Bilginin kaynağı toplumsal pratiktir. Üretim faaliyeti sınıf mücadelesi siyasal- bilimsel-sanatsal uğraşlar içinde gerçeklik hakkında bilgi toplanmaya başlanır. “İlk gözlem-izlenim-dokunma” bilginin algı aşamasını oluşturur. Bu veriler ne kadar çok zengin ne kadar gerçeğe yakın olursa gerçek hakkında bilgiye o kadar yakınlaşılmış olunur. Doğaya-topluma-gerilla savaşına kısaca gerçeğe dair bilginin ilk aşaması olan toparlanma ve tamamlanma süreci zahmetli dikkatli ve duyarlı bir çalışma ister. Dıştan içe-alttan üste-sığdan derine, tek yanlılıktan çok yanlılığa doğru basamak basamak, derece derece toparlanan veri- algılarla gerçek hakkında bilgi toplanarak gerçeğe yakınlaşılmaya çalışılır. Toparlanan algısal verilerle “anlama” aşaması oluşturulur. Yani gerçek hakkında bilginin ilk aşaması tamamlanmaya çalışılır.
Bir konu, bir sorun, bir olay, bir şey, bir komite, bir kadro-militan hakkında ilk algılarla toparlanmaya çalışılarak “anlamaya çalışıyorum” dediğimiz şey budur. Algıların yani gerçeklik hakkında verilerin toparlanma ve tamamlanma sürecinin yaşanmasıdır. Görünür yanı, tek tek yönleri, dış yanı, dış ilişkilerinin anlaşılmaya çalışılmasıdır. Bilginin iskeleti kurulmaya çalışılır. Önemli bir ayrıntı olarak şu ifade edilebilinir; Algıların yani verilerin birçok kez tekrarlanması gerekir. Bir algı ya da bir kaç algı değil birçok algının tekrarlanarak toparlanması sonucunda “algılama-anlama” aşaması tamamlanmış olur.
İzlenim-gözlem-algı-verilerin birçok kez sayısız tekrarları sonucu bilgi sürecinde sıçrama meydana gelir. Yani algıların bir doygunluğa-doyuma ulaşmasına varılır. Bir sıçrama olur. Artık bir kavrama olgusu yaşanır artık gerçeklik hakkında “anlama” aşaması yerini “kavrama” aşamasına bırakır. Artık bir şey, bir olay, bir konu, bir sorun hakkında “anlama” aşaması yerini “kavrama” aşamasına bırakmıştır. Yani parçadan bütüne, biçimden öze, dış ilişkilerden iç ilişkilere doğru sıçramalı bir adım atılmış olunur. Artık niceliksel bir fark edeğil niteliksel bir frak yaşanır. Algılsal aşamadan akla uygun (mantıki) aşamaya doğru bir sıçrama yaşanır. Uzaktan yakına, dışarıdan içeriye sığdan derine doğru bir gelişim çizgisi izlenmiş olunur. Bilginin adım adım derinleşme süreci yaşanır.
Gerçeklik hakkında bilgilerimiz derme-çatma, bölük- pörçük değil derli toplu, düzenli ve sistemliliğe doğru adım atılmış olunur. Örnek verirsek MLM bilimi hakkında çalışmalara başladığımızdaki bilgilerimiz derme-çatma, bölük pörçük, sistemsiz dağınık ve düzensizken ciddi ve yoğun okuma-öğrenme çalışmaları ve devrimci pratikler sonucunda bilgilerimiz adım adım, basamak basamak derli toplu düzenli hale gelir. Bu zahmetli uzun yoğun ve ciddi çalışmalar ve mücadeleler sonucunda başarılır.
Dünyanın yasalarını anlayabilmek…
Öğrenmenin görevi algılama yoluyla düşünceye varmaktır. Okuyarak öğrenmeye çalışırız. Algıları çoğaltarak bir konu ve sorun hakkında düşünce elde etmeye çalışırız. Bilinir ki algılanan şey hemen kavranmaz. Çünkü ismi üzerinde algı aşamasıdır. Yani anlama aşamasıdır. Sayısız çaba ve çalışma sonucunda kavrama olayı gerçekleşir kavranan şey daha derinden algılanmış olur.
“Kavradım” dediğimiz süreç emek ve dikkat istenen bir “anlama “ aşaması üzerinden gerçekleşir. Yani birçok sayısız tekrar üzerinden toparlanan algılar sonucu bilginin toparlanma aşaması tamamlanmaya çalışılarak “sıçrama” meydana gelir. Yani bilgide bir doygunluk-doyum aşaması oluşur.
Gerek anlama, gerekse kavrama aşamasında gerçeklikten kopmadan pratikten ayrılmadan bilgide sıçrama yaşanır. Pratik vazgeçilmez ilk veridir. Ana topraktır. Topraktan ayrılmadan, ondan uzaklaşmadan onunla sürekli ve düzenli olarak bir bağ güçlü bir ilişki içinde olarak bilgi toplamak görevi yerine getirilir.
Bilgi sürecine ilk adım gerçeklikle bağ kurmaktır. Algılamaya yani anlamaya çalıştığımız aşamadır. İkinci adım ise algılamada elde edilen verileri düzenlemedir. Algılar (duyum-izlenim-gözlem) gerçekliğe uygun olmak zorundadır. Sahte olmamalıdır. Yanıltıcı-aldatıcı olmamalıdır. Yalan hiç olmamalıdır. Toparlanan algılar üzerinden düzenleme yapılır, bilginin tamamlanma aşaması sonuçlanır. Elde edilen çok sayıda zengin veri üzerinden sahte ve aldatıcı algıları atarak gerçekler üzerinden bir düzenleme yapmak bütün bu çabaların amacı objektif gerçekliği daha derin daha doğru ve daha eksiksiz olarak yansıtmaktır.
İster küçük bir bilgi süreci olsun yani tek bir şeyi (bir konu-sorun-olay) öğrenmek için olsun isterse daha karmaşık zor (gerilla savaşını yönetme-örgüt yönetme-materyalist felsefe-toplum bilimi-kapitalizmin yasaları hakkında bilgi edinme vb.) konular olsun izlenmesi gereken yol ve yöntem benzer niteliktedir. Önce zengin ve gerçeğe yakın algılar toplamakla işe başlamak gerekir. Dıştan içe, sığdan derine, tek yanlılıktan çokyanlılığa, parçadan bütüne, biçimden öze doğru bir gelişim ve ilerleme çizgisi izlenerek işe başlanır.
Materyalist bilgi teorisinin yani Marksist felsefenin en önemli yanı objektf dünyanın yasalarını kavramak-açıklayabilmek-tanımlayabilmek durumuna gelmektir. İkinci adım ise en önemli ve zor olan adımdır elde edilen sağlam güvenilir bilgilerle objektif dünyayı değiştirmeye çalışmak üzere aktif ve etkin bir şekilde uygulamaya çalışmaktır. Gerçekliği kavramak ve elde edilen bilgilerle gerçekliği değiştirmeye girişmektir.
Bilgi, gerçekliğe dokunarak onunla temas ederek, içinde yer alarak bilgi edinmek elde edilen bilgilerle yeniden dışımızdaki sömürü ve baskıya dayalı objektif gerçekliği değiştirme pratiğine girişmektir. Nesnel olandan öznel olana, öznel olandan nesnel olana dönmektir. Maddeden bilgiye, bilgiden maddeye tekrar dönmektir. Madde gibi bilginin de bir hareket çizgisi ve yolu vardır.
Sömürü ve baskıya dayalı gerçekliği kavramaya çalışan sınıf bilinçli proleter tekrar bilginin ilk başlangıç ve çıkış noktası olan gerçekliğe dönmek zorundadır. Unutmamak, aklımızdan asla çıkarmamız gereken bir şey vardır ki; ne elde edilen bilgi ne de teori tam olarak doğru olamaz. Bilgi-teori-proje-program-planların doğrulanacağı, beklenen sonuçları vereceği yer yine pratiktir. Pratik sonucu ortaya çıkan eksiklik-yetersizlikleri gidermek için fikirlerimizi gerçeğe uygun hale getirmeliyiz. Yani değiştirmeliyiz. Eksiklik ve yetersizlikler sonucunda fikirlerimizi gerçeklikten beklenen sonuçları alıncaya dek değiştirirsek başarı elde etmek mümkün hale gelir.
Bir faaliyet alanında başarısızlık-zayıflık varsa, tekrarlar yaşanıyorsa o faaliyet alanında çalışma yürüten kadro ve militanlar fikirlerini sonuç alıcı başarılar elde edecek şekilde değiştirmek zorundadır. Gerçeklikten kopmadan gerçekliğe dönmek, yapılması gereken bunlardır.