İsveç: Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu’nun (ATİK) TTE ve hapishaneler üzerine başlattığı kampanya İsveç ATİK Komitesi tarafından gerçekleşen panel ile devam etti.
13 Ocak’ta Göteborg’ta düzenlenen panele konuşmacı olarak araştırmacı-yazar, Belge Yayınları’nın sahibi olan Ragıp Zarakolu ve ATİK Eşbaşkan’ı Süleyman Gürcan katıldı.
Panelin ATİK’in başlattığı kampanya ve bu kampanyanın bir yansıması olarak Göteborg’ta panelin düzenlendiği anlatıldıktan sonra kitle Aralık ve Ocak ayında yaşamını yitirilenler için 1 dakikalık saygı duruşuna çağrıldı. Saygı duruşunun ardından söz ilk olarak Ragıp Zarakolu’na verildi.
Konuşmasına Türkiye’de ve dünyadaki politik durumunun izahıyla başlayan Zarakolu, dönemin TC iktidarında CHP’nin olduğu ve içinde bulunulan politik ve yönetememe krizinin kanlı bıçaklı oldukları MHP ile aştıklarını belirtti. 19 Aralık katliamının da uzun süren bir planın sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiği, krizi devrimcileri katletme, kitlelere baskı uygulama ve ülkeyi bir savaş ortamına sokarak aşmaya çalıştıklarını belirtti. O dönem oluşturulan kamuoyunun ciddi boyutta olduğunu, aydınların katılımının çok yüksek olduğunu ve o günden sonra bir daha aydınların katıldığı böylesine bir kamuoyu oluşturulamadığını anlattı. Bugün hapishanelerde uygulanan baskıya karşı ilk defa sanatçıların ve aydınların duyarlı olmaya başladıklarını, açıklama yaptıklarını ve bu nedenle umutlu olduğunu dile getirdi. Devamında dayanışma örneğine girerek Metin Göktepe’nin 96 ÖO sürecini yakından takip ettiği için öldürüldüğünü, Sebahattin Ali’nin ise cezaevinde iken öldürülen öğretmenin hakkında verdiği dilekçede katillerin Nazi Almanyası’nın Gestapo’su tarafından eğitilmiş olduğunu dile getirdiğini vurguladı. Türkiye’dekine benzer bir süreç yaşayan ve kendini solcu olarak tanımlayan dönemin Peru iktidarının hapishanelerde uyguladığı katliamları anlattı. 90’larda Peru’de hapishanelerin özgürleştirilmiş alanlar olarak görüldüğünü ve yüzlerce insanın katledildiğini anlattı. Türkiye’den farklı olarak suçluların Peru’de yargılandığını ve ceza aldıklarını belirtti. Peru’de bir adada bulunan hava üssünün cezaevi olarak kullanıldığı, oluşturulan cezaevinin öncülüğünün Peru ihstibarat teşkilatı başkanının yaptığını, daha sonra ihstihbarat başkanının orada hükümlü olarak tutuklu kaldığını anlattı. Aynı cezaevinde Fujimori ve Tupamaro liderlerinden olan Victor Polay’ın da tutuklu olarak kaldığını belirtti. 2017 Noel’inde af nedeniyle Fujimori’nin serbest bırakıldığını ve bunun ülkede isyana neden olduğunu aktardı.
Ragıp Zarakolu konuşmasına 84 ve 96 süreçlerine dair değerlendirmeleri ve 19 Aralık’la karşılaştırmasının ardından son verdi. Daha sonra ise sözü ATİK Eşbaşkan’ı Süleyman Gürcan alarak hapishanelerde uygulanan baskılar hakkında bilgi verdi. İHD’nin ülkenin çeşitli bölgelerinde bulunan hapishanelerinden hak gasplarına bizzat tanıkların anlatımıyla örneklendirerek başlayan ve yine İHD’nin raporunda geçen hapishanelerdeki tutuklu sayılarını ve bilgilerini kitlelere aktardı. Devrimci tutsakların düşman ve tehdit olarak görülmesi nedeniyle tarihten gelen devrimci önderleri katletme geleneğinin sürdürüldüğünü belirtti. Cezaevinde 230 bin tutuklunun bulunduğu ama kapasitenin 207 bini kaldırdığını, tutsakların ranzaları paylaştığını ve kiminin yerlerde yattığını belirtti. Tarsus T Tipi’nde suya mazot kokulu bir madde karıştırılarak tutsakların su içmesinin engellendiği ve idarenin kantinde su satımına izin vermediğinden mazotlu suyun içilmesine zorladığını aktardı. Daha önceki TTE süreçlerinden farklı olarak bugün tüm politik tutsakların TTE dayatmasına karşı tavır aldığı ve direnişe geçtikleri bilgilerinin olduğu, buna karşı devletin direnen tutsakları başka hapishanelere sürdüğünü aktardı. Özellikle Kürt illerinde kalan devrimci tutsakların uzak batı illerine sürgün edildiği ve bu sayede ailelerinden tecrit edilmek istendiğini aktardı. Devrimci bir kadın tutsağın askeri, idaresi ve tutsaklarıyla birlikte sadece erkeklerin bulunduğu bir cezaevine sürüldüğünü ve psikolojik olarak işkenceye tabii tutulduğunu aktardı.
10 Tutsak ATİK Aktivistine İlişkin Bilgilendirme
Süleyman Gürcan tutsaklarla avukatlar arasında gerçekleşecek görüşmelerin çeşitli bahanelerle yapılamadığını ve yapıldığında askerler ya da idarenin görüşme odasında bulunduğunu değilse yerleştirilen kamera ve ses cihazlarıyla tamamen mahrum olması gereken görüşmelerin dinlendiği ve takip edildiğinin bilgisini verdi.15 Nisan 2015’te tutuklanan 10 ATİK aktivist ve üyesinin tutuklanma sebebi olan 129 a, b yasasının Avrupa’da işlenen suçların değil tutsakların kendi ülkelerindeki faaliyetlerinden dolayı yargılanmasının önünün açıldığını ve yargılandıklarını aktardı. Gürcan tutsakların Türk polisi ve MİT’in sunduğu bilgilerle yargılandığını ve yargılanmanın hukuk skandalı olduğunu anlattı. Konuşmasını mücadelenin artması nedeniyle özellikle Avrupa’da MİT tarafından üçer kişilik timlerin oluşturulduğu ve yeni katliamların planlandığı, buna rağmen Yüksel Koç için görevlendirilen MİT elemanının itirafları ve hakkında bulunan kanıtlara rağmen Almanya’da 2 yıllık oturum aldığı bilgisini vererek sonlandırdı.
Daha sonra soru-cevap bölümüne geçildi. Sorulan sorular ve öneriler hakkında konuşmacılar düşüncelerini aktardıktan sonra moderatör söz alarak İsveç’te kampanyanın panelle sonlandırılmayacağını, sadece bir başlangıcı olduğunu ve kampanyanın sonlandırılacağı tarihe kadar çeşitli çalışmalarının olduğunu dile getirdi ve bu çalışmalar hakkında kısaca bilgiler vererek herkese katıldıkları için teşekkür edip, dayanışmanın ve mücadelenin artmasına dair temennisini getirerek paneli sonlandırdı.