GüncelMakaleler

YORUM | Faşizmin ayak sesleri ile Moskova’da İçtima

Erdoğan’ın bu gibi ırkçı, ayrımcı söylemleri ile kendine vazife çıkaracak birçok sivil faşisti de nefret saldırıları için yüreklendirmektedir.

İçinden geçtiğimiz olağanüstü koşullarda Erdoğan rejimi ile ezilen sınıf ve halk katmanları arasındaki uçurum her geçen gün daha da açılıyor. Ekonominin dibe vurduğu, savaş ekonomisinin beraberinde getirdiği sosyal ve siyasal sıkıntılar artık kontrol edilemez boyutlarda seyrediyor.

Öte yandan göçmen kampına dönüşen Türkiye’de, göçmenler üzerinden yürütülen şantaj, sınırların açık tutularak mültecilerin otobüslerle sınırlara yığılması, beraberinde insanlık dramlarını getirmektedir. AB’ye avuç açarak para talep eden Erdoğan artık eskisi gibi para bulamıyor.

Tüm bunların sorumlusu elbetteki siyasi iktidardır. Kimlerin tutuklanıp kimlerin, serbest kalacağı Hilal Kaplan’ın başında bulunduğu “Pelikancılar” diye adlandırılan bir gurup tarafından organize edildiği herkes tarafından bilinmektedir. Dış politikada yanlızlaşma, İdlib yenilgisinin sancıları, Kürt sendromu ülke içerisinde muhalefete karşı daha acımasız, kitle hareketlerinde gaddar olmayı beraberinde getirmiştir. Tüm bunlar tesadüfi değildir. Türkiye’yi idare eden bir  elin beş parmağını geçmeyen, savaş ekibi tarfından yürütülmektedir.

Kitleler şeriat, dinci, islami argümanlar ile yönlendirilirken amaç halkın dini inançlarını kötü emelllerine, yani düzenlerinin devamı için kullanmaktır. Diğer yandan Türkiye’de yaşayan Ermeni, Süryani, Rum, Yahudi, Keldani gibi Hristiyan azınlıklar siyasal islamcıların nefret söylemleri ile karşı karşıyadırlar.

Erdoğan’ın  “Gavur…” söylemi utanç vericidir…

Erdoğan bütün konuşmalarında kimlerin cumhur olduğunu açık ve net olarak izah etmelidir. Sadece bir avuç siyasal İslamcıların mı yoksa tüm Türkiye’nin mi? Açıklamalarında herkesi temsil ettiğini unutmayarak, Türkiye’de de Müslüman halklar dışında, Hristiyan halkların da var olduğunu, hassasiyetlerini dikkate alarak, vatandaşlarını incitmemesi gerektiğini bilmesi gerekir. Veyahut danışmanları ona bu hatırlatmayı yapmaları gerekmez miydi?

Bahsi geçen konuşmayı 26 Şubat’ta gurup toplantısında sarf etti. Gavur’un kılıcını çalarak bu milletin canını acıtabilirsiniz ama asla mücadele azmini kıramazsınız” diyerek skandal konuşmalarına bir tanesini daha ilave etmiş oldu. Hatırlanacak olursa yine bir konuşmasında “Affedersiniz, Ermeni dediler” demişti. Yani Erdoğan nefret saçan konuşmalarından vazgeçmeye niyetli olmadığını gösterdi. Fakat Moskova dönüşü ayağının tozuyla AB’nin kapısını çalarak “gavur” dan para talep etmekten utanmadı.

Erdoğan’ın bu gibi ırkçı, ayrımcı söylemleri ile kendine vazife çıkaracak birçok sivil faşisti de nefret saldırıları için yüreklendirmektedir.

Bugüne kadar halen yaraları kapanmayan 2006’da Trabzon’da öldürülen Ka-tolik Kilisesi rahibi Andrea Santoro, 2007’de Malatya Zirve Kitabevi baskınında boğazları kesilerek öldürülen Hristiyan vatandaşlar. 2007’de bir devlet organizasyonuyla öldürüldüğü ayan beyan ortada olan gazeteci Hrant Dink, 2011’de Batman’da askerlik görevi sırasında Ermeni olduğu için öldürülen S. Şahin Balıkçı ile 2012’de Samatya’da evinde boğazı kesilip, vucüduna Haç işareti yapılarak öldürülen Maritsa Küçük cinayetleri kin ve nefret saldırılarıdır.

Avrupa’da Türk-müslüman azınlıklara Neo-Naziler tarafından girişilen ırkçı saldırılara karşı gelinirken  Türkiye’de bir avuç kalmış olan Hristiyanlara karşı fobi samimiyetsizliktir. Nerede olursa olsun bu nefret saldırılarının veya söylemlerinin arasında hiç bir fark yoktur.

“Bize cahil adam lazım”

Dün, Atatürk Türkiyesi’nde nasıl her türlü kanunsuzluk Atatürk’e sığınılarak yapılıyorduysa bugün de Erdoğan Türkiyesi’nde İslamiyet’e sığınılarak suçların üstü örtülmeye çalışılıyor.

Erdoğancı olduktan sonra, açılamayacak kapı yoktur.

Sadece AKP’li olduğu için bazıları suyun başına geçirilmektedir. Böyle insanlar topluma “örnek” ve “yol gösterici” olmak üzere görevlendirilmişlerdir. Hatırlanacak olursa hayvanat bahçesi müdürü, TÜBİTAK’a müdür olarak atanmış”

“Ben daha çok cahil ve okumamış talihsiz kesiminin ferasatına güveniyorum. Bizde de okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor” sözlerinin bugün dümenin başındakiler tarafından sarf edilmesi, geldiğimiz durumu özetlemektedir.

Zoraki  imzalanması istenen Talimatname…

Protestan kilisesi derneğinin, 2019 yılı için hazırladığı Hak İhlalleri Raporu, Hristiyan azınlıklara karşı tahammülsüzlük ve nefret söyleminin ürkütücü boyutlarda olduğunu işaret ediyor.

Cumhurbaşkanın söylemleri doğru olmazsa, halkın da söylemi elbette “normaldir”.

Erdoğan rejimi döneminde yandaş ilahiyatçılar ve köşe “yazar”ları tamamen zehir saçan ve suç teşkil eden açıklamalarda bulunurken kendinden olmayanlar hemen 301. maddeden yargılanmakta veyahut cezaevlerinde esir alınmaktadır. Hrant Dink işte bu nedenle hiç söylemediği sözlerden dolayı yargılanmış ceza almıştı. Ama Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman “Gavurdan dost olmaz” diyebiliyor. Trabzon’da bir maç sırasında “ayağa kalkmayan Ermeni olsun” anonsu yaptırılıyor. Devlet bunları sadece seyretmekle kalıyor. Hiç bir soruşturma açılmıyor.

Ve Moskova’da içtima…

İktidardan düşmemek için bölgede sürekli savaş arayan, bölge ülkelerini tehdit eden açıkça “Suriye’den çıkmayacağız” diyen Erdoğan hiç bir gücü olmamasına rağmen efelenirken aldığı yenilgiler, asker kayıpları ile hezimetin eşiğine gelmiştir.

En son 27 Şubat’ta Rus uçakları tarafından bombalanan taburda kayıp sayısı gizlenirken, daha dün söylediklerini inkar ederek hemen “Ateşkes” çağrısında bulunmuştur.

Şu bir gerçek olarak bilinmelidir, Cihatçıların silahsızlandırılması görevini üstlenen Erdoğan kabul etse de gerçi kabul etmeyecektir, cihatçılar asla silahlarını teslim etmeyecek, bu antlaşmalara uymayacaklardır. Bunun işaretlerini çetelerin açıklamalarından görebiliyoruz. 5 Mart Moskova görüşmelerinde yine Astana ve Soçi mutabakatlarına uyulması konusunda anlaşmaya varılırken her zamanki gibi çetelerin silahsızlandırılması görevini yine Putin Erdoğan’a vermiştir.

Savaşın gerçekliği hayat zorunlu olarak Erdoğan’a bazı şeyler öğretecektir.

Putin pimi çekilmiş el bombasını çetelerin hamisi Erdoğan’ın eline tutuşturmuş, “ya bunu kullan ya da üzerinde patlasın” demiştir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu