İran sınırında bulunan Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Bilindbasan köyü kırsalında 20 Eylül’de sınır ticareti yapan kolberlere ateş açılması sonucu İran nüfusuna kayıtlı Sozdar Ehmedî (19) ile Elişan Ehmedî (16) yaşamını yitirdi.
Askerlerce gözaltına alınan Mikail Hatemî, Ferzad Hatemî, Diyar Hatemî, Ahîn Hatêmî, Guldanî Hatemî, Zêro Hatemî, Kinyas Hatemî, Axacan Hatemî ve Behzat Hatemî 3 gün gözaltında tutulduktan sonra İran’a teslim edildi. Gözaltına alınan kolberler arasında bulunan Behzat Kasemi, yaşananları Mezopotamya Ajansı’ndan Mazlum Engindeniz’e anlattı.
Açılan ateş sonucunda yaşamını yitiren 2 kolberin de arkadaşı olduğunu dile getiren Hatemî, saldırının olduğu akşam 10 arkadaşıyla birlikte yola çıktığını anlattı. Hatemî, “Akşam saatlerinde sınıra doğru yola çıktık. Türk askerlerinin bizi havadan vurduğu iddia edildi.
Ancak böyle bir şey olmadı. Havadan helikopterle bulunduğumuz alana yakın bir bölgeye askerler indirme yaptı. Akşam geç saatlerinde İran’dan Türkiye sınırlarını geçerek Deraw köyüne yakın bir yere vardık. Askerler etrafımızı sarmaya başladı ve yakalanacağımızı anladık.
Askerler bizi vurmasın diye ‘kolberiz’ diye defalarca bağırdık. ‘Kolberiz’ diye bağırmamıza rağmen askerler, bağrışmalarımıza kulak asmadan, bize yaklaşıp ateş etmeye başladılar. Askerler yaklaşıp, ateş açınca bizi öldüreceklerini anlayıp, etrafa kaçıştık. Kaçışmamıza rağmen askerler ateş etmeye devam etti. Askerlerden uzaklaştıktan sonra uzak bir yerde 9 arkadaş toplandık. Sozdar ile Elişan’ın eksik olduğunu anladık” dedi.
İlk etapta iki arkadaşının askerler tarafından yakalandığını zannettiklerini günün ışımasıyla birlikte etraflarının sarıldığını kaydeden Hatemî, “Askerler hepimizi yakalayıp, karakola götürdü. Karakola gittiğimizde askerler Sozdar ve Elişan’ın öldüğünü söyledi. Akşam saatlerinde de öldürülen arkadaşlarımızın cenazelerini getirdiler. Bize zulüm yapıldı. ‘Kolberiz desek bize hiçbir şey yapmazlar’ diye düşündük ama iki arkadaşımızı vurdular. Orada çok ağır bir zulme uğradık” ifadelerini kullandı.
Hatemî, “Karakolda bize işkence yapmadılar ama en büyük işkence arkadaşlarımızı vurmaları oldu. Bundan büyük işkence mi olur? Bizler ölüm de gördük ama böylesi zulümce bir ölümü hiçbir yerde görmedik. Gözaltında iken bir silah getirip bize ait olduğunu söylediler. ‘Parmak izlerimize bakın eğer bize ait çıkarsa bizi tutuklayın’ dedik. Oraya silahı getirme sebepleri suçlarını örtbas etme çabasıydı. Silahların yanımızda olduğunu bizi İran’a teslim ettiklerinde belgeye yazdılar. Ama tüm dünya kolberlerin ne iş yaptığını ve yanımızda silah taşımadığımızı biliyor. Aslında orada amaç ‘yanlarında silah vardı bu yüzden öldürdük’ demek istiyorlardı. Arkadaşlarımızı, atlarımızı öldürdüler” diye konuştu.