Gençlik

İstanbul Üniversitesinde OHAL’de direniş

Geçtiğimiz sene 20 Temmuz da Suruç’ta 33, 10 Ekim de Ankara’da gerçekleşen bombalı saldırı sonucunda 101 kişi yaşamını yitirmiş, devlet eliyle gerçekleştirilen bu saldırıların, devrimcilere, demokratlara ve yurtseverlere Kürt ulusuyla dayanışmanın, haksız savaşların karşısında durmanın bir bedeli olduğunu göstermiştir.

Devletin bu saldırılarının hedefinde kimi zaman cesedi buzdolabında saklanılan 80 günlük çocuklarımız, kimi zaman 7 gün boyunca cesedi sokakta bekletilen Taybet analarımız oldu. Büyüyen saldırılar büyük direnişlere gebe olurken Sur’da tarihe altın harflerle yazılan bir direniş gerçekleşti. Cizir’de, Sur’da, Farqin’de, Gever’de,  Nisebin’de aylarca sürecek bir direniş başlarken, İstanbul Üniversitesi’nde de yeni bir dönem başlamaktaydı. T. Kürdistanı’ndaki saldırılar gençliğin büyük direnişi ile karşılaşırken, devlet T. Kürdistanı’nda sürdürdüğü savaşı Batı’ya da taşımış, üniversitelerde yükselen isyanı okul yönetimi ve kolluk kuvvetleri eli ile susturmak istemiştir. T. Kürdistanı’nda adeta soykırıma soyunan faşizm, Batı’da ise bu soykırım politikasının teşhirini çeşitli saldırılar ile engellemeyi hedeflemiştir. Üniversitelerde uyguladığı siyaset yasağı ile demokratik haklar gençliğin elinden alınmak istenmiş, afiş, stant, pankart gibi çalışmalar kolluk kuvvetlerinin azgınca saldırına maruz kalmıştır.

Öyle ki, Suruç’ta şehit düşen İstanbul üniversitesi öğrencileri için dikilen fidanlara dahi tahammül edilemeyip sökülmüştür. Okul yönetimi okula girme hakkı bulunmayan polislere artık okulun bir bileşeni rolü tanıyıp Üniversite de her gün afişlere stantlara müdahale hakkı tanımıştır.6 Kasım YÖK protestolarında öğrencileri işkenceyle gözaltına alırken “Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!” demiştir.

Devletin başlattığı sürecin ilk nidalarını göreve gelirken okulda muhalif öğrenci bırakmayacağım diyen Mahmut Ak atarken polisler birinci ağızdan devlet politikası olduğunu açıklıyordu. Geçtiğimiz yıl onlarca öğrenciyi okuldan uzaklaştıran yüzlerce öğrenci hakkında soruşturma başlatan okul yönetimi 2016-2017 öğretim yılı başlar başlamaz mevcut OHAL’in arkasına sığınarak okulda tek bir slogan attırmayacağını eylem anma etkinlik slogan içeren her türlü etkinliğe müdahale edileceğini özel güvenlik eliyle muhalif öğrencilere bildirmiştir.

10 Ekim günü 10.04 ‘de Edebiyat fakültesinde gerçekleşen anmada şiir okunması üzerine şiir okuyan öğrencilere saldırmış aralarında 10 Ekim’de yaralanan öğrencilerin olduğu 15 kişiyi gözaltına almıştır. Bu saldırılara rağmen öğrenciler saat 12.30 Merkez Kampüs’te gerçekleşecek açık ders için toplanmış akademisyenlerinde katılımıyla gerçekleştirmek istediği açık derse müdahale edilmek istenmiş Öğrencilerin 10 Ekimde şehit düşenlerin isimlerini sayması üzerine de saldırı gerçekleşmiş ve 24 öğrenci gözaltına alınmıştı. Okul yönetimi OHAL’le birlikte hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söyleyerek akademik demokratik mücadele alanını tamamen daraltmaya çalışmaktadır. Bizler bu saldırıların OHAL’le birlikte resmi bir politikaya çevrilmesine cevap olarak OHAL’de Direnmeli diyerek karşılıyoruz.

Çok uzun zaman önce değil geçtiğimiz yıla baktığımızda büyük saldırıların büyük direnişler doğurduğunu görebiliyoruz. OHAL’de direnmeli diyerek OHAL adı altında gerçekleşen saldırılara karşı direnişe geçmelidir.

İstanbul Üniversitesinden bir YDG’li

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu