Kartal’da 6 Şubat tarihinde çöken ve 21 kişinin yaşamını yitirmesine 14 kişinin yaralanmasına neden olan binanın neden yıkıldığına, ihmaller zincirine, kaçak yapılaşmaya dair araştırmalar yapıldı birçok yazı yazıldı.
Peki yıkılan bu binanın yerine ne yapılacak, süreç nasıl ilerleyecek?
Bu sorunun cevabını bulmak için bundan önceki yıkılan bir binanın yerinde ne yapıldığına şöyle bir bakmak yeterli. Sütlüce Horhor Caddesi’nde bulunan 3 katlı bir bina 24 Temmuz 2018 tarihinde çöktü. Bina, çökmenin yaşanmasından 2 saat önce boşaltıldığı için can kaybı olmadı. Şimdi ise çöken bu binanın yeri AKP’nin 31 Mart Yerel Seçimleri propaganda mekanına dönüşmüş durumda. O binanın yerinde şimdi koca billboardlarda “İstanbul İçin Gönlümüz Bir, Hedefimiz Bir, Yolumuz Bir” AKP logolu reklamlar bulunuyor.
Kartal’da çöken binanın yerinde de bundan daha iyisi olmayacak. Çevreyi, doğayı geçtik insan canı dahil her şeyi ranta dönüştüren AKP ve onun yetkilileri çöken binadaki sorumluluklarına pişkince bakarak Kartal’da yaşamını yitirenlerin cenaze törenlerinde ön saflarda yerini aldı!
Memlekette yaşanan olayların büyüklüğü küçüklüğü önemli değil her şey kısa süre içerisinde bir zabıta vakasına dönüştürülüyor. Bir bina çökmüş bir miktar insan yaşamını yitirmiş çok mu? Hükümet olaya bana ne çıkar gözüyle bakıyor. AKP kendi yandaşlarını ihya ede ede seçime ayarladığı inşaatların tamamlanma sürelerini sıkıştıra sıkıştıra kelimenin gerçek anlamıyla da ülkeyi bir enkaza dönüştürecek uygulamalara imza atıyor. Avrupa’nın hasedinden çatladığı milyar dolarlık yeni İstanbul Havalimanı’nın açılışının erkene alınması mühendislik hatalarına neden oluyor ve sonucunda ikide bir çökme yaşanıyor her yağmurda göletler oluşuyor.
Bu sırada Balat’ta bir bina daha 16 Şubat tarihinde çöktü.
Başka bir seçime ayarlı “İstanbul’un iki yakasını bir araya getiren” Marmaray, TMMOB’un tüm uyarılarına, tehlikelere işaret etmesine rağmen hiçbir şey yokmuş gibi işliyor.
Bu sıralar ise 31 Mart yerel seçimleri için turnede olan Erdoğan, Samsun’da bakın ne sözü aldı! Samsun’da inşaatına başlanan ve 250 yataktan oluşacak olan hastaneyi 750 iş gününde bitireceğini söyleyen müteahhitle kitlenin gözü önünde pazarlık yaparak iş gününü 150 gün düşürdü ve 600 günde tamamlanacağı sözünü kaptı. Aman ne maharet, pazarlık sünnettendir. Samsun’da 250 yataklı bir morg, yükseliyor.
Kartal’da çöken binaya yeniden dönersek, o binanın çökme nedeni tek başına zemin kattaki kirişlerin bazılarının kesilmesi, üste çıkılan fazladan 3 kat değil işlerin böyle yapılmasına da neden olan devletin her şeyi ranta dönüştüren ekonomi programıdır.
Kartal’daki bu olay münferit değil toplumsallaşmıştır. Kartal’daki çökmenin ardından yakın bölgede bulunan 10 apartmana yıkım kararı verildi. Sütlüce’de çökmenin olduğu aynı bölgede 9 bina risk altında ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın açıklamasına göre bunlardan “3’ü sıkıntılı”.
“İmar barışı” yasası yukarıda bahsedilen rantın boyutunu göstermek açısından önemlidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre toplam 20 milyon civarındaki yapı stoku içindeki 13 milyon bina “imar barışı” yasasından yararlanabilecek. Bu yasa kapsamında yasadışı durumdan yasal hale gelecek konutlar için hiçbir denetim yok, e devletten başvuruyu yap uygun miktarda parayı ilgili hesaba yatır, işlem tamamdır.
Kartal’da çöken bina için de imar barışına başvurulduğu biliniyor. İmar barışı, artık -yasal olarak, devlet izniyle- gönül rahatlığıyla çökebilirsiniz demek mi oluyor?
İnşaat Mühendisi İsmet Doğan, Evrensel gazetesi için kaleme aldığı yazısında “Devlet, 5 kata göre projelendirildiği halde 8 kat olarak inşa edilen bina ile para karşılığında barışsa da ‘zavallı’ matematiğin bu barıştan haberi yok.” diye belirtip haklı olarak şu soruyu soruyor: “Binadaki ‘dünyadan bi’haber’ kolonlar hâlâ 5 katlı bir binayı taşıdıklarını zannediyorlar. Oysa koskoca devlet ‘barışmış’ kaçak olan 3 katla, kolonlar niye barışmıyor ki?”
Alın size bir zabıta vakası daha.
Bir ÖG okuru