Bir insanın en değerli şeyi yaşamıdır. Eğer en değerli “şey”ini ve bütün gücünü özgürlüğe adıyorsa o insan ölümsüzdür.
Bizler bugün özel türden insanları, ölümsüzlerimizi anmak ve anılarını yaşatmak, ideallerini gerçek kılmak için toplanmışız. Diyoruz ki, yol ne kadar uzun olursa olsun ilk adım atma cesaretini göstererek yollar aşılır. Bugün, 50 yıldır kesintisiz bir şekilde, gözünü kırpmadan ölümün üzerine yürüyerek yaşamı büyütenleri anmak için biraradayız. Devrim ve özgürlük için mükemmel bir çaba içerisinde olanların anılarını yaşatmak için buradayız.
Proletarya partisi yarım asırdır kesintisiz bir şekilde savaşımını sürdürüyor. Yarım asır! Bir insan için uzun; toplumlar ve sınıf mücadeleleri tarihi açısından ise kısa bir zaman… Karanlığa, cehalete sömürü ve zulme karşı tüm cephelerde yürütülen mücadelede sayısız şehitler verdik. Şehitlere bakarak, onları doğru anlayarak yürüyeceğimiz özgürlük yolunu kısaltabiliriz.
Şehitlerimiz bizim yol göstericilerimiz, öncülerimiz, ilham ve güç kaynağımızdır. Ölümsüzlerimizi her alanda ve her anda onurlandırmak için onların ayak izlerine basarak ilerliyoruz. Ancak böylece insanlığın başına bela olan kötülüklerden ve karanlıktan kurtulabiliriz.
Şehitlerimiz duvarda asılı duran, masa üzerine konulan, dört parça tahta içine sıkıştırılan resimler değildir. Geçmişte yaşanmış, kalmış anılar hiç değildir. Onlar geleceğimizin kendisidir. Geleceğimizin nasıl yaratılacağını gösteren-öğreten yoldaşlarımızdır. Kimse bizlerden onları mezarlıklarda aramamızı beklemesin. Onlar yaşamımızın kavgamızın ve anılarımızın en güzel yerlerindedir. Bir fitil gibi karanlığın ortasında yanarak etrafı aydınlatan ateş toplarımızdır.
Herkesin olana “benim” diyen diktatörlere halkları, inançları, kadınları, ezenlere karşı mücadele ettikleri için özgürlüğün yoldaşları oldular. Ölüm ve tehditlerden zorluk ve engellerden korkmadıkları için özgürlüğün ve halkların yoldaşları oldular.
Dünyaya, yaşadığımız ülkelere bakalım! Her tarafta açlık yoksulluk ve sürgün var. Ne halklara ne kadın ve çocuklara huzur, adalet ve gelecek var. Nereye baksak acı ve gözyaşı keder ve hüzün var. Nereye baksak bitmeyen tehdit ve ölümler var.
Bugün dünyanın dört bir yanında halklar ekmek, iş ve özgürlük arıyor. Çalışmanın bir sömürü ve kölelik aracı olmaktan çıkarılıp bir yaşam biçimi olmasını istiyorlar. Bunun öfkesini sokağa döküyorlar. Kurtuluş sloganlarını kayalara, umudu duvarlara işliyorlar.
Onurlu ve özgür bir yaşam için sokağa, meydanlara dolan halkların bastırılamayan öfkesi sömürücü egemen sınıfları fena halde korkutuyor. Bu bitmeyen özgürlük arayışı, bastırılamayan öfke mutlaka kurtuluş öncüsünü bulup kendi ordusunu yaratarak sarayları yıkıp saltanatları alaşağı edecektir.
Biz yarım asırdır buradayız. Faşizme ve gericiliğe karşı her alanda savaş siperlerindeyiz. Dün yaptığımız buydu bugün de yapmaya devam ettiğimiz bu olacaktır. Devrim muzaffer olana kadar savaşımız devam edecektir.
Yoldaşlar, yaşamımızı, kaderimizi değiştirebiliriz. Kaderimizi kendi ellerimize alabiliriz. Bu mümkündür. Zorluklar olacaktır. Karşımıza engeller çıkacaktır. Eğer birleşip mücadele edersek özgürlüğü kazanabiliriz. Yeter ki özgürlüğü güçlü isteyelim. Yeter ki mücadele çabasını her şeyden fazla ortaya koyalım. Kendimize güvenelim. Eksikliklerimizle, hatalarımızla, yenilgilerimizle yüzleşmeyi becerebilelim. Yeter ki mükemmel bir çaba içinde olmaktan vazgeçmeyelim.
Sözün gücünü eyleme çevirmeyi başarırsak zulüm dolu utanılası yaşamı ve lanetli ölümün kefenini yırtabiliriz.
Parti ve devrim şehitlerini andığımız Ocak ayında şehitlerimizin inandığı devrim ve sosyalizm uğruna bilinç ve emekle, büyük fedakarlıkla mücadele ettiler. Bunun için yaşayıp savaştılar. Önemli değerler yarattılar. Özgürlüğümüz uğruna savaşılmadan ekmek, adalet, onurlu yaşamın asla gerçek olmayacağını bizlere öğrettiler.
Devrimler yasası sayısız kez göstermiş ve ispatlamıştır ki kayıplar olmadan zafer kazanılamaz. Biz devrimciler toprağa düşen şehitlerimiz pahasına yeniden ayağa kalkar, yeniden demokratik halk devrimi ve sosyalizm için savaşırız. Ancak sömürücü ve zorba sınıflar yenilince asla ayağa kalkamayacaklar.
Uğruna ölünesi davaları, uğruna yaşanılası davalara dönüştürmek için devrim ve sosyalizm şehitlerini hep anacağız ve onları asla unutmayacağız. Şehitlerimizin bıraktığı boşlukları daha fazla doldurarak onların acılarını bilinç ve eyleme dönüştürerek paranın ve zulmün sahiplerine hak ettikleri dersi verebiliriz.
Biz biliyoruz ki herkes bir kez doğar ve bir kez ölür. Eğer yaşam varsa ölüm nedir ki? Devrimciler hem yaşamı hem ölümü özgürlüğün defterine doğru yazanlardır. Her ikisini de ustaca başarabilenlerdir. Eğer ölüm bilinçliyse ÖLÜMSÜZLÜKTÜR. Şan ve şeref olsun bilinçli ölümü seçenlere!