Güncel

Telegraph: Erdoğan, felaketin sorumluluğunu hükümetinin gevşek standartlarına değil, Allah’ın iradesine yöneltti

Telegraph gazetesi "Deprem Erdoğan'ın sonu olabilir" başlıklı analiz yayınladı. Seçimlerin ertelenebileceği vurgularının yapıldığı analizde, “Erdoğan, felaketin sorumluluğunu hükümetinin gevşek standartlarına değil, Allah'ın iradesine yöneltti” ifadeleri kaydedildi.

Türkiye, Suriye ve Rojava’da yaklaşık 36 bin kişinin ölümüne yol açan Maraş merkezli 7,6 ve 7,7 büyüklüğündeki depremlerin ardından dış basında yapılan değerlendirmeler, bir noktada iktidarın bu süreçteki tutumunu işlerken, bir yandan da depremin Türkiye’de yaklaşan seçimlere olası etkisine dikkat çekiyor.

İngiliz Telegraph gazetesinden Mark Almond “Bu deprem Erdoğan’ın sonu olabilir” başlığıyla bir yazı kaleme aldı. Alinizin spotunda 1999’daki Gölcük depreminin ardından Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiğini hatırlatan Almond “Geçmişteki bir felaket Erdoğan’ın iktidarı kazanmasını sağlamıştı. Sonuncusu onu tahtından indirebilir ve Ankara’yı Batı’ya yakınlaştırabilir” diye yazdı.

Analizinde Türkiye’nin “sadece dünyanın en vahşi fay hattında” yer almadığını aynı zamanda kuzeyde Rusya, Batı’da NATO, güneyde Ortadoğu ve doğuda İran’ın yer aldığı “kilit önemdeki jeopolitik tektonik plakaların üzerinde durduğunu” söyleyen Almond “Depremlerin, bu sadece Türkiye’ye özgü de değil, siyasi sonuçları vardır” dedi devam etti: “Muhalif siyasetçiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otokratik tarzını yardım çalışmalarını engellemekle ve siyasi yandaşlarına ait olduğu iddia edilen firmaların kalitesiz inşaat projelerine fiilen izin vermekle suçladılar. Bu iddialar, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesinde siyasi zehirdir. Türkiye’deki herkes, 1999’daki son mega depremin, iktidardaki sekülerler, gevşek inşaat standartları ve yolsuzluğa öfkelenen seçmenler tarafından kovulduğunda Erdoğan’ın 2002’deki seçim zaferinin yolunu nasıl açtığını hatırlıyor.”

Depremden henüz 24 saat önce milliyetçi kartı oynamak Erdoğan’ı bir başka cumhurbaşkanlığı dönemine taşıyacak gibi görünüyordu

Analizinde “Suriye iç savaşının patlak vermesinden bu yana Erdoğan’ın NATO’daki müttefiklerine karşı çatal dilli yaklaşımı aşikâr hale geldi. İttifak üyeliğini, bölgedeki Türk askeri gücü iddiasını örtbas etmek için kullandı ve Ukrayna’nın işgalinin ardından Batı yaptırımlarını kırmak için Moskova ile işbirliği yaparak Vladimir Putin’in Rusya’sına yakınlaştı. Depremden henüz 24 saat önce milliyetçi kartı oynamak Erdoğan’ı bir başka cumhurbaşkanlığı dönemine taşıyacak gibi görünüyordu. Amerikan karşıtlığının sesi olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da meydana gelen terör saldırısının ardından ABD’nin taziyelerini reddetti. Şimdi Sayın Soylu, kendisinin ve Erdoğan’ın suistimal ettiği bağışçı ülkelerle yardım koordinasyonundan sorumlu” ifadelerine yer verdi Almond.

Seçimleri erteleyebilir’

“Bu, Türkiye içindeki siyasi tavırları pekâlâ etkileyebilir ve bu, ülkelerin gerçek dost ve müttefiklerinin nerede olduğuna dair popüler bir yeniden değerlendirmeyi tetikleyebilir. Ancak bu kaçınılmaz olmadığı gibi böyle bir değişikliğin sandıkta dile getirilmesine de izin verilmesi kaçınılmaz değil. OHAL’in dayatılması, depremin yarattığı tahribattan, harap bölgelerdeki kargaşa ve yağmadan sonra anlaşılır. Ancak Erdoğan’ın medyaya uyguladığı sansür ve Türk devletinin “ağır elinin” kanun ve düzeni bozan herkese indirileceği tehdidi, seçimlerin iptal edilmesini veya sonuçların manipüle edilmesini sağlayabilir” ifadelerini kullanan Almond yazısını şu şekilde sonlandırdı:

Allah’ın iradesi

“Dindar bir Müslüman olarak Erdoğan, felaketin sorumluluğunu hükümetinin gevşek standartlarına değil, Allah’ın iradesine yöneltti. Pek çok Türk, seçim yenilgisini Allah’ın iradesi şeklinde eşit derecede kabul edip etmeyeceğini merak ediyor. Güneyde, Suriye’deki iç savaş ve mülteci krizi, böyle bir toplumsal çöküşün geri kalanımız için ne anlama gelebileceğinin uğursuz hatırlatıcılarını sunuyor. Türkiye, tartışmalı bir seçimden sonra depremlerin bıraktığı moloz ve zorluklar arasında siyasi bir krize girerse, şok dalgaları mutlaka Batı’ya yayılacaktır. Erdoğan kendisini ender bir savunmasız konumda buldu. NATO ve genel olarak Batı’nın hem yaraları sarması hem de korkunç trajediler yaşanırken Türkiye’yi bize doğru çekmesi gerekiyor. Bunu yapmazsak, sorunlu Türkiye’nin daha da karanlık bir yola doğru ilerlediğini görebiliriz.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu