Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmenlerden bölge güvenliği için oluşturulmuş askeri güç QSD’nin, 27 Ağustos’tan itibaren Fırat Nehri’nin doğu yakası ve Der Zor’un farklı bölgelerinde DAİŞ hücrelerine, uyuşturucu satıcılarına ve silahlı gruplara karşı “Güvenliği Güçlendirme Operasyonu” isimli başlattığı operasyon akabinde Bakara aşireti ile çatışmalar devam ediyor.
Der Zor Askeri Meclisi ve İç Güvenlik Güçleri, 2 Ağustos sabah saat 5.00 itibarı ile bölgede yürütülen operasyonlarda halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla 48 saatlik sokağa çıkma yasağı ilan etti. Geçtiğimiz günlerde QSD, Ehmed El Xebil’in (Ebu Xewle) Der Zor komutanının yolsuzluk ve kötü yönetim gerekçesi ile şikâyetler üzerine gözaltına almıştı. Yine QSD Basın Merkezi, Şam hükümeti bölgelerinden Der Zor’a çetelerin geçtiğine dair bazı bilgiler paylaşmıştı. Çetelerin QSD’ye saldırı hazırlığında olduğu bilgisini veren QSD, Şam hükümetinin güvenlik güçlerinin bölgede kargaşa yaratmak için bir grup silahlı milisi Der Zor’a geçirdiğini de açıklamıştı.
Her ailede bir QSD savaşçısının olduğu Der Zor’da yaşananlara karşı bölgede yaşayan halkların ve QSD savaşçılarının duruşu net. Ancak bölgede yaşananları elbette sadece operasyonun başlatılması ya da Arap aşiretleri ile QSD savaşı ekseninde yorumlamak emperyalistler arası hâkimiyet savaşını görmezden gelmek olacaktır. Mevzu bahis aşiret Bakara aşireti, çok büyük bir aşiret ve aşirete ait bireyler üç ayrı tavır takınmaktadır. Bir yanda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim çatısı altında olan Der Zor Askeri Meclisi’ndeki aşiret üyelerinin takındığı tavır diğer yanda Der Zor’da kurulan Askeri Meclis’in yerine Amerika’ya bağlı yeni bir meclis kurulmasını isteyen grup ve Türk devletinin etkisinde olan bir kısım üye. TC’nin etkisinde olan grubun açıklamaları dahi bölgedeki sorunun tek bir yanı olmadığını ortaya sermektedir.
Bilindiği üzere Türk devleti, bölge üzerinden her türlü planı devreye sokmaktadır. Savaş tamtamlığının yanısıra istihbarat amaçlı Arap aşiretleri ile toplantılar yapmaya kadar bir dizi planı söz konusudur. Bu topraklarda yaşayan halkların yaşam hakları kirli planlarla, gizli toplantılarla manipüle edilmektedir. Elbette bu süreçten en çok etkilenen halklar olacaktır.
Tarihsel olarak itiraf edilemeyen, hafızamızda yeri oldurulmayan Der Zor, Ermenilerin sürüldüğü “Ancak çölde yaşayabilirler” denilen ölüm yürüyüşünün gerçekleştiği topraklardır ve coğrafik olarak önemli bir bölgedir. Doğalgaz, petrol rezervleri ya da sınır hattı açısından emperyalizmin asla elini çek(e)meyeceği, ABD ve Rusya’nın dalaşının asla bitmediği ve bitmeyeceğini bir yerdir. Bu iki ülkenin hâkimiyet dalaşının sürdüğünü karşılıklı açıklamalardan, görüşmelerden de anlamak mümkündür.
Aşiret savaşı bölgedeki emperyalist devletlerin aralarındaki klik ve iktidar mücadelesinde hâkimiyeti sağlamak için her türlü yolun deneneceği gelişmelerle devam edeceğe benziyor.
