“Faşizm bir kez daha ne kadar alçak ve iki yüzlü olduğunu, ezilenlere yönelik ne denli düşmanlık beslediğini gösterdi. HDP İzmir İl Örgütü’ne bir katliam için baskın yapan cihatçı faşistler burada bulunan parti çalışanı Deniz Poyraz’ı alçakça katletti.
Saldırı anı ve sonrasında polisin katillerden teslim olan Onur Gencer’e yönelik yaklaşımı, hürmeti ve koruma çabası katliamda polisin rolünü ve parmağını açıkça ortaya koyuyor. Dahası, HDP İzmir İl binasına giren neredeyse herkesi fişleyen, kapısında 24 saat nöbet bekleyen polisin gözü önünde yaşandı söz konusu katliam.” sözlerine yer verilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Faşizm kendi içinde yaşadığı sıkışma ve klik dalaşına çare olarak bir kez daha Kürt halkına, yurtsever hareket ile devrimci-sosyalist güçlerin devrimci-demokratik birleşik mücadele partisine, HDP’ye yöneldi.
Tıpkı tükendikleri ve yönetemez hale geldiklerinde emekçilere, Alevilere, kadın ve LGBTİ+lara saldırdıkları gibi.
Tıpkı Suruç’ta, Ankara’da, Amed ve Antep’te ilerici, devrimci ve yurtsever güçlere, Kürt ulusuna saldırdıkları gibi.
AKPli yöneticilerin “7 Haziran’ı unutmadık” beyanatları ve peşi sıra HDP’nin kapatılmasına yönelik hamleleri, buna paralel şekilde bir intikam şovuna dönüştürülmek istenen Kobane davasıyla bu katliamın hazırlıkları yapıldı.
Her açıklamalarında Kürtleri, Alevileri devrimci-ilericileri ve hakkını arayan, özgür bir gelecek isteyen tüm ezilenleri düşman ilan eden AKP-MHP iktidarı İzmir’de yaşanan katliamın sorumlusudur.
Katil faşistin İzmir valiliğin resmi yazısıyla Suriye Minbiç’e gönderildiği ve burada cihatçı çetelerin safında savaşa sürülmüş olduğu gerçeği, katliamın R.T.Erdoğan/AKP’nin SADAT eliyle kurduğu kontr-gerilla örgütlenmesinin işi olduğunu gösteriyor.
Yaşanan saldırı ve katliam, Türk hakim sınıfları ve onlar adına bugün kaptan köşkünde oturan AKP-MHP faşist ittifakının, bir yanıyla ezilenlerin giderek büyüyen ve keskinleşen çelişkileri ve öfkesi karşısındaki sıkışmışlıklarının diğer yanıyla bundan sonra ezilenlere yönelik nasıl bir tutum alacaklarının işaret fişeği olmuştur.
Faşizm, HDP şahsında devrimci, ilerici güçlerin yurtsever hareketle biraraya gelişini, ezilenlerin bu güçlü birleşik mücadele platformunu hedeflemiştir. Temelde saldırı, HDP üzerinden, Türk-Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan ezilenlerin devrimci-demokratik birleşik mücadelesine yöneliktir.
Faşizm, yurtsever harekete, devrimci-ilerici güçlere yönelik yürüttüğü “diz çöktürme stratejisi”nde, HDP şahsında istediği başarıyı elde edememiş, birleşik direniş tüm katliam, baskı ve tutuklamalara rağmen bitirilememiştir.
İzmir katliamı bunun itirafı ancak bu amacı gerçekleştirmeye dair faşizmin yeni yönelimini göstermiştir.
Ne var ki, 2015’ten bu yana devrimci, ilerici ve yurtsever güçler, gerek HDP gerek HDK ve gerekse de Birleşik Mücadele Güçleri ve diğer pek çok biçim ve zeminde yürüttükleri birleşik mücadeleyle bugüne kadar nasıl onurlu bir direnişi geliştirmişse bugünde öyle olacaktır!
Katliama karşı kısa sürede Türkiye ve T. Kürdistanı’nın hemen her yerine yayılan ve birleşik bir direniş şeklini alan öfke ve tepki de bunu göstermiştir.
Deniz Poyraz’ı katleden faşizme yanıtımız, ezilenlerin birleşik mücadelesini daha da geliştirmek ve faşist cellatlardan hesap sormak olacaktır.
Şehit Namirin!”
