DerlediklerimizGüncel

NUBAR OZANYAN | Musa Dağı Direnişi

"Tarih boyunca mendil ve eşarp dokuyan emekçi eller, İttihatçıların paslı çivileriyle çarmıha gerilmeyi reddederek Musa Dağı’na çıkar."

Üç bin yıl boyunca üzerinde yaşadıkları toprakların tümünün mezarlığa dönüştüğü, mezar taşlarının bile olmadığı trajedinin adıdır Ermeni soykırımı. Rengarenk çiçekler bile bugün soykırım kurbanlarının anılarını yad edemiyor. Her tarafa hızla yayılan zulüm ve ölüm rüzgarına karşı Kilikya Ermenileri topraklarını, canlarını korumak için Musa Dağı’nda direnişe geçer. Bir halkın ciddi bir savaş öncüleri olmadan bile 44 gün boyunca kadın, erkek, yaşlı çocuğun İttihatçı barbarlığına karşı nasıl direndiğinin gerçek hikayesidir Musa Dağı Direnişi.

Soykırım ve zulüm karşısında en doğal savunma hakkı olan direnmek, en kutsal var olma refleksidir. Bilinçli ve örgütlü direniş yenilgiyle, ölüm ve katliamla sonuçlansa bile geleceğin özgür günlerini yaratacak olan okulun eğitici ismidir. Her halkın tarihinde olduğu gibi mazlum Ermeni halkının tarihinde de sayısız direnişler, isimsiz kahramanlar olmuştur. Zulme ve katliama karşı itiraz, barbarlığa karşı duyulan öfke, yenilmez iradenin en ileri duruşudur, direnmek. Katliam ve zulümle çöle döndürülmek istenen ocaklarda sönmeyen ateşlerin yakıldığı yerdir, direniş. Ölümle, yara bere içinde silinmez acılarla bile sonuçlansa korkudan arınarak direnmek kazanmanın adıdır.

İttihat ve Terakki’nin tehcir kararına Kilikya Ermenileri öfkeyle karşı çıkar. Katliam karşısında tüm ezilen halklar gibi Ermeniler de dağları sadece bir yükseklik olarak değil, bir derinlik ve koruyucu sığınak yeri olarak görür. Avuçlarının içi gibi bildikleri kutsal Musa Dağı’na çıkar ve silah, sayı ve teçhizat olarak kendilerinden katbekat güçlü Osmanlı ordusuna karşı savaşarak haftalarca direnirler. Kuşatma altında Ermeni halkı direnerek tarihe önemli direniş notu düşer.

28 Temmuz 1915 tarihli Osmanlı devletinin sürgün kararına Musa Dağı çevresindeki köylerin ileri gelenleri toplanır ve karara karşı itirazlarını yükseltir. Halkın büyük çoğunluğu kararı tanımadıklarını belirterek direnme kararı alırlar. “Direnmenin ahmaklık olduğunu” belirten, Türklere boyun eğmeyi kabul eden Protestan kilisenin vaizi Hartuyun Nohutyan kendisiyle gitmek isteyen bazı aileleri yanına alarak direnişçilerden ayrılır. Aşağı Fırat’a doğru sürgüne gönderilir. Ve bir daha onlardan haber alınamaz. Akıbeti diğer insanlar gibi ölümle sonuçlanır.

Ermenilerin yaşadığı her yerde Büyük Felaket’in yarattığı ölüm ve yıkım haberleri hızla her tarafa yayıldığı bir dönemde Musa Dağı etrafında yaşayan Ermeni halkı başlarına neler geleceğini iyi bilir. Teslim olarak sürgün ve kırım yollarında ölmektense direnerek ölmeyi tercih ederler.

Tarih boyunca mendil ve eşarp dokuyan emekçi eller, İttihatçıların paslı çivileriyle çarmıha gerilmeyi reddederek Musa Dağı’na çıkar. 2 Ağustos 1915’te hayvan ve temel ihtiyaç maddelerini yanlarına alarak dağın doruğuna uzanırlar. İlk iş olarak savunmalarını örgütleyen bir yönetim oluştururlar. 43 mangadan oluşan hareketli savunma gücü örgütlerler. Savunma güçleri arasında iletişim haberleşmeyi sağlayacak 10-13 yaşlarındaki çocuklar haberci timlerinde yer alır. Yaşlılar siper kazar. Mevziler oluşturur. Kadınlar ise direnişçilere yiyecek erzak taşır.

Düşman iki binin üzerinde bir askeri güçle ilk saldırısını 7 Ağustos 1915’te gerçekleştirir. On saatten fazla süren bir direnişle halk soykırımcı işgalci katilleri geri püskürtür. Yüzden fazla Osmanlı çetesi kayıp verir. 10 Ağustos tarihinde düşman top ve ağır silahlarla ikinci saldırısını gerçekleştirir. Halkın kararlı direnişi karşısında düşman sayısız kayıpla geri çekilir. 10 Ağustos’ta düşman tekrar saldırıya geçer. Direniş 10-12 saat sürer. Düşman halkın direnişini kıramaz. Sayısız kayıp vererek geri çekilir. Halkın kayıp sayısı; 8 şehit, 7 yaralıdır. Ertesi gün çatışma aynı şiddetle sürer. Halkın geliştirdiği karşı saldırı karşısında düşman şaşkına döner. Arkasında sayısız silah ve mermi bırakarak geri çekilir. Geri çekilen askerlerin bir kısmı ormanda mahsur kalır. Direnişçilerin pusu ve saldırısından hiçbiri kurtulamaz.

19 Ağustos’ta düşman daha büyük bir askeri güçle saldırır. Sonuç yine değişmez. Dağı ve ormanı üstlenme ve direnme alanları olarak ustaca kullanan halkın kararlılığı ve direnişi büyük bir coşku yaratır.

7 Eylül’de tekrar saldıran düşmanın akıbeti değişmez. 9 Eylül de son bir saldırı denemesi daha yapar. Dağa doğru tırmanmak isteyen düşman güçleri üzerlerine yukarıdan halkın yuvarladığı kaya ve taşlardan kurtulamaz. Birkaç kayıp dışında halk kayıp vermez. 10 Eylül’de denizde görünen Fransız gemisiyle irtibata geçen halk, Mısır’a doğru yola çıkar.

Bugün ise kadim toprakları, özgürlük ve onurları için Kürt özgürlük gerillaları ve halkı direniyor. Musa Dağı, Van, Hacin, Sason, Şebinkarahisar direnişleri soykırıma karşı Ermeni halkının feda yüzüdür. Soykırım ve katliamlardan kurtulmanın yolunun ancak kendilerini tehlikeye atanların eylemleriyle başarıldığı bir kez daha Musa Dağı direnişiyle yaşandı ve görüldü.

(Yeni Özgür Politika – 27 Ağustos 2024)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu