocuk yaştaki evlilikler meşru görülüyor! Açığa çıkan ve savcılığa suç duyurusunda bulunulan cinsel istismar durumlarında bile ancak dörtte bir ceza veriliyor. Mevcut cezalar dâhi uygulanmazken kağıt üzerinde ceza artırımı istismarı önlemez tersine istismarı örter! Biz tecavüze, tacize, cinayet ve istismara karşı mücadele verenler olarak diyoruz ki ‘Bu yasa çocukları korumaz!’ Biz kadınlar istismarın erkek egemen zihniyetin her gün yeniden kodlanarak hayatın her alanına yedirilmesi sonucu olduğunu biliyoruz. Bu yasa böyle geçmez!”
“Kurtuluşumuz direnişte!”
Devrimci Parti Merkezi Kadın Koordinasyonu: “Bırakın hakkaniyetli bir ceza öngörülmesini, çocuk istismarının önünü açacak bir felaket ‘yasa tasarısı’ diye önümüze sunuldu. İddia edildiği gibi bir hukuk devletinin varlığından söz ediliyorsa, referansını soyut dini fetvalardan değil, tabi olduğu evrensel sözleşmelerden almak zorundadır. 13 yaşındaki bir çocuğa ehliyet vermeyen, kredi kartı kullandırmayan, tütün ve alkol satmayan yani bu konuda rızasını aramayan bir anlayış; aynı 13 yaşındaki çocuğun tecavüze uğraması halinde rıza göstermiş olabileceğini düşünecek… Ve bu yasalarla düzenlenmiş olacak.
Yine aynı düzenlemeler ile bir istismar olayında, mağdurun 12 yaşında mı, 13 yaşında mı olduğu sanığın alacağı ceza açısından fark yaratacak, hem de her iki çocuk için de bu saldırının yarattığı psikolojik ve fiziksel etkiler arasında hiçbir fark yokken… Üstelik bu sadece ceza hukuku anlamında bir sorun olarak kalmayacak. Kayıt dışı evlilikler, çocuk gelinler, erken hamilelikler ve buna bağlı bebek ölümleri artacak. Bugün bu yasalara karşı sessiz kalan herkes, bu istismarın bir parçası olacaktır. Bizlere düşen erkek-devletin her türlü saldırılarına karşı direnmektir. Kurtuluşumuz direnişte!”
“Çocuk istismarını birlikte durdurabiliriz!”
Halkevleri Kadın Sekreteri Nebiye Merttürk: “Milletvekillerinden aldığımız bilgilere göre yasa tasarısı haftaya adalet komisyonuna gelecek. Bu hafta seçim gündemi ile komisyondan geri çevrilmiş. Yeni yasa tasarısı içerisinde kimyasal hadım gibi sorunu bireysel bir hastalık boyutuna indirgeyen ve dünyanın sayılı yerlerinde çok kısıtlı olarak uygulanan bu yöntemi çözümmüş gibi sunuyor.
Müebbet hapis cezası ve ceza arttırmayı maharet olarak sunuyor ancak daha önce takip ettiğimiz davalardan edindiğimiz deneyim, cezalar arttırıldıkça faile ceza verilmiyor.
Aynı yasada çocuk istismarı haberlerine yayın yasağı getirilmesi söz konusu. Halbuki burada tartışılması gereken yayın yasağı değil, çocuk odaklı habercilik. Biz diyoruz ki istismar ancak önleyici politikalar devreye sokulursa engellenebilir. Çocukların yaşadığı istismarın üstünü örtüp, istismarcılara sahip çıkıp, çocukta rıza arayanlar; istismarı çözmek için değil kendi gerici politikalarını daha rahat uygulamak için yasal bir kılıf hazırlar.
Çocukların şiddet ve istismar ile büyümeyeceği, çocuk odaklı, eşit ve özgür bir toplumu yeniden inşa edebiliriz, çocuk istismarını birlikte durdurabiliriz.
“Bakanlıklar politikalarını değiştirmeli”
Nar Kadın Dayanışması’ndan İrem: “Öncelikle bu tasarının; eğitimi Ensar gibi tarikat-cemaat okullarına ve yurtlarına teslim eden, istismar vakalarının yayın yasağı ile üstünü örten (bkz. Ensar, Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi), diyanetiyle 9 yaşındaki çocukların evlenebileceğini söyleyen iktidarın kaleminden çıktığını belirtmekte fayda var.
İstismar kontrol edilemeyen hormonlardan, hastalıktan meydana gelmez. Cinsel saldırı suçlarının, toplumun erkek egemen kavrayış ve uygulamalarından soyutlanarak sadece cinselliğe indirgenip tıbbileştirilmesi, kendinden menkul vaka olarak algılanması kabul edilemez. Dolayısıyla hadım istismara bir çözüm değildir. Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde bildirimi yapılmayan İl Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığının politikalarını değiştirmeliler.”
“Mücadele etmek dışında bir seçenek yok”
Yeni Demokrat Kadın’dan Sevda: “OHAL ve KHK saldırıları ile öncelikle kadınları hedef almış, ‘önce kadınları vurun’ sözünü düstur edinmiş AKP iktidarı aynı zamanda yasalar aracılığı ile kadınlara, LGBTİ’lere ve çocuklara dönük saldırılarını sürdürüyor.
En son 9 Nisan’da meclise taşıdığı yasa tasarısı ile ara ara gündeme taşıdığı ‘kimyasal hadım’ yasasını aslında yeniden gündeme taşımış bulunuyor. Diğer taraftan yasa tasarısı içerisinde başta çocuklara olmak üzere cinsel şiddetin üstünü erkekleri koruyarak örtmek istemektedirler. AKP, iktidarda olduğu süre boyunca gerek çıkardığı yasalar gerek söylemleri ile sanki iyi bir şey yapıyormuş havası vererek, ‘olması gerekenin’ propagandası yaparak farklı bir algı yaratıyor ancak her seferinde özellikle kadınları hedef alan, ciddi saldırılar içeren, kazanılmış haklara saldıran bir düzenleme getirmeye çalışıyor.
Bu yasada da toplumda birikmiş rahatsızlığı, artan cinsel şiddeti ortadan kaldıran, erkeklere cezaları arttıran bir görüntü çiziyor ancak incelendiğinde yine kadınlara ve çocuklara dönük şiddetin artacağı, erkeklerin ve devletin erkek egemen yapısının korunacağı aşikar. Örneğin erkeklere cezaların artacağı propagandası, çocuk yaşının aşağı çekilmesi ve çocuk istismar haberlerine yayın yasağı eşliğinde yapmaktadır. Bir dizi sıkıntılı erkek egemen anlayışı barındıran bu yasaya karşı kadınların birlikte olarak ve mücadele ederek karşı çıkmak dışında bir seçeneği yok.”