Kadının İnsan Hakları–Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ) Covid-19 salgınının Türkiye’de en etkili olduğu dönemde (Mayıs-Haziran 2020) kadınların hayatının haklar bağlamında nasıl etkilediğini araştırdı.
Türkiye’nin 81 ilinden 18-80 yaş arası (yaş ortalaması 41) toplam 1201 kadınla sağlık, ekonomik durum, bakım emeği ve şiddet başlıkları altında telefonla görüşmeler yapıldı.
Ruh halini iyi olarak tanımlayan kadınların oranı yüzde 30’a düştü
Araştırma bulgularına göre Covid-19 salgınından kadınların genel sağlık durumunun olumsuz etkilendiği (genel sağlığını iyi olarak tanımlayaların oranı yüzde 77’den yüzde 71’e düştü) ancak asıl çarpıcı değişimin kadınların ruh sağlıklarındaki değişimde olduğu görülüyor. Salgın öncesi ruh halini iyi (çok iyi ve iyi) olarak tanımlayan kadınların oranı yüzde 79 iken, bu oran salgın sonrasında yüzde 30’a düşüyor.
Yüzde 49 oranındaki bu düşüş, araştırmaya katılan her iki kadından birinin salgın sebebiyle kendini psikolojik olarak iyi hissetmediği anlamına geliyor. Genel sağlık ve ruh sağlığı konusunda salgının en olumsuz etkilediği grup 18-24 yaş grubu oldu.
100 kadından 40’ı salgın esnasında genel sağlık hizmetlerine erişimle ilgili sorun yaşadığını söylerken, sorun yaşayan 100 kadından 20’si ise çözüm bulamadığını ifade ediyor.
Covid-19 salgını süresince kadınların yüzde 7’si cinsel sağlık ve doğurganlık sağlığı ile ilgili jinekoloğa gitme ihtiyacı duyduklarını belirtti. Kadınların yüzde 16’sı salgın esnasında cinsel sağlık ve doğurganlık sağlığı hizmetleri ve/veya ilaca erişim ile ilgili sorun yaşadığını ifade etti. Sorun yaşadığını söyleyen 100 kadından ancak 16’sı sağlık kurumlarından hizmet alabildiğini dile getirdi.
Yüzde 96’sı en az bir kez şiddet gördü
Salgın öncesindeki bir yıl içinde eşi/partneri olan kadınların yüzde 97’si, salgın sonrasında ise yüzde 96’sı en az bir kez eşi/partneri tarafından şiddete maruz kaldığını belirtti. Bu oranlar şiddetin çok yaygın bir sorun olduğunu tekrar teyit etmesinin yanında, salgın öncesi bir yıl ve salgın sonrası iki buçuk ay karşılaştırmasında ortaya çıkan aynı oran sistematik bir sorun olduğunun göstergesi olarak yorumlandı.
Salgın ve ev içindeki şiddet arasında azaltıcı ya da artırıcı bir etkiye neden olabilecek bir ilişki kurulmasını sağlayacak veriye rastlanmamasının nedeni ise salgın öncesi deneyiminin son bir yıllık, salgın sonrası deneyimin salgının Türkiye’de ilk ortaya çıktığı 11 Mart ile görüşmelerin yapıldığı 5 Haziran 2020’te kadar olan süreyi kapsaması olarak değerlendirildi.
Ev işlerine dört saatten fazla zaman ayıran kadınların sayısı 3 kat arttı
Araştırma, salgının kadınların ev içi ücretsiz bakım emeğinin artmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre, salgın öncesi, kadınların yüzde 16’sı evdeki işlere dört saat ve üzeri zaman ayırırken salgın döneminde ise bu oran yüzde 42’ye çıktı.
Araştırmada her 100 kadından 72’si bakım ve ev işleriyle ilgili zorluk yaşadığını belirtti. Bu zorluklarla nasıl baş ettikleri sorulduğunda, yüzde 28’i eşinden/partnerinden, yüzde 24’ü çocuklarından, yüzde 10’u evdeki diğer kişilerden destek talep ettiğini, yüzde 17.2’si işleri ertelediğini ve iş yavaşlattığını, yüzde 17’si ise herhangi bir çözüm bulamadığını ya da bu konuda bir şey yapmadığını ifade etti.
Kadınlar pandemide yoksullaştı
Salgın öncesinde ekonomik durumunu orta halli olarak tanımlayan kadınların oranı yüzde 86 iken salgın sonrası bu oran yüzde 66’ya düştü. Söz konusu yüzde 20’lik kesim ise durumunu ‘yoksul’ veya ‘çok yoksul’ olarak tanımlamaya başladı.
Araştırmanın sonuçlarına göre her üç haneden birinin salgın sebebiyle ekonomik olarak sarsıldığı görülüyor. Salgın nedeniyle hanelerin yüzde 34’ünde en az bir kişinin işten çıkarıldığı, ücretsiz izne çıkarıldığı ya da işinin durduğu katılımcılar tarafından ifade edildi.
Salgın başladıktan sonra kadınların yüzde 73’ü ekonomik sorun yaşadığını belirtti. Sorun yaşayan yaklaşık her iki kadından biri bunlar karşısında çözümsüz kaldığını belirtti. Bu süreçte karşılaştıkları ekonomik sorunlarla nasıl başa çıktıkları sorulduğunda, ekonomik sorun yaşadığını söyleyen her 100 kadından 12’si kamu kurumlarından destek (yardım) aldığını, 41’i aile/akraba, arkadaş ya da bankalara borçlandığını, 11’i birikimlerini harcadığını, 15’i ise masraflarını kıstığını belirtti.