Mazlum halkları ağır sömürü ve yoksulluk koşulları altında kölece yaşatmak yetmezmiş gibi Ortadoğu’nun her tarafını yıkım ve yangın yerine dönüştürmeye çalışanlar, ezilenlerin baş düşmanı olacaktır. Dünyayı ve Ortadoğu’yu geri dönülmesi zor, onarılması yıllar alacak yıkım ve kırım sürecine sokan emperyalist-kapitalist sistem, büyük zenginlikler üretmesine karşın zenginliği üretenlere hiçbir şeyden yararlanma hakkını ve fırsatını vermeden egemenliğini sürdürmek istemektedir.
Zenginliği cennet, fakirliği cehennem, zenginleri aziz, fakirleri günahkar yapan mülkiyeti kutsallaştırarak parayı tanrı yapan kapitalizm barbar yasalarıyla mazlum halkları uçurumun dibine sürüklemektedir. Bütün bunca kötülükler yetmezmiş gibi emperyalist-kapitalist destekli faşist yönetimler, kanlı elleriyle mazlum halklara mezarları bile olmayan bir yıkımlar ülkesi bırakıyor.
Halklar büyük fedakarlıklar pahasına toprağına sarılarak, özgürlüğüne tutunarak direniyor. Verili koşullarda direniş damlaları, ırmaklara dönüşüp zalimlerin bendlerini yıkacak güce ulaşamazsa da mücadele etmekten başka bir tercih aramaya başvurmadan, kurtuluş mücadelesinden vazgeçmeden yürümeye devam ediyorlar. Kısa sürede zafer kazanılmazsa da mücadeleden vazgeçmenin daha büyük yıkım ve kırım yaratacağını bilerek halklar mücadeye devam ediyor. İşgal ve direniş, halkların büyük öğretmenleri olarak eğitici rol oynuyor.
“Gerilla, Her Zaman Umuttur”
Bir avuç maviye sevdalı yürek, cesur elleri ve silahlarıyla en elverişsiz koşullarda yeni bir dünya ve özgür bir gelecek yaratma tutkusuyla yola çıkıp özgürlük serüvenine atıldılar. Elverişsiz koşullar altında eşitsiz bir savaşımın içinde kuşatılmak istendiklerinde savaşıp ölümsüzleşerek yol gösterici olma kararlılığından asla vazgeçmediler. Biz geride kalanlara büyük bir direniş geleneği, değerli bir devrimci miras ve yürünmesi gereken bir yol bıraktılar.
Düşman saldırıları sayısız kez tekrarlanarak devam etse de direniş görkeminden bir şey kaybetmeden yeniden yazıldı, AliBoğazı’nın en sarp mevzilerinde. Devrimler tarihi ve halklar hafızası şahittir ki defalarca toprağa düşülüp tohum olunsa da başka bir yol ezilenleri özgürlük ve kurtuluşa götüremez. Kazananların her zaman direnmeden vazgeçmeyenlerin fikri idealleri ve hikayeleri olduğuna tarih kadar halklarda tanıktır.
Dersim, her daim olduğu gibi bugün de direnişin kayalara uçurumlara tutunarak yaşamın adı olmaya devam ediyor. 24-28 Kasım 2016 tarihinde Aliboğazı bir kez daha düşman tarafından kuşatılıp Partizanları mevzisiz, soluksuz bırakmak istedi. Düşman, 22 yıldır giremediği gerilla yaşam alanlarını, havadan karadan bombalayarak binlerce askeriyle operasyon yapmasına rağmen Partizanların Başeğmez, diz çökmez direnişiyle karşılaşmış ağır kayıplar vermiştir.
Milyar dolarlık vurgunların arkasında palazlanan, besmeleyi ağzından düşürmeyen haramiler, her operasyon ve saldırıda olduğu gibi savaşan gerillayı “bitirdik” naraları atarak yalanı siyaset yapmaktan geri durmadı.
Gerillanın kahramanca direnişi karşısında amacına ulaşamayan düşman, bir kez daha Partizanların direnişi karşısında yenildi. Bir kez daha bitirilemeyen özgürlük ve kurtuluş idealleri karşısında geri adım atmak zorunda kaldı. Bilinir ki, gücünü haklılığından ve meşruluğundan alan, savaşmaktan vazgeçmeyen irade, ölüm pahasına olsa da mutlaka kazanan olacaktır. Bu tarihin ve direnişin şaşmaz yasası, kavganın vazgeçilmez kuralıdır.
Gücünü, insanca onurlu bir yaşama-ekmeğe muhtaç durumuna bırakılan işçi sınıfından alan, dili-kimliği ırkçılık kılıcıyla koparılmak istenen özgürlük tutkusuna Türk kelepçesi vurulmak istenen Kürtlerden, inancı ve doğal kimliği elinden alınmak istenen Alevilerden, yaşamın her alanında yok sayılan hiçleştirilip köleleştirtilmek istenen emekçi kadınlardan, geleceksizliğe mahkum edilmek istenen gençlikten alan bir güç yenilmezdir.
Eli kolu kırılıp, bedeni paramparça edilse bile iradesi ve kararlılığı kırılamayan gerilla şehit düştüğü darbe aldığı yerden yeninden yeniden ayağa doğrulacak daha güçlü ve örgütlü bir şekilde özgürlük ve kurtuluş idealleri uğruna savaşmaya devam edecektir. Devrimin yaşam suyu halkların, gerillanın akan kanı olmaya devam edecektir.
“Umut Dağlardadır!”
Açlık ve yokluk üzerine kurulu çalıntı servetlere, zulüm örtüsü olarak kullanılan demokrasiye ait sahte sözlere ve haramilerin iktidarına karşı silah elde savaşmaktan, dağları mesken eyleyip özgürlük yolu açmaktan başka yol yok. 12’ ler bu zorlu kurtuluş savaşımının öncüleri ölümsüz PARTİZAN’ları oldular.
Faşizmin gerillaya ve direnen tüm güçlere karşı gözünü karartarak saldırmasının yegane nedeni, özgürlük umudunun karartılması, sömürü ve savaş politikasının rahatlıkla yaşama geçirilmesidir. Var güçleriyle gerillaya saldırması halkı silahlı direniş hakkından vazgeçirtmektir. Onurlu bir yaşam hayalinin yok edilmesidir. Özgür geleceğe olan inancın parçalanmasıdır.
Gerilla toplumsal yaşamın her alanındaki emekçilere umut ve cesaret vermekte yürünecek yolun zorluk ve risklerle dolu da olsa yürünebilir olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Kendilerinden sayı, askeri ve teknolojik bakımdan katbekat güçlü olanlara karşı da istendiğinden direnilip savaşılabilineceğini ve kazanılabilineceğini göstermekte ve öğretmektedir.
Yaşamın her alanında gerillaşıldığında askeri olarak donanımsız ve zayıf olan bir gücün kendisinden daha fazla donanımlı bir güce karşı mücadele edebileceğini ölseler bile kazananların kendileri olacağını öğretmekte ve göstermektedir. Çünkü insanlık tarihi ve sınıf mücadele yasaları fazlasıyla göstermiş ve öğretmiştir ki örgütlü disiplinli özgürlüğe kilitlenen bir gücü hiçbir muktedir yenemez.
“Gerilla Yağmur Damlalarıdır”
Partizanlar, düştüğü kuru toprağı yeşertendir. Girdiği her ortamı devrimcileştiren umudu ve başarıyı büyütendir. Sınıf savaşımının fırtınalarına katlanarak, gök kuşağının tadını halklara tanıtanlardır. Tarih, her zaman olduğu gibi kendi amaçları peşinden koşanların tükenmez devrimci faaliyetleriyle yapılmıştır. Devrimci düşün ve hayal dünyasını yaratanlar ancak yaşadıkları toprakların yaşamını, düzenini değiştirebilir. Buna ancak en az kendileri olanlar cüret edebilir.
12 Partizan, devrim isteyen irade oldular. Bundandır ki önce kendilerini diyalektiğin değişim yasaları dersleri ve pratiği içinde değiştirdiler. Bundandır ki herkesten daha fazla özgürlüğü istediler. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın ideallerine bağlı kaldılar. Onun kurduğu partiye, amaçlarına güvenip inandırlar. Ve 12’ler çok iyi bildiler ki, toplumsal değişimin temeli, önceliği, militanın en başta kendi devrimci iradesini değiştirip eğitmesidir. Kendini sınıf savaşımın yasaları görev ve sorumlulukları içinde yeniden yeniden değiştirip biçimlendiremeyenler dışındaki düşmana karşı savaşamaz.
Bundandır ki insan kalmanın tek yolu önce insanlık dışı sisteme karşı savaşmak olduğu kadar başarının ve kazanmanın yolunun kendi içindeki düşmana karşı güçlü köklü savaşım vermekten geçtiğidir. Çünkü toplumu ve insanları şekillendiren zalimlerın koyduğu kurallardır. Buna karşı savaşılıp köklü br kopuş yaratamayan devrimin sıçramalarında yerini alamaz. Devrim isteyen irade, kendini de değiştiren iradedir. Devrim, kendini bencil dünyanın yasaları ve yaşamı içinde yaşatanlarla başarılamaz. Devrim bir kafa tutma eylemi iradesi ve kararlılığıdır. Devrim, rahatlığa, lükse kolaycılığa, gevşekliğe prim vermeyecek kadar ciddiyet isteyen bir toplumsal alt üst oluş eylemidir. Korku sözcüğünü silip cesaereti bilinç ve yüreklerine kaydedenlerin işidir.
Aliboğazı şehitleri en zor süreçlerde ve en zor koşullarda proletarya partisinin görev ve sorumluluklarını üstlenerek Aliboğazı direnişinin kahramanları olma onurunu üstlendiler.
Mücadele dolu geçen yıllarını yaşamlarının en güzel yılları yapanlar proletarya partisinin ve halkların onuru olmaya devam ediyor. Karanlığı yırtan, umudu büyüten demokratik halk devriminin direnç çiçekleri yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Esrin Güngör, Hatayi Balcı, Gamze Gül Kaya, Serkan Lamba, Hasan Karakoç, Umut Polat, Samet Tosun, Alican Bulut, Murat Mut, Ersin Erel, Doğuş Fırat, Yetiş Yalnız yoldaşlar ölümsüzdür.
Anıları ideallerimiz ve direnişleri savaş sözümüz olacak.