Rosa Kadın Derneği, 22 Mayıs sabahı derneklerine yapılan operasyon ve 18 arkadaşlarının gözaltına alınıp ardından biri ev hapsi olmak üzere 9 kadının tutuklanmasına ve kadınlara yönelik artan baskı ve operasyonların ardından dernek bahçesinde, dernek faaliyetlerini paylaşan bir açıklama gerçekleştirdi. Açıklamaya, Rosa Kadın Derneği üyelerinin yanı sıra, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, Tevgera Jinên Azad (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan, HDP Amed İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen TJA, DAKP üyeleri ile çok sayıda kadın katıldı. Katılım sağlayan kadınlar maske ile katılarak, sosyal mesafe kurallarına uymaya özen gösterdi. Açıklamayı, Rosa Kadın Derneği adına dernek avukatı ve üyesi Gözde Engin yaptı.
’12 arkadaşımız cezaevine gönderildi’
Rosa Kadın Derneği faaliyetlerinin paylaşıldığı açıklamada, 22 Mayıs sabahı saat 05.00’te hem dernek binalarının basılmış olması hem de içerisinde Rosa Kadın Derneği başkanı, yönetici ile üyeleri, TJA aktivistleri ve özgün çalışma yürüttüklerinden dolayı, derneğin üye ya da yöneticisi olmayan HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yöneticilerinin de bulunduğu 18 kişinin gözaltına alındığı hatırlatıldı. Açıklamada, gözaltına alınan 18 kişiden 14’ünün tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildiği ve
2 kişinin dosyasının tefrik edilerek geriye kalan 12 kişinin Sulh Ceza Hakimliği sorgusu aynı dosya üzerinden gerçekleştirildiği belirtildi. Ev hapsi verilen Barış Annesi Havva Kıran dışında 8’i kadın olmak üzere dosyada bulunan herkes hakkında tutukluluk kararı verildiğinin de altı çizildi.
‘Yargı pratiğinde trajikomedya olarak yer aldı’
Açıklamada, “Hem derneğimizin basılması hem soruşturma kapsamındaki kişiler hem de soruşturma konusu suç isnatları bu ülkenin yargı pratiğinde bir trajikomedya olarak yerini almıştır. Bu süreci başından beri takip edenler olarak söyleyebiliriz ki, bu isnatlar ve dosyada delil olarak yer alan bilgiler ile bırakın tutukluluk kararını, ifadeye çağrılmak dahi abesle iştigaldir” denildi.
‘Çalışmalarımız illegalize edilmeye çalışılıyor’
Her birinin yasal prosedüre uygun biçimde gerçekleşen faaliyetlerinin içerisinden, toplumun bir kesiminde aksine algı yaratmak amacıyla bazı eylem ve etkinlerin cımbızla seçilmiş olmasına dikkat çekilen açıklamada, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele etme amacıyla kurulmuş olan Rosa Kadın Derneği’nin çalışmalarının illegalize edilmeye çalışıldığı vurgulandı. Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı: “Bizler bugün, açıldığımız günden itibaren yapmış olduğumuz bütün faaliyetlerin raporunu kamuoyuna açıklayarak hem yaptığımız her bir çalışmanın arkasında olduğumuzu deklare ediyor hem de iddia makamını, CMK madde 160/2 gereği görevi olmasına rağmen yerine getirmediği ‘lehe ve aleyhe bütün delilleri toplama’ konusundaki sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz.”
Daha sonra Gözde, derneklerinin faaliyet raporunu açıkladı. Raporda kendilerine ‘suç’ olarak yöneltilen tüm eylemler paylaşıldı.
160 başvurunun 44’ü pandemi sürecinde
Rosa Kadın Derneği’nin açıldığı günden bu yana şiddete maruz bırakılan 160 kadının başvurusunu aldığı belirtilen açıklamada, başvuruların 44’ünün pandemi sürecinde ulaşan kadın olduklarının da altı çizildi. “Kadınların talebi doğrultusunda hukuki ve psikolojik destekler için yönlendirmeler yaptığımız gibi can güvenliği tehlikede olan başvurucuları koruma ve tedbir kararı alındıktan sonra kadın sığınaklarına yönlendirdik” denilen açıklamada, suç duyurusunda bulunan başvurucuların hukuki süreçlerinin takipçisi olunduğu vurgulandı. Açıklamada devamla şu ifadeler kullanıldı:
“Çocuk ihmal ve istismarı başvurularında ise ilgili kurumlara ( karakol, ÇİM, Baro çocuk hakları komisyonu gibi) yönlendirmeler yapıyoruz. Pandemi sürecinde geçimini gündelik olarak ev temizliğiyle sağlayan 76 kadın emekçiyle telefonda görüşerek yapmış olduğumuz anket çalışmasının sonuçlarını raporlaştırarak kamuoyu ile paylaştık. Yine pandemi sürecinde 276 kadına dayanışmak amacıyla telefon üzerinden ulaştık. Karantina sürecinde, kadınların yalnız olmadığını ve her koşulda dayanışma içerisinde olacağını bu çalışma ile ortaya koyduk. Buradan sizlerin aracılığıyla hem başvurucularımıza hem de birlikte çalışma yürüttüğümüz ve bu süreçte bizleri yalnız bırakmayan kadın kurumlarına duyurmak isteriz ki, yaptığımız bütün görüşmeler gizlilik ilkesi doğrultusundadır ve başvurucuların kişisel bilgileri üçüncü kişilerin erişimlerinin olmayacağı şekilde muhafaza edilmektedir.”
‘Dernek başkanımız savaş haberlerinden moralim bozuk demiş olmakla yargılanıyor’
Yine açıklamada bugüne dek yapılan eylemlerin Diyarbakır Valiliğine bildirildiği ve “barışçıl gösteri hakkının” sınırları içerisinde sona erdirildiğinin altı çizildi. Açıklamada, her eylemin ve basın açıklamasının da Dernek Yönetim Kurulunun kararıyla yapıldığı ve karar defterine işlendiği kaydedildi. “Şu anda bize neden ‘Kadınlar Barış İstiyor’ başlıklı basın açıklaması yaptınız diye soranlara Dernek Tüzüğümüzün üçüncü maddesini tekrar okumalarını tavsiye ediyoruz” diye devam edilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Keza okudukları ve uygun buldukları tüzükten dahi haberdar değiller görünen o ki. Bizler bu tüzüğün üçüncü maddesinde derneğin temel ilkelerini; ‘ayrımcılığa karşı olmak, her türlü şiddetle mücadele etmek, eşitliği savunmak, barışı savunmak, demokrasiyi savunmak ve ekolojik bir toplum için mücadele etmek’ olarak belirlemiş bir derneğiz. Tabi ki barışı savunacağız. Kadınlar tabi ki barış istiyor. Ankara’da davet edilerek gittiğimiz Kadınların Barış Hayali Atölyesinde ne karar aldığımızı soruyorlar arkadaşlarımıza. Kadınların atölyede barışı resmetmesinden, boyadıkları kalemlerin renkliliğinden bile korkuyorlar anlayacağınız. 8 Mart’ı tertiplemekteki amacınız neydi diye soruldu örneğin. Dernekte arama yaparken 8 Mart sonrası eylem alanında kalmaması için toparlanıp derneğe bırakılmış olan yüzlerce lolipop ve pankart arasından sadece ‘Kadın Cinayetleri Politiktir. / TJA’ yazan pankarta el koydular. Oysa bu pankart zaten 8 Mart’ta eylem alanında kullanılmış olan, Valiliğe bildirilmiş, polis tarafından liste ile kontrolü yapılarak alana kabul edilen pankarttı. Diyarbakır’da belediyeye kayyum atanmasına yönelik bütün STK ve meslek örgütleri açıklama yapmışken, derneğimizin yapmış olduğu açıklama örgüt üyeliği dosyasında delil olarak yer almakta. Dinlenen bir telefon kaydında arkadaşının nasılsın sorusuna ‘Moralim bozuk, uyanır uyanmaz sosyal medyada savaş haberleri gördüm’ demiş olmakla yargılanıyor dernek başkanımız. Şu anda devam eden yargılamalar sonrasında herkese dikkatli olmasını tavsiye ediyoruz açıkçası. Neye moralinizin bozulduğuna dikkat edin zira bu ülkede bazı şeylere moralinizin bozuluyor olması dava dosyanıza delil olarak eklenebilir, hatta bir de Kürtseniz bu moral bozukluğu sizin örgüt üyeliği ile yargılanmanıza bile sebep olabilir.
‘Faaliyetlerimizin arkasındayız’
Açılalı henüz bir buçuk yıl olmasına rağmen farklı birçok kadın örgütüyle de ortaklaşarak ve sayısız dayanışma ağında yer alarak bu kadar fazla faaliyet yapmış olan bir derneğin, hem de meclise getirilmesi planlanan infaz yasası öncesinde, bu şekilde bir operasyona maruz kalma sebebi oldukça anlaşılır bir durum aslında. İnfaz yasası öncesi kadınların sesini kısmak gerekiyordu ve tabi ki iktidar her zamanki gibi önce Kürd’e vurayım dedi. Ama bu defa yanıldı. Bu defa Türkiye’nin her yerinden kadın dayanışmasının sesini yükselten yoldaşlarımızın sesi iktidarın sesini bastırdı.
Biz Rosa Kadın Derneği olarak yapmış olduğumuz her faaliyetin arkasındayız. Anayasal haklarımızı kullandığımız için de kimseden özür dilemeyeceğiz. Arkadaşlarımızı değil, tacizcileri, tecavüzcüleri, kadın katillerini yargılayın. Belki o zaman, her gün başka bir kadın cinayetine uyanmayız, belki o zaman bu kadar eylem yapmamıza da gerek kalmaz. Bizler şu anda kadar yaptığımız ne varsa yapmaya devam edeceğiz.”
Açıklama “Jin Jiyan Azadi” sloganları ve alkışlar eşliğinde sona erdi. (Kaynak: Jinnews)