GüncelManşet

(Foto) Okmeydanı polise geçit vermedi

İstanbul: Liseli Dev Genç’in 22 Mayıs günü Berkin ve Soma’yı anmak istemesine tahammül edemeyen polisin saldırısı ile başlayan çatışmalarda 2 günde, polis, iki kişiyi katletti.

İlk gün yaşanan protestoda polisin saldırması sonucu ara sokaklara dağılan öğrencilerin üzerine ateş açmakla kalmayan polis cemevini de hedef alarak ateş açtı ve Uğur Kurt isimli bir çocuk babası genci başından vurarak seri cinayetlerine bir yenisini daha ekledi. Bir yakınının cenazesi için geldiği cemevinden böylece bir gün sonra Kurt’un kendi cenazesi çıktı.

Kurt’u başından vurduktan sonra insanlık namına zaten bir şey taşımadığını gösteren polis, Kurt’un yerde ağır yaralı yattığını gördüğü halde üzerine bir de biber gazı ile ateş etti. Polisin bu saldırganlığından kaynaklı yarım saatten fazla ambulans gelmemesi ve geldikten sonra da mahalleden çıkamaması sonucu Uğur yaşamını yitirdi. Daha doğrusu bile isteye katledildi!

Kurt’un katledilmesinin ardından İstanbul’da birçok bölgede sokaklara çıkma çağrısı yapıldı. Bu çağrıların neredeyse tamamına azgınca saldıran polisin, en pervasız olduğu yer –belli ki özel olarak yoğunlaşmış olduğu- Okmeydanı’ydı. Mahallede binlerce kişinin sokağa dökülerek, protesto ettiği saatlerde polis yine kitleye saldırdı ve bu kez bu saldırıda daha Kurt’un kanı kurumamışken Ahmet Yavuz isimli başka bir genç ağır yaralandı. Başında AKbabalar gibi bekleyen polislerin gözü önünde yavaş yavaş can verdi!

Kötü düşünmeyin lütfen! Olur böyle şeyler, çünkü “kader”! Şaşırmamak lazım, çünkü burada ölümler “kader”, “taktir”, “tecelli”,”alın yazısı” ile ve de “tatlı tatlı”, “güzel güzel” oluyor.

Şaşırmayın çünkü burası “Türkiye”!

 

Cenaze törenine polis saldırdı!

Olsun “o da bizim evladımız”!

Polisin azgın saldırısından sonra hayatını kaybeden Kurt’u memleketi Sivas’a uğurlamak için ertesi gün (23 Mayıs) binlerce insan Okmeydanı’nda, cemevinde biraraya geldi. Tabii ki polis eksik olmaz, yüzlercesi oradaydı. Malum yine yeni “destanlar” yazmaya gelmişlerdi!

Polisin mahalleye girmemesi için barikat kurup önlem alan gençlerin üzerine bir anda yüzlerce polis saldırdı ve her tarafı abluka altına aldı. Sonrasında gerek mahallelinin gerekse de sokaktan geçen insanların “Defolun gidin buradan! Rahat bırakın da insanlar en azından acısını yaşasın” diye feryat etmelerine, “Biz sizi koruyoruz! Defolun, gidin! Ölünce de ‘polis vurdu’ diyorsunuz” diyerek insanları tehdit ediyorlardı.

Daha cenaze kalkmadan ortalıkta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları dolaşıyordu. Kemalist zihniyet yine ikiyüzlüydü. Uğur Kurt’un katledilmesini sözde kınayan Kılıçdaroğlu, ardından “Polise yönelik şiddete de karşıyız, polisler de bizim çocuklarımız. Polisin işi insanların huzurunu sağlamaktır. Biz Berkin’e de, Uğur’a da sahip çıkıyoruz” diyerek yine kirli siyasetini yürüttü.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının ardından ise R.T Erdoğan’ın fütursuzca, kendini bilmez “ölmüştür, geçmiştir” şeklindeki konuşmalarını duyan Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan fenalaşarak hastaneye kaldırıldı.

Polisin ara ara saldırdığı, ara ara beklediği günün sonunda, Kurt’un cenazesi, saat 18.00 sularında aralarında Partizan okurlarının da bulunduğu binlerce insan tarafından, “Katil devlet hesap verecek”, “Hükümet istifa”, “Uğur’un katili patron-ağa devleti” sloganları ile Kurt’un cenazesi memleketi Sivas’a gönderildi.

 

Ölüm makineleri Okmeydanı’nı abluka altına aldı

Cenazenin kaldırılmasının ardından gençlerin “Katil devlet, yıkacağız elbet” yazılı pankart açmasına izin vermeyen polis, kitleye gaz bombaları ile saldırdı. Kitlenin de havai fişek ve taşlarla karşılık vermesi ile çatışmalar başladı. Etrafı sarı şeritlerle kapatıp insanların evlerine gitmesine dahi izin vermeyen polis, basına da hakaret ederek çekim yapmasına izin vermedi. Bir önceki akşamdan çok fazla suçüstü fotoğrafları medyada yayımlanmıştı. Bu acizlikleri ve saldırganlıkları ondan olsa gerekti. Evlerin pencerelerine çıkıp “çocuklarımız biber gazından duramıyorlar” diye feryat eden kadınlar vardı bir de.

Çeşitli devrimci ve yurtsever kurumlardan militanlar, Okmeydanı’nda polisin artan ve insan ölümlerine neden olan saldırısına karşı silahlarla, havai, fişeklerle ve molotoflarla alanlara çıktı ve böyle devam eden çatışmalarda polis apar topar çekilmek ve sarı şeridini de toplamak zorunda kaldı. Polisin giremediği sokaklara ara sıra zırhlı araçlar girip biber gazı yağdırıp geri çekiliyorlardı.

Kıran kırana çatışan militanlar polis mahalleden çekilene kadar her günü faşizme zindan edeceklerini söylüyorlardı. Bu halk gerçekliklerin o kadar farkındaki ne yaşanan bu zulmü ve ne katliamları unutmayacak. Buradan egemenlerin bekçisi R.T.Erdoğan’ında anlaması gerekiyor ki, ne zaman insanlar faşizm tarafından öldürülmez ise işte o zaman her ölüme tören olmaz. İktidarın insanlık dışı saldırıları bitmedikçe, sokaktaki isyan ateşi de sönmeyecektir!

 

[widgetkit id=712]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu