Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, aşılamada yetersiz kalınması halinde bölgede yeniden vaka artışı yaşanabileceğini söyledi.
Hükümet yetkilileri tarafından vaka sayılarının 5 binin altına inmesine yönelik “hedeflere” değinen Yerlikaya, bu rakamın bilimsel bir karşılığının olmadığını, salgının kontrol edilebilmesi için vaka sayılarının binin altında olması gerektiğini vurguladı.
Genelgelerle salgın yönetiliyor
Türkiye’de salgın yönetiminin şeffaf ve bilimsel olmadığını ve toplum sağlığı önemsenerek yapılmadığını, yerel dinamiklerin hesaba katılmadığını ifade eden Yerlikaya, salgına ilişkin alınan merkezi kararları eleştirdi. “Vaka sayılarında 60 binden 6 binlere inildi. Evet, bir azalma yaşandı ama bu rakamların gerçekliği ne kadar ifade ettiğini bilmiyoruz” diyen Yerlikaya, endişe verici varyantların gündemde olduğu bir süreçte vaka sayısında artış yaşanabileceği uyarısında bulundu.
“Ne kadarı tespit edilebiliyor”
Bölge illerindeki aşılama ve vaka oranına değinen Yerlikaya, “Bölgede belirgin olarak vaka sayısında düşme var. Ancak biz vaka sayılarının ne kadarını tespit edebiliyoruz? Türkiye’de sadece şikayeti olanlara yönelik bir test stratejisiyle karşı karşıyayız. Risk gruplarına yönelik bir takım testlerin yapılması gerekiyordu, şu anda oda yapılmıyor. Test sayılarında da belirgin bir düşme var. Türkiye’de hangi varyantların dolaşımda olduğunu bilmiyoruz, açıklanmıyor. Bunları bilmediğimiz bir ortamda geçen yıla benzer bir piki yaşar mıyız endişesi taşıyoruz” dedi.
“Topyekün mücadele gerekiyor”
Yerlikaya devamında, “Bu endişeyi bölge açısında taşımamızın belirgin nedeni ise, aşı oranlarıdır. Türkiye’nin diğer bölgeleriyle karşılaştırıldığı zaman aşılama oranları burada çok düşük. 1’inci basamak sağlık hizmetlerindeki sorunlar, anadilde sağlık hizmetlerinin olmaması, aşı randevularının ilgili bir takım teknolojik kullanımların yoksunluğu, aşıyla ilgili yaşanan tereddütler. Ancak tüm bunların ötesinde, bütün bu pandemi sürecindeki çalışmaların topluma güven veren bir tarzda olmayışı nedeniyle bölgede aşı oranları çok düşük. Bir diğer neden de toplum katılımıyla ilgili yaşanan sorunlar. Pandemiye karşı topyekun bir mücadele gerekiyor, bu mücadele eğer bilim insanlarının, sağlık ve meslek örgütlerinin, sendikaların, kitle örgütlerinin katılımıyla yürütmüş olsaydık, şu an bölgede kayyum belediyeciliği anlayışı ya da kayyum politikaları olmamış olmasaydı, belediye halkın iradesiyle seçilmiş kişiler tarafından yönetilseydi, belediye olanakları kullanılabilseydi, halka yönelik gerekli bilgilendirici çalışmalar yapılmış olsaydı, bölgede aşılanma oranları çok daha yüksek olmuş olurdu” ifadelerini kullandı.
“Toplum katılımı sağlanmalı”
Aşıların etkili ve güvenli olduğu yönündeki verilere işaret eden Yerlikaya, sırası gelen yurttaşların bir toplumsal görev bilinciyle tereddüt yaşamadan aşı olması gerektiğini vurguladı. Pandeminin Türkiye’de kontrol altına alınmadığının altını çizen Yerlikaya, “Çok fazla ölüm var. Bedel ödemeye devam ediyoruz. Bu ölümlere alışmamamız gerekiyor. 15 aylık süreç içerisinde verdiğimiz bedeli unutmamamız lazım. Gerçekten çok kötü bir salgın yönetimi yaşadık. Bunu bedelini toplum olarak ödedik. Bu böyle olmayabilirdi. Sonuç itibariyle bundan sonraki süreçte en önemli aracımız aşıdır. Bu nedenle sırası gelen yurttaşların mutlaka gidip aşı olmaları gerektiğini vurguluyoruz. Evet maske, mesafe, hijyen önemli ancak sadece bireysel çabalarla başarılı olunmayacağı da ortada. Salgına karşı bilimsel dayanakları olan ve toplum katılımının sağlandığı farklı bir stratejiye geçmemiz gerekiyor ki bu salgını kontrol altında alabilelim, yoksa varyant tartışmasının olduğu bir ortamda biz bedel ödemeye devam edeceğiz” diye konuştu.