Bir savaş örgütü olarak Varşova Paktı’na karşı kurulan NATO’nun son toplantısı Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı R.T.E’nin de dahil olduğu 30 ülkenin başkanları, cumhurbaşkanlarının katıldığı bu toplantıda gündemi işgal eden başlıklar içerisinde Türkiye açısından en önemli madde NATO’nun genişletilmesiyle, yeni üyelerin katılımıyla ilgiliydi. Mart ayında yapılan toplantıda Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğini onaylayan Türkiye, İsveç’in üyeliği için yeşil ışık yakmamıştı.
4 Nisan 1949’da 12 ülke tarafından kurulan bugün 30 ülkenin içerisinde yer aldığı NATO’nun geçmişine kısaca bir göz atacak olursak;
NATO’nun uluslararası bir askeri ittifak olarak SSCB’ye, sosyalizmin yayılmasına, Demokratik Halk Cumhuriyetlerine karşı kurulduğunu görürüz. Hatta NATO SSCB’ye bağlı Kızıl Ordu’nun 1948’de Berlin ablukasını başlatmasına karşı kapitalist/emperyalist cepheden bir yanıttır da diyebiliriz.
NATO; K.Kore’de, Bosna-Hersek’te, Afganistan’da, Irak’ta gerçekleştirdiği operasyonlarda katliamlara imza attı. Örneğin Çokuluslu Koalisyon Güçlerinin “Irak’ı özgürleştirme operasyonu” ve devam eden savaşta 1 milyonun üzerinde Irak vatandaşı yaşamını yitirdi, yaşam felç oldu. 5 milyondan fazla Iraklı, göçmen durumuna düştü.
Günümüzde 30 ülkenin içerisinde yer aldığı NATO, sınırlarını sürekli genişletiyor. Özellikle Rusya’nın NATO üyesi devletlerle kuşatılması stratejisi izlenerek Doğu Avrupa ülkelerinin NATO’ya alınmasına hız verildi.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından Finlandiya ve İsveç Nato’ya üyelik başvurusu yaptılar. Mart ayında yapılan toplantıda Finlandiya’nın üyeliği onaylanmış, İsveç’in üyeliği ise Türkiye’nin onay vermemesiyle bir sonraki toplantıya yani Vilnius’taki toplantıya kalmıştı.
RTE, NATO Zirvesi’nin düzenleneceği Vilnius’a giderken Atatürk Havalimanı’nda yaptığı açıklamada “Önce gelin Türkiye’nin Avrupa Birliği’(AB)de önünü açın, ondan sonra da biz de Finlandiya ile ilgili, nasıl onun önünü açtıysak İsveç’in de önünü açalım. 50 yıldır AB kapısında bekletiliyoruz. NATO üyesi ülkelerin hemen hemen tamamı AB üyesi. Türkiye’nin önünü niye açmıyorsunuz?” dedi.
Burada RTE’nin kendisinin de bildiği ama her zaman yaptığı gibi kamuoyunu aldatmaya yönelik bu sözler gerçeği yansıtmıyor. Birincisi; İsveç’in NATO üyeliği ile Türkiye’nin AB üyeliği ikisi çok farklı şeyler. İkincisi; Türkiye’nin AB kapısının önünde bekletilmesinin esas sorumlusu RTE ve AKP iktidarıdır.
Cumhurbaşkanı RTE, NATO toplantısının yapılacağı Vilnius’a gittiğinde ilkönce NATO Genel Sekreteri J.Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristerson’la üçlü bir görüşme yaptı. (Toplantıdan sonra ise önceden ABD başkanı ile bir telefon görüşmesinin yapıldığı basında yer aldı.) Bu üçlü görüşmenin ardından Genel Sekreter bir açıklama yaparak RTE’nin üyelik meselesine onay verdiğini ve en kısa sürede TBMM’ye ileteceğini söyledi.
J.Stoltenberg RTE’nin daha önceki açıklamalarına atıfta bulunarak, Türkiye’nin AB üyeliği konusuna değinerek bu konuda üzerine düşeni yapacağını, vize serbestisi ve Gümrük Birliği ilgili konularda destekleyeceğini belirterek RTE’nin gönlünü hoş tutmuş oldu.
Üçlü zirve sonrası yapılan açıklamada mutabakatın çerçevesi de duyuruldu. Burada önce RTE, İsveç’ten üyelik karşılığında neler istiyordu? Basına yansıyanlar şunlar;
– YPG’nin terör listesine alınması,
– IŞİD’e karşı kurulan Uluslararası Koalisyon’un Kürtlerle çalışmaması
– İsveç’teki Kürt kurumlarının işlevsizleştirilmesi
– Terör listesinde bulunan Kürt mültecilerin Türkiye’ye iade edilmesi
– Türkiye’ye silah ticaretinin yeniden başlatılması
– Ticari ilişkilerin canlandırılması vs.
Üçlü zirve sonrası;
* İsveç’in Türkiye’nin AB üyeliği konusunda çabalayacağı
* PKK’ye karşı terörle mücadelede işbirliği yapılacağı
* İsveç’in silah ticaretini yeniden başlatacağı
* YPG/PYD ve FETÖ adlı örgütlere destek vermeyeceğini
Ve İsveç ekonomik olarak işbirliği konularında taahhütte bulundu.
Tabi burada en önemlisi de ABD ve Biden’den görüşme ve F-16’ların Türkiye’ye verilmesinin önündeki engellerin kaldırılması.
İki günlük NATO Zirvesinin ardından bildiri yayınlandı. Bildiride İsveç’in üyeliği ve Ukrayna’nın durumundan çok Rusya ve Çin ile ilgili konular ve kararların ön plana çıktığı görülüyor.
NATO, Rusya ile karşı karşıya gelmek istemiyor ve NATO, Rusya için bir tehdit oluşturmuyor diye de ekleniyor ama diğer yandan da yeni yapılan NATO üyeleriyle Rusya çevreleniyor ve bu ülkelere uzun menzilli silahlar konuşlandırılmaya devam ediliyor.
Diğer yandan da Rusya’ya Kırım dahil olmak üzere işgal ettiği yerlerden çekilmesini ve Rusya’nın savaş suçları için hesap vereceği vurgulanıyor. Yine Rusya’ya savaşı sonlandırması ve birliklerini Ukrayna’dan çekme çağrısı yapılıyor.
Bildiride, Rusya ile Çin arasındaki stratejik ortaklığın derinleşmesine dikkat çekiliyor. Çin’e BMGK’nin daimi üyesi olarak Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşını kınama çağrısı yapılıyor. Çin’den Rusya’ya silah desteği vermemesi isteniyor.
Bildiride Çin’e yönelik değerlendirmeler de yapılarak Çin’in iddialı politikalarının NATO’nun çıkarlarına, güvenliğine ve değerlerine karşı zorluk oluşturduğu belirtiliyor.
NATO sonuç bildirisinden İran da nasibini almış!
NATO’nun nükleer silahsız bir dünya hedefi olduğuna işaret edilerek ”İran’ın asla nükleer silah geliştirmemesi konusundaki kararlılık” yinelenmiş. Devamla NATO, İran’ı Rusya’ya askeri yardımda bulunmamaya çağırmış. Aba altından sopa gösterilirken hemen ardından da NATO ve AB’nin, Rusya’ya karşı savaşan Ukrayna’ya her türlü silah ve ekonomik desteğin süreceği vurgulamaktan geri durulmamış.
Sonuç bildirisinde Çin’le ilgili “Çin stratejisi, niyetleri ve askeri yapılanması konusunda anlaşılmaz kalırken, küresel ayak izini ve proje gücünü arttırmak için çok çeşitli siyasi, ekonomik ve askeri amaçlar kullanıyor. Çin’in kötü niyetli hibrit ve siber operasyonları ile çatışma söylemi ve dezenformasyonu müttefikleri hedef alıyor ve ittifakın güvenliğine zarar veriyor” denilmiş.
Bildirinin yayınlanmasının hemen ardından Çin’den NATO’ya sert tepki geldi. Çin’in Avrupa Birliği misyonu, NATO’yu Çin’in konumunu çarpıtmakla ve kasten ülkeyi itibarsızlaştırmaya çalışmakla suçladı. “Buna kesinlikle karşı çıkıyor ve reddediyoruz” açıklaması yapıldı. Ardından da bu toplantıya katılan Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Kore devlet başkanlarını işaret ederek Pekin’in NATO’nun Asya-Pasifik bölgesinde doğuya doğru ilerlemesine karşı olduğunu belirterek “Çin’in meşru hak ve çıkarlarını tehlikeye atan herhangi bir eyleme kararlı bir yanıtla karşılık verilecektir” denildi.
RTE açısından bu NATO Zirvesi’ndeki kazanç İsveç’in NATO üyeliğine yolun açılması, yeşil ışık yakılması karşılığında ABD başkanı Biden ile bir fotoğraf karesi paylaşması olmuştur.