DünyaGüncel

SÖYLEŞİ | “Göçmen ve Yerli İşçi Emekçilere Ulaşmaya Çalışacağız!”

"Emperyalizme ve Faşizme Karşı; Ayağa Kalk, Geleceği Kazan!" şiarıyla başlattığı yeni kampanyaya ile Avrupa'da artan ırkçılık ve militarizme karşı mücadelenin önemine dikkat çeken ATİK-YDG, gençleri anti-emperyalist örgütlenmelerde yer almaya çağırıyor.

1 Eylül günü ATİK-YDG tarafından deklare edilen kampanyaya ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik.

-1 Eylül’de “Emperyalizme ve Faşizme Karşı; Ayağa Kalk, Geleceği Kazan!” şiarıyla yeni bir kampanya örgütlediğinizi açıkladınız. Kampanyanızın şiarını bu şekilde ortaya çıkaran neydi?

– Öncelikle ATİK Genel Konseyi adına, göstermiş olduğunuz ilgiye ve bizlere vermiş olduğunuz bu imkana teşekkür ediyoruz. Son yıllarda daha görünür ve emekçilerin hayatına daha dokunur bir hale gelen kapitalist mali krizler, egemenler açısından yeni bir sıkışmışlık haline işaret etmektedir.

Yıllar içinde yaşadıkları krizlerde çıkış yolu bulmak adına, emekçilerin sosyal yaşamını, haklarını ve alanlarını bir cendereye aldıklarını biliyoruz. Bu dönemde de yaşanan sıkışıklığın hesabını biz emekçilere kesmeye çalışmaktadırlar. Politik olarak işçi sınıfının ideolojisini zayıflatmayı amaçlayan emperyalistler, işçi sınıfının birliğine yönelik ideolojik hamleler yapıyor. İşçi sınıfını kategorize etme çabası bu yüzdendir. Bir bütün olarak egemen sistemin karşısında duran, çelişkilerin çözümünde kendi özgünlüğünü dikkate alarak işçi sınıfının ideolojisi ile hareket etme durumunda olan kadın, LGBTİ +, gençlik, iklim, göçmen vb. mücadeleleri, önderliğinden koparılmaya çalışılmaktadır. Yaratılan dağınıklık ortamında, kendi yaşam süresini uzatmaya çalışan egemen sistem, yaşadığı krizleri toplumun ezilen kesimlerine pay ederek atlatmaya çabalamaktadır.

Emperyalist-kapitalist devletler bunu yaparken kendi iç pazarlarını, ülkelerini dizayn etme çabasına gitmektedirler. Yeni bir paylaşım savaşı ve dalaşına hazır olmak adına, yeni yasalarla emekçilerin kazanılmış haklarına yöneliyorlar. AB ülkelerinin tamamına yakını, iş yasaları, sağlık, eğitim gibi temel hakları ilgilendiren yasaları ve yeni göçmen yasaları ile hak kısıtlamalarına giderken, ekonomik olarak da başta yerli emekçiler olmak üzere göçmenleri de ciddi bir darboğaza itmektedirler.

Böylesi bir ortamda ırkçılık ve faşizmin yükseltilmesi egemenler açısından kaçınılmaz bir hale gelmiştir. AB ülkelerinde gerçekleştirilen son seçim dönemlerinde ırkçı partilerin güçlenmesi, anlatmaya çalıştığımız tablonun bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Artık ayak seslerini daha fazla duymaya başladığımız yeni bir genel paylaşım savaşına bir anlamda hazırlık olarak da görebiliriz bu durumu. Daha önceleri var olan ırkçı/faşist kimi örgütler şimdilerde daha görünür olmakta, deyim yerinde ise örgütlenme ve faaliyetlerine göz yumulmaktadır. Almanya ve Fransa başta olmak üzere, ırkçı ve faşist partiler seçim süreçlerinden oylarını ciddi anlamda arttırarak çıkmışlardır. Bu partilerin büyümesinin bir diğer aparatı da, emperyalistlerin yeni pazarlar uğruna yaratmış olduğu lokal ve vekalet savaşlarından dolayı yurtlarından edilen yine emperyalist politikalar nedeniyle oluşan iklim krizinden dolayı göç yollarına düşen milyonlarca mülteciler olmuştur. Mültecilerin varlığı, ırkçı partiler tarafından yaşanan ekonomik ve politik krizin sebebi olarak gösterilmekte ve manipülasyonlara dayalı söylemleri ile emekçi kitlelerin içine sirayet etme manevraları yapmaktalar.

Uygulanan neo-liberal politikalar, emperyalistleri giderek daha sancılı bir sürece itmiştir.

Yaşanan mali krizler, sermayenin birikilmesine ket vurmuş, çıkış yolu olarak ezilenlerin kazanımlarının ellerinden alınması, gerici yasalar ile toplumun bir cendereye sokulması ve yetmedi bölgesel, lokal savaşların genele yayılma eğilimine hizmet eden politikalara sarınılması gündeme getirildi. Tüm dünyada emperyalistlerin, silahlanmaya ayırdıkları bütçeler devasa boyutlara çıkarılmış, önce Rusya’nın Ukrayna işgali sonrasında Siyonist İsrail’in Filistin’e yönelik soykırımcı saldırılarında aynı saflarda buluşarak yeni bir emperyalist paylaşım savaşının ayak seslerini çıkartmışlardır. Irak, Suriye, Afganistan gibi coğrafyalarda yaşanan emperyalist işgal ve savaşlarda geri planda kalan AB ülkeleri, Rusya ve Çin’in güçlenmesi ve dünya pazarlarında etkisini artırma isteğini, bunun karşısında ABD emperyalizminin sorunlar yaşamasını dikkate alarak NATO’yu tekrar güçlendirme ve ABD emperyalizmi ile ortak hareket etme yönelimi göstermiştir. Silahlanmaya devasa bütçeler ayıran AB devletleri, silah üretimlerine de hız vermişlerdir.

Kısaca anlatmaya çalıştığımız faşistleşme ve militarizmin yükseltilmesi, yerli işçi sınıfı ve emekçileri olduğu gibi biz göçmenleri de yakından ilgilendirmektedir. Çıkartılan yeni yasalar ve ekonomik olarak ortaya çıkan krizler biz göçmenleri, ırkçı ve faşist oluşumların “yabancı düşmanlığı” ile birleşerek daha fazla baskıya uğratıyor.

Bu sebeplerden ötürü ATİK Genel Konseyi olarak bu kampanyayı başlatmış bulunuyoruz. Elbette kampanyamız geçmiş yıllarda yapmış olduğumuz, “Göçmen Hakları da İnsan Haklarıdır”, “Faşizm Bir Düşünce Değil, İnsanlık Suçudur” gibi kampanyaların bir devamı niteliğindedir.  

“Yarını şekillendirecek olan gençlerin örgütlenmesi ve harekete geçmesidir!”

– Kampanyayı nasıl sürdürmeyi düşünüyorsunuz? Belli etaplara mı ayırdınız, neler yapmayı planlıyorsunuz?

– Kampanyamızın örgütlenmesi Genel Konseyimiz tarafından etraflıca bir şekilde düzenlenmiştir.

Federasyon, dernek ve komitelerimizin bulunduğu alanlarla birlikte, Yeni Kadın ve Yeni Demokratik Gençlik (YDG)’nin de örgütlü bulunduğu tüm alanlarda kampanya faaliyetimiz yürütülecektir. Kampanya süresince; panel, sokak etkinlikleri ve standlar kurularak göçmen işçi emekçiler ve yerli emekçilere ulaşmaya çalışacağız. Ayrıca, askeri mühimmat üreten fabrika önlerinde gösteriler düzenleyerek militarist politikaları teşhir etmeye çalışacağız. Kampanyamız, 1 Eylül’den başlayıp 31 Aralık’a uzanan bir kampanya örgütlemesi olacaktır. Bu süreçte anti-emperyalist, anti-faşist yerli ve göçmen örgütleri ile de ortak etkinlikler yapma perspektifimiz alanlarımızın önüne konmuştur.

– Avrupa’daki gerek yereldeki gerekse de çeşitli demokratik göçmen örgütleriyle özellikle de gençlik yapılarıyla bir ortaklaşmanız olacak mı?

– Biraz önce de ifade etmeye çalıştığımız gibi, kampanyamızın önemli sac ayaklarından birisi de ortak mücadeleyi büyütmek olacaktır.

Kampanya süresince anti-emperyalist, anti-faşist yerli ve göçmen örgütleriyle birlikte etkinlikler örgütleme önem vereceğimiz olguların başında gelecektir. Bir diğer önemli meselede gençliğin bu kampanyayı sahiplenmesi ve YDG üzerinden gençlik örgütleri ile ilişkilenme olacaktır.

6-8 Eylül tarihlerinde Almanya’da bulunan Rheinmetal Silah Fabrikası’nı protesto etmek için gerçekleştirilen kamp bu ilişkilenmenin başlangıcı olmuştur. Önümüzdeki günlerde yine YDG’nin Fransa’da bulunan üç gençlik örgütü ile düzenleyeceği etkinlik de hem kampanyanın bir parçası olarak ele alınacak hem de gençliğin süreci anlamasına hizmet edecektir.

Bununla birlikte ülke federasyonlarımız, derneklerimiz ve komitelerimizin ilişkide olduğu anti-faşist, anti-emperyalist kurumlarla da ortak etkinlikler yapılması planlanmaktadır.

– Son olarak, kampanya vesilesiyle, Avrupa’da yaşayan hem Türkiye-Kürdistanlı hem de genel anlamda işçi-halk gençliğe nasıl bir çağrınız olur?

– Yaşanan süreç ve öngörülerimizin bizlere gösterdiği en önemli şey, birlikte mücadele etmek ve birlikte kazanmak olmaktadır.

Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’ndan gelen göçmen işçi emekçiler oldukça zor ve yoğun bir süreç yaşamaktadır. Bir yandan artan enflasyon, azalan alım gücü bir yandan emeklerinin karşılığını alamamak bunların yanında AB ülkelerinde artan ırkçılık ve gündemde olan savaş tehlikesi bu zorlu sürecin sebebi olmaktadır.

ATİK olarak, Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’ndan gelen göçmen işçi emekçilere çağrımız, örgütlenmeleri ve birlikte mücadele etmemiz olacaktır. Gençliğe çağrımız ise emperyalistlerin savaş çığırtkanlığı yaparak, kendilerine ait olmayan savaş ve işgallerin bir parçası olmamaları ve bu politikaların karşısında durmaları olacaktır.

YDG gibi anti-emperyalist, anti-faşist örgütlenmelerde yer almaları önemlidir. Yarını şekillendirecek olan gençlerin örgütlenmesi ve harekete geçmesi bu anlamda önemlidir. Tekrar bizlere sunmuş olduğunuz bu fırsat için teşekkür ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

 – Biz de teşekkür ederiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu