HBDH Yürütme Komitesi adına yapılan açıklamada “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşun bugüne tarihi katliamlar tarihidir. Kendisine muhalif hiç bir düşünceye yaşama hakkı tanımayan cumhuriyet yüzyıllarca beraber yaşayan halkları yok sayarak asimilasyon politikası uygulamıştır. Asimilasyon ve baskıya karşı oluşan tüm ayaklanmalara en sert şekilde bastırmıştır” denildi.
Cumhuriyettin kuruluşundan bugüne katliam ve baskı politikalarında süreklilik olduğunu, AKP-MHP faşizminin de bu katliam geleneğinin devamcısı olarak, asimilasyonu üst boyutlara çıkarmak için her türlü yöntemi uyguladığını ifade eden HBDH, Türk devletinin katliam politikalarının en belirgin örneğinin 6-7 Eylül 1955 Pogromu olduğunun altını çizdi.
Açıklamada 6-7 Eylül Pogromu’na ilişkin şu görüşler ifade edildi:
“Devlet eliyle örgütlenmiş, Türk ve Müslüman olmayan birçok halk bu katliamın hedefi olmuştur. Türk istihbaratının Mustafa Kemal’in Selanik’teki evine attığı bir bomba ile pogroma start verildi. Kıbrıs Türk’tür Cemiyetleri tarafından, İstanbul’un her tarafından, yetmedi Anadolu’nun birçok ilinden, araçlarla şovenizm zehriyle sersemletilmiş kitle Beyoğlu’na götürüldü. Kalabalık, Türk bayrağı, Mustafa Kemal resimleri ve ‘Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacak’ sloganları eşliğinde, öncesinde belirlenmiş, başta Rum olmak üzere Ermeni ve Yahudilerin ev ve iş yerlerine saldırdı. O dönemin kayıtlarına göre İstanbul nüfusunun onda birinin katıldığı bu linç gösterisinde, 12 kişi katledildi, yüzlerce insan yaralandı, 400 kadına tecavüz edildi. Ve Müslüman olmayan halkların evleri, iş yerleri yakılıp yıkıldı, talan edildi. Tam iki gün boyunca Beyoğlu’ndan başlayarak İstanbul’un birçok semtinde talan ve katliam pratiği şoven kalabalıklar tarafından hayata geçirildi.”
Açıklamada Kayseri’deki Suriyeli mültecileri hedef alan yağma ve linç saldırıları örnek verilerek bugün de Türk ve Müslüman olmayanlara yönelik saldırıların sürdüğüne dikkat çekildi.
Açıklama şu belirlemelerle sona erdi:
“Bugün, AKP-MHP faşizmi, Rojava işgal bölgelerinde, Başur Kürdistan’da Asuri ve Kürt köylerinde aynı yağmacı ve katliamcı zihniyeti sergilemektedir. İşgal bölgelerinde kaçırılan insanlar, öldürülen yurtseverler, yağmalanan köyler katliamcı devlet geleneğinin bir parçasıdır. Faşizmin katliamları karşısında duran ve faşizmden hesap soran tek güç Birleşik Devrim Hareketimizdir. HBDH olarak, MSA’da Rojava’da ve Türkiye kentlerinde faşizme karşı savaş veriyor, katliamlara karşı direniş sergiliyoruz.
Ezilen halklarımızı, yeni 6-7 Eylüllere, yeni katliam ve zulümlere dur demek için, birleşik devrimci mücadeleyi büyütmeye, faşizmden hesap sormaya çağırıyoruz.”