Tarihteki yerleri edebiyat-şiir, resim, tiyatro, sinemada oynadıkları rolleri, kadın özgürlük yürüyüşündeki mücadeleleri bilinmeyen, kurtuluş kavgasındaki yerleri görülmeyen, çok zaman yok sayılan Ermeni kadınlardan bahsetmek istiyoruz. Bugün “dünde” saklıdır. Tarih, “an”da gizlidir. Tarih bilinmezse, gün ve an anlaşılamaz. Kadın özgürlük bilinci de eksik kalır.
Bugün bir ırmak gibi coşarak akan, büyüyen, çoğalarak her tarafa yayılan, “Jin Jiyan Azadi” sloganıyla zalimlere korku salan Kürt kadınlarının hemen her alanda öncülük yaptığı direniş ve mücadele, ezilen ve özgürlük arayan her emekçi kadına ilham ve moral kaynağı oluyor. Uyanış ve ayağa kalkarak yürüyüş sesleri, zılgıt ve haykırışlarıyla dipten gelen bir dalga gibi yer üstündeki zalimleri sarsmakta ve muktedirleri fena korkutmaktadır.
Ancak bilinmeli, görülüp anlaşılmalıdır ki; bir asırdan biraz daha fazla zaman diliminde yine yaşadığımız bu topraklarda Ermeni kadınlar direnişlerinde ve özgürlük arayışlarında, ulusal uyanışlarında benzer haykırış olan “GİN-GYANK -AZADUTYUN-JIN JİYAN-AZADÎ’’ sloganını kendilerine bir özgürlük şiarı yapıp yükseklere taşımışlardır. Ve soykırımın tanımı zor zulmü karşısında silah kuşanıp öz savunmaları için kadın özgürlük taburu ve kadın birlikleri kurmuşlar; hep birlikte tüm ezilen kadınların, tüm dillerin, tüm zamanların ölümsüz şarkılarını söylemişlerdir.
Khanım Ketenciyan (Armenuhi) ve bir grup arkadaşı, Urfa’nın Ermeni mahallelerinde yaşayan halkı, kadınları ittihatçı Türklerin soykırım ve sürgünlerinden korumak için direniş örgütler. Kendisi, varlıklı ve eğitimli bir ailenin kızı olan Armenuhi, Xarpet’te Fırat Koleji’ni bitirir. Eğitimli bir kadın olan Khanım (Armenuhi) kendilerini ve halkı işgalcilerden korumak için kadın askeri gücü kurar. Ermeni kadınları, askeri olarak eğitir. Saçlarını dışarıdan fark edilmeyecek şekilde bağlar, erkek elbiseleri giyerek kendilerini kamufle ederler. Herhangi bir şekilde düşmanın eline geçme halinde İttihatçıların işkencecilerinden korunmak için üstlerinde zehir taşırlar.
Bölgenin en donanımlı ve en kıyıcı askeri karakoluna saldırı için mükemmel düşünülen planlama yapar ve saldırıyı başlatırlar. İlk kurşun ve kadın sesiyle yapılan “Teslim olun” uyarısını Türk askerleri onurlarına indirilmiş büyük bir darbe kabul ederler. Ermeni kadınların baskınlarına cevap vermeye çalışırlar. Ermeni kadınların baskınıyla, Türk askerinin onuru kırılır, kayıpları büyük olur. Askerlerin silah ve mermileri toplanır. Baskın yaptıkları karakolu ateşe verirler. Yükselen alevler, savunmasız ve korunmasız sayısız Ermeni kadının direniş ruhunu aydınlatır. Ermeni halkı ve Ermeni kadınlarda büyük bir moral ve coşku yaşanır. Zafer ve sevinç çığlıkları, Ermeni kadınların özgürlük rüyasını gerçek kılar.
Türk askerleri yakalayacakları erkekleri kılıçtan geçirmek, kadınları ise sağ yakalama sözü verir. Aldıkları darbe, Türk askerlerini daha da saldırganlaştırır. Daha büyük askeri güçle saldırı başlatan Türk askerleri, içlerinde Armenuhi’nin de bulunduğu beş kadın direnişçiyi esir alır.
Türk komutanın huzuruna çıkarılan Armenuhi, onun “Hayatını bağışlarsam minnettarlığını nasıl göstereceksin?” sorusuna “Dövüşe devam etmek için arkadaşlarımın yanına geri dönerek” yanıtını verir. Türk komutanın “Ermenilerin davası ümitsiz. Daha uzun süre dayanamazsınız. Halep’ten top siparişi verdik. Gelecek bir düzine top mermisiyle tüm Ermeni mahallesi yok edilecektir. Sonra ne yapacaksın?” sorusuna Armenuhi, “Savaşarak öleceğiz” yanıtını verir. Komutanın kendisine yaptığı evlenme teklifine yanıtı “Türklerin karısı olmaktansa ölmeyi tercih ederim” olur. Yoldaşlarıyla birlikte çıplak aramaya tabi tutulur. Armenuhi koynunda sakladığı tabancayla önce komutanı vurur, sonra da yanındaki askerlere ateş eder. Askerler tarafından açılan ateşle vurulan Armenuhi, bedenini toprağa, ruhunu Ararat’a yollar.
(Yeni Özgür Politika – 26 Kasım 2024)