EmekGüncel

YORUM | Dardanel Ton’da Karantina Altında Sömürü Var!

Pandemi dönemindeki bu döngü, işçilerin sağlıklarının hiçe sayıldığı, güvencesiz ve insanlık dışı uygulamalarla çalıştırıldığı tablo, bu dönemde emekçinin gündemini bir fotoğraf karesi olarak özetlemektedir.

Emperyalist Kapitalist düzen yaşadığı her kriz karşısında sermaye çıkarlarını korumak için çeşitli yollara başvurmakta.

Covid-19 salgını ile birlikte egemenlerin derinleşen krizi karşısında, krizin faturası işçi ve emekçilere kesilmeye devam ediyor. Sermayedarlar tarafından salgın süreci adeta bir fırsata dönüştürülerek patronların kar hırsı için üretim “her koşulda”teşvik ediliyor.

Pandemi döneminde işçi ve emekçiler salgın riskine karşın çalışmaya devam ederken, sermaye ortakları işçi emekçilerin emeği üzerinden karar almaya devam etti.

MÜSİAD’ın Tekirdağ’da inşa ettiği “izole üretim üsleri”, ve yine MESS’in işyerlerinde sözde mesafe önlemi adı altında işçilere “elektronik kelepçe” uygulamaları sermaye ortaklarının pandemi dönemini nasıl fırsata dönüştürdüklerini kanıtlar nitelikte.

Çanakkale’de konserve ton balığı üreten, binin üzerinde çalışanın bulunduğu Dardanel Ton fabrikasında Covid-19 teşhisi konulan işçilerinde bulunduğu “kapalı devre çalışma” sistemini uygulamakta.

DİSK’e bağlı Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, İl Sağlık Kurulu’nda bulunan sağlıkçılardan 2 Ağustos’ta edindiği bilgiye göre fabrika çalışanı 153 işçiye Covid-19 tanısı konduğu ve bu işçiler arasından da 56 işçinin hastanede tedavi gördüğü belirtildi.

Hastanede tedavi görenlerin dışındaki işçilerin ise “semptomlarının ağır olmadığı” gerekçesiyle fabrikada karantina koşullarında çalıştırılmaktalar. Covid-19 tanısı konulan işçilerle birlikte yüzlerce işçi aynı alanda gündüz fabrikada, akşam ise yurtlarda tam bir rehine olarak tutuluyor ve zorla çalıştırılıyor.

Tıpkı MÜSİAD’ın Tekirdağ’da yapmayı hedeflediği “izole üretim üsleri” modeli, Dardanel Ton işçilerde görülen Covid-19 vakasının artması bahanesiyle fabrikada yaşama geçirilmiş durumda. Çanakkale’de bulunan Dardanel Ton fabrikası işçilerde görülen Covid-19 vakalarındaki artışla birlikte çalışanlarını 14 gün süreyle zorunlu karantinada tutarak çalıştırmaya, “her koşulda” üretimi sürdürmeye devam ediyor.

Fabrikanın basın ve iletişim danışmanı Gamze Kaya’nın 26 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, fabrika çalışanları ve ailelerinin sağlığı gerekçesiyle “kapalı devre çalışma sistemini” tedbir amaçlı uygulama kararı aldıklarını ifade etti. Kaya, açıklamasına 14 günlük karantina için “bu süre boyunca Dardanel tesislerinde üretim faaliyetlerinin devam edeceğini de özellikle ifade etmek isteriz” diyerek devam etti.

Açıklamada işçilerin sağlığını düşünüyoruz, tedbir alıyoruz denilip, arkasından üretimde aksama yaşanmadığı vurgulanıyor. Böylelikle fabrika yöneticilerinin üretim ısrarı sürerken, hastalanma riski ve işini kaybetme tehdidi arasında sıkışan işçilerenasıl insanlık dışı uygulamaların “tedbir” olarak dayatıldığını görmekteyiz.

Ayrıca çalışanların mesai saatleri dışında da gözetim altında tutulduğu kapalı devre çalışma sistemi uygulanacağı ifade edilmekte.

İşçiler sokağa çıkma yasakları döneminde de binlerce fabrika valilik ve kaymakamlıktan izinle işçilerini sürü bağışıklığı anlayışıyla çalıştırmaktaydı. Bugün ise Dardanel Ton fabrikasında patron, İl Hıfzıssıhha Kurulu tarafından onay verilen kararı kendisine dayanak yaparak işçileri işten çıkarmayla tehdit edip karantina koşulları içerisinde işçileri çalıştırmakta.

14 gün boyunca ( 9  Ağustos’a kadar) zorunlu karantina altında çalıştırılan işçiler fabrika dışına ve kendilerine belirlenen barınma bölgesinin dışına çıkamayacak.

Fabrika zorunlu uygulanan karantina kanunsuz olduğu gibi, devletin kurum ve kuruluşlarının kararın altında imzaları bulunmakta. Çanakkale Valiliği, il müdürlüğü ve belediye başkanının imzasıyla, işçilerin temel hakları,emeği ve yaşam koşulları sermayenin kar hırsına terk edilmekte.

Salgın koşullarında işçileri işyerinde çalışmaya zorlamak, işçilerin yaşam ve sağlığını tehdit etmektedir. Devletin desteğini arkasına alan sermayedarlar, kar hırsı ile işçi ve emekçiler çeşitli uygulamalarla sömürülürken, yine beraberinde işten çıkarma tehdidiyle bu sömürü düzenine mecbur bırakılmaktalar.

Pandemi döneminde devlet daha fazla kalkınmak için sermayedarlara özel bütçe ayırmakta, sermaye sahipleri ise işçi ve emekçilerin sağlık ve yaşam koşulları düşünülmeksizin emeği daha fazla sömürülerek bu kalkınmaya sonsuz desteğini sundu.

Pandemi dönemindeki bu döngü, işçilerin sağlıklarının hiçe sayıldığı, güvencesiz ve insanlık dışı uygulamalarla çalıştırıldığı tablo, bu dönemde emekçinin gündemini bir fotoğraf karesi olarak özetlemektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu