Birleşik Gençlik Meclisleri, Kadıköy’de gerçekleştirdiği açıklamayla iktidarın, pandemi krizindeki politikalarıyla, pandeminin tüm yükünün öğrenci ve gençler başta olmak üzere tüm işçi sınıfı ve ezilenlerin üzerine yıktığını vurguladı.
Beşiktaş Iskelesinde, polis ablukası altında gerçekleştirilen açıklamaya Birleşik Gençlik Meclisleri’nin yani sıra HDP miletvekili Musa Piroğlu da katılarak destek verdi.
“Salgının tüm yükü yoksul halkın çocuklarına yıkılıyor”
Eylemde ilk olarak Musa Piroğlu konuştu. Piroğlu, “Salgının bütün yükü üniversite öğrencilerine, salgının bütün yükü yoksul halkın çocklarına çıkarılıyor” diyen Piroğlu şunları ifade etti:
“Salgın sırasında işçi sınıfı çalışmaya zorlanırken, üst sınıflar korumaya alındı. Salgın sırasında küçük esnaf batmak ve iflas ile yüz yüze bırakılırken, büyük şirketler korumaya alındı. Salgın sırasında özel hastaneler, özel okullar ve buraya gidenler sistemin bütün nimetlerinden yararlanırken yoksul halk ölümle, yoksul çocukları ise çıkışsızlıkla baş başa bırakıldı. Salgın ile birlikte iktidarın uzaktan eğitim adına uyguladığı sistem yoksul çocuklarının eğitimden yararlanamaması anlamına geliyor”
Piroğlu son olarak şunları söyledi: “Güçlerimizi birleştirirsek çökmekte olanı deviririz. Güçlerimizi birleştirirsek kaybedenin gidişini hızlandırırız. Onlar kaybedecek gençlik kazanacak. Onlar kaybedecek halklar ve işçi sınıfı kazanacak” diye belirtti.
“Neden işçiler emekçiler bu yasaklar kapsamına girmiyor?”
Piroğlu’nın konuşmasının ardından meclis adına basın metnini Bekir Açar okudu. Açar, emperyalist-kapitalist sistem krizinin pandemi ile birlikte derinleştiğini vurgulayarak konuşmasına başladı. Pandemiyle birlikte krizin ezilenlere daha da fazla saldırı olarak döndüğünü de belirten Açar şunları ifade etti:
“Bugüne kadar pandeminin önünün alınmamasının en büyük sebeplerinden biri de ekonomi çarklarının asla durdurulmamasıdır. Faşist devletin temsilcilerinin açıklaması “Her ne olursa olsun üretim ve tedarik zincirinin durdurulmayacağı” şeklindeydi. Üretim merkezlerini kapatmayarak “ölen ölür kalan sahalar bizimdir” mantığı ile hareket eden iktidar emekçilere tam anlamıyla sürü bağışıklığı uygulamaktadır.”
Salgın döneminde yapılan sokağa çıkma kısıtlamalarından işçilerin neden yararlanamdığını da soran Açar, “Buradan tekrar soruyoruz: Amaç virüsün yayılmasını önlemek ise neden işçiler emekçiler bu yasaklar kapsamına girmiyor? İnsan sağlığı ve canı patronların rantından, karından daha mı değersiz?” dedi. Açar konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Yönetemiyorsunuz! Çünkü şu anda binlerce öğrenci uzaktan eğitim sistemini kullanamamakta. Bilgisayarı veya interneti olmadığı için EBA’ya giremiyor ve eğitimini alamıyor. Sürekli çöken EBA sisteminiz gibi sizin de çöküşünüzün yakın olduğunu bilin “Pandemi süreci ile birlikte genç işsizlik oranları da muazzam bir şekilde arttı. Yüzde 30’ları aşan genç işsizliğin olduğu bir ortamda gençliğin yaşadığı psikolojik, ekonomik, sosyal yıkımın ne denli büyük olduğunu bir de sizler düşünün!
“Biz gençleri geleceksizliğe ve yıkıma mahkum eden bu düzeninizden hesap soracak; sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, olduğumuz her yerde başkaldıracağız! Evine bir ekmek götüremediği için intihar edenler, kirasını ödeyemediği için canına kıyanların sesi olacağımızı buradan haykırmak istiyoruz!
“Kazanan mutlaka biz olacağız”
Açar, gençliğin birleşik mücadelesiyle faşizmin saldırılarına karşı mücadele edeceklerine yineleyerek açıklamasını şöyle sonlandırdı:
Virüsü bahane ederek eylem ve etkinlik yasağı getiren, ama tacizciyi, tecavüzcüyü ve çeteleri serbest bırakan faşist iktidar devrimcileri, sosyalistleri yurtseverleri, demokratları her gün operasyonlar yapıp tutuklamakta ve cezaevlerine göndermektedir.
Korkuyor muyuz? HAYIR! Boyun eğecek miyiz? HAYIR! Asıl korkan faşist iktidar olduğu için bizi evlere tıkmaya çalışıyor. Ancak başaramayacaklar! Gençlik susmadı, susmayacak. Makul gençleriniz olmadık, olmayacağız. Korkuyorsunuz, korkularınızı örgütlü mücadelemizle gerçeğe çevirmeye devam edeceğiz. Gençliğin birleşik mücadelesiyle faşizm virüsünü yenecek ve kazanan mutlaka biz olacağız!