Güncel

SÖYLEŞİ | Hovsep Hayrani: “Onun Anısı Gönlümüzde Müstesna Bir Yere Sahip!”

Ermeni yazar Hovsep Hayrani, 5. ölümsüzlük yılında TKP-ML TİKKO Komutanı Nubar Ozanyan'ı anlattı

“Nubar, ‘bir lokma bir hırka’ felsefesi ile yaşayan ve nefsine hâkim olmanın mükemmel örneğini veren bir insandı. Bunu yalnızca maddi yönü ile değil, manevi bakımdan da egosuna hâkim olmanın en iyi örneği veren insanlardan biri idi. O kadar ki hiç kendinden bahsetmeyi sevmez ve yaptıkları ile asla övünmez hatta yaptığı önemli pratikleri en yakınları bile bilmezdi.”

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Benim adım Hovsep Hayrani.

– Nubar Ozanyan ile tanışma hikâyenizden bahseder misiniz?

– Nubar Ozanyan’ı anmak, bu çok değerli bir duygu. Benim tanışıklığım çocukluk yıllarında Tıbrevank’ın ortaokul sıralarından başlıyor. Nubar’ın bulunduğu sınıf, bizim okulun gelmiş geçmiş en kalabalık ve renkli sınıfı idi. Daha filmi yapılmadan o dönemin öğrencileri ve öğretmenleri Hababam Sınıfı denilen şeyi o sınıfta görmüştü. Nubar, o sınıfın en enerjik ve en farklı simalarından birisi idi. En fazla aktif ve biraz da muzip yapısı vardı. Fakat insanları güldüren ve çok tatlı bir yapısı vardı. Yani kısacası herkes tarafından sevilen bir insandı. Nubar’ın yine aynı sınıf arkadaşlarından olan daha sonra ismini aldığı Nubar Yalım kendisinin sınıfta en çok kızdırdığı kişi idi. Selamsız’ın sokaklarından tutalım Üsküdar Kabataş vapurunun bacasına kadar büyük harflerle Reşo yazarak sinirlendiriyor ve peşinden koşturuyordu. Nereden bilecekti ki onlarca yıl sonra onun ismini benimseyecek. Çünkü o yıllar daha çocukluk yılları idi. Hemen sonrasında Lise yıllarında devrimcileştiler, birçoklarımız gibi. Onlardan yitirdiklerimiz oldu. Nubar işte o yılların Tıbrevank’ta yetişmiş devrimciler arasında en son en ileri yaşta yitirdiğimiz oldu.

– Nubar Ozanyan’ı sizin sözlerinizle dinlemek isteriz. Bize ondan bahseder misiniz?

– Gençlik yıllarında ben fazla yakın bulunmadım. Fakat duyardım, Fransa’da “Fakir” diye anılırdı. Hakikaten o isim kendisi ile çok özdeşleşen bir isimdi. Nubar, “bir lokma bir hırka” felsefesi ile yaşayan ve nefsine hâkim olmanın mükemmel örneğini veren bir insandı. Bunu yalnızca maddi yönü ile değil, manevi bakımdan da egosuna hâkim olmanın en iyi örneği veren insanlardan biri idi. O kadar ki hiç kendinden bahsetmeyi sevmez ve yaptıkları ile asla övünmez hatta yaptığı önemli pratikleri en yakınları bile bilmezdi.

Benim tekrardan Nubar ile görüşmem 40’lı yaşlarda, Yerevan’da Hayam düştüğünde birlikte geçirdiğimiz zamanlar oldu. Ve o yıllarda bir takım ortak ilgi alanlarımız söz konusu idi. Nubar o yaşlara kadar uzak kalmış olduğu tarihimizin ve kültürümüzün değişik yönlerini yoğun bir şekilde okuyarak öğrenme ve kendince önemli bulduklarını da Türkçe’ye çevirmeyi özel bir çalışma konusu yapmıştı. Bunlardan bir tanesi Kafkaslar’ın Lenin’i Stepan Şahumyan adlı eser idi. Bunun gibi önemli bir eseri kazandırdı. Stepan Şahumyan’ın hayatı eşliğinde döneme ve o dönemin değişik ihtimallerine ışık tutan bir eserdi. Yanı sıra Orjokidze’nin hayatı gibi birçok eseri Türkçe’ye çevirdi. Şu an benim arşivimde olan bir çok eseri Nubar Ozanyan temin edilmesinden tutalım fotokopilerin düzeltilmesine kadar ki tüm aşamaları bizzat kendisi yaptı. Hatta Rojava’ya gittiğinde de bana bu kitapları ulaştırmak için çok değerli katkıları oldu. Karşılıklı yardımlaşmalarımız vardı. Bir yandan örgüt yaşamı içinde olsada bu tür çalışmaları eksik etmeyen bir insandı.

Fakat bunlardan daha önemlisi onun hayatının ileri aşamasında 60’lı yaşlarında gidip Rojava’da kendi halkının yanı sıra Kürt halkının bir özerklik alanı, bir gelecek arayışı mücadelesinde özveri ile aktif olarak yer alması ve kendi meziyetlerini orada hayata geçirmesi. Tabi bunun daha önce değişik örnekleri var. Nubar Bekaa’da eğitim görmüştü, Ermenistan’da bulunmuş, Karabağ savaşı yıllarında Ermeni devrimcilere eğitim vermiş. Bunları yaşarken bilmezdik, çünkü bunları anlatmazdı. Ölümünden daha sonra duydum hatta Marşel Bağramyan adına düzenlenmiş bir madalyanın fotoğrafını da gördüm. Benzer şekilde daha sonra kardeş Kürt halkının ve bütün orada yaşayan halkların Keldaniler, Asuriler, Ermeniler, Ezidiler vb. hepsinin ortak geleceği için göstermiş olduğu özveri ve o yaşta yaşamını yüksek risk içeren faaliyetler içinde tehlikeye atarak mücadele etmesi büyük hayranlık uyandıran hepimizde takdir uyandıran bir gerçeklik oldu.

Nubar az önce de bahsettiğim mütevazi kişiliği ile çokları tarafından sadece aktivist sanılırdı, ondan dolayı öyle bir misyonla mücadele etmesi ve yaşamını yitirmesi şaşırtıcı da olmuştur. Onu tanımayanlar için şaşırtıcı olmuştur. Bizim gibi yakından tanıyanlar için beklenmeyen bir şey değilse bile o yaşta gidip öyle bir rol almak çok da umulan ve herkesten beklenen bir şey değildi. Bu bakımdan çok müstesna ve sıradışı bir örnek oldu. Bu yönüyle de tüm geçmişte yitirdiği yoldaşları gibi en ileri yaşta Tıbrevank’tan yetişmiş Ermeni devrimciler arasında ve Partizan geleneği kapsamında zincire eklenen bir halka oldu. Nubar yaşamının değişik dönemlerinde benimsediği isimler oldu, az önce de bahsettim bunlardan bir tanesi sınıf arkadaşı Nubar Yalım’ın ismi tarihteki Ermeni devrimci hareketinin önemli isimlerinden Antranik Ozanyan’ın da soy ismini almıştı. Rojava yıllarında da ona Orhan denildiğini duyduk. Armenak Bakırciyan’ın anısına, Nubar bu isimlerinin tümünün sonuna kadar hakkını veren ve hepsine de layık bir insan. Ve onun anısı gönlümüzde müstesna bir yere sahip, saygı ile sevgi ile anıyorum.

– Teşekkür ederiz.

– Ben Teşekkür ederim.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu