Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarından Ekin Yeter’in moderatör olduğu panele, HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, ÖHD’li Cahit Ertan, HDP Çaldıran İlçe Eşbaşkanı Gönül Uzunay ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi Ferzende Bozkurt panelist olarak katıldı.
Demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşunun ardından başlayan panelde ilk olarak moderatör Ekin Yeter’in söz aldı.
Yıllardır devam eden tecridin geçmişte yapılan açlık grevleri ile kısmi olarak kalktığını anımsatan Yeter, ancak daha sonraki süreçte tecridin yeniden devreye sokulduğuna değindi. Yeter, “Bu süreci doğru bir zeminde tartışabilirsek ve doğru bir zeminde ses çıkarabilirsek taleplerin karşılanacağını düşünüyoruz. Bir önceki açlık grevinden ders alarak buradayız. Bu sürecin bir daha ağır yaşanmaması adına öncelikle gündemimiz tecritti. Uluslararası mevzuatta da tanımlanan bir işkence söz konusu” diye konuştu.
Panelistlerden Av. Cahit Ertan ise, Öcalan ile görüşmek için yapılan başvuruları anlattı. Öcalan’ın tutuklanmasından ardından farklı gerekçelerle görüşmelere engel çıkarıldığına dikkati çeken Ertan, “2020 sonu itibariyle Anayasa Mahkemesine 30 başvuru var. 27 Temmuz 2017’den 2019’a kadar tek bir avukat görüşü gerçekleşmemiş. 2019 tarihinde Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevleri sonunda aile görüşü yapıldı. 942 avukat görüşü yapılmış, bunlardan sadece 2015 yılında 5 tanesine olumlu cevap verilmiş. Yine 27 Temmuz 2011’de ve şimdiye kadar 26 kez vasi görüşmesi ve 3 kez avukat ile görüşmüştür” bilgilerini paylaştı.
Panel, SES üyesi Ferzende Bozkurt’un konuşmasıyla devam etti. Açlık grevinin sonlandırılması ardından B1 ilaçları ve hafif yiyeceklerin verilmesi gerektiğini aktaran Bozkurt, “Açlık grevi sürecinde alınan B1 vitamini çok önemlidir. En önemli husus açlık grevinin sonlandırma şekli; hayati bir önem taşımakta.” dedi.
Panelde son olarak HDP’li Kemal Bülbül konuştu. Bülbül, “Tecrit uygulamak suçtur. Tecrit insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Kendi yasanızı uygulayın. AHİM kararını uygulamamak Anayasa’ya göre suçtur. Bu onların ne kadar güçsüz ve zayıf olduklarını gösteriyor. Bütün bunlara rağmen Kürt halkı demokratik ulus diyor. Peki demokratik ulus ne demek? Türkiye’de Kürtler, Türkler, Ermeniler, Araplar kim kendini nasıl ifade ediyorsa hangi inanç gurubundaysa hepsini tanımlayalım anayasal olarak. Eşit ve bir arada yaşasınlar. Hepsinin etnik inançsal ve kültürel hakları olsun. Kısaca demokratik ulus dediğimiz budur” şeklinde konuştu.