Devlet, dün olduğu gibi bugün de gençlik üzerinde faşizan yaptırımları ve yıldırma politikalarına devam ediyor. Özellikle Gezi İsyanı sırasında ortaya çıkan gençlik potansiyeli karşısında bir çıkmaza giren devlet, gençliğin ayaklanmasının kendisi açısından tehlike çanlarının çaldığı anlamına geldiğini görüyor. Ve bu yüzden de özellikle gençlik üzerinde baskı kurmaya ve Gezi direniş ruhunu kırmaya çalışıyor.
Aileler karakola çağrıldı
Bunun bir örneği de İstanbul’da 2 Yeni Demokrat Gençlik dergisi okurunun ailelerinin aranması ve karakola çağrılmasıdır. Aileler cep telefonundan aranarak Vatan Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne çağrılmıştır.
Karakola giden ailelere YDG’lilerin katıldıkları demokratik eylemler suç unsuru gibi gösterilip aileler tedirgin edilmiştir. YDG’lilerin Berkin Elvan’ın cenazesi, 1 Mayıs, 18 Mayıs gibi eylemlerdeki resimleri gösterilerek YDG’liler hakkında “örgüt üyesi” muamelesi yapılmıştır.
Ayrıca ailelere geçtiğimiz yıllarda bir eylem sırasında yaşamını yitiren MLKP militanı Yasemin Çiftçi’den bahsedilerek “çocuklarının da onun gibi ölebileceği” ve bu yüzden de ailelerin “dikkatli olması gerektiği” söylenmiştir. Böylelikle aileler üzerinde korku ve tedirginlik yaratılmaya çalışılmış, YDG’lilerin aileleri ile ilişkilerinin bozulmasına çalışılmıştır.
Berkin’i anmak suç değildir!
Polis, bu girişimiyle 2 milyon insanın katıldığı Berkinimizin cenazesine katılmayı “suç” olarak gördüğünü göstermiştir. Berkin ve 6 kardeşimizi bilerek ve isteyerek katleden polis, aynı zamanda onların cenazelerini de terörize etmeye çalışsa da bu çabası nafile! Onları sahiplenmeye elbette devam edecek ve bu baskılara boyun eğmeyeceğiz!
Bizlere uygulanan bu yıldırma politikaları karşısında bizler örgütlü mücadelemizi yükselterek sürdüreceğiz. Baskılara karşı özgürlüğün türküsünü söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Bizler asla susmayacak, örgütlü duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğiz.
Bakırköy YDG, Marmara Üniversitesi YDG
