GüncelMakaleler

YORUM | Çamurdan Ötesi Bataklık

"Temel ayırım dost ve düşman olgusudur. Mücadele keskinleştikçe bu olgu da keskinleşecektir. Bu bakımdan birleşik mücadele faşizme karşı daha bir önem kazanıyor. Birleşik mücadelenin ülke topraklarında daha da geliştirilmesi, ırkçı-şoven yaklaşımların panzehir olacaktır"

İçişleri Bakanı’nın ‘yakında müjdemiz var’ dediği Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 10 Şubat günü pratiğe yansıttığı şaşalı işgal ve sözde rehine kurtarma operasyonu oldu.

Aslında herkesin farkında olduğu ama her seferinde iktidar yanlısı basın tarafından şatafatla topluma aşılanan şoven, ırkçı virüs yan etkileri ile yine gündeme oturdu.

HDP yönelik tutuklamalar tam hız devam ederken ona paralel devrimci basın ve çevrelere karşı operasyonlar genişletilerek devam ettirilmektedir. Kayyum rektör atamalarına karşı öğrenci gençliğin baş eğmeyen direngen duruşuna toslayan hükümet sağa sola saldırmakla dinmeyen öfkenin devam etmesine vesile olmaya devam etmektedir. Hızını alamadan LGBTİ+ ve öteki farklılıkları hedef alarak yörüngede kalma saldırıları tam hızla sürmektedir. Ülkede açlıktan ve yoksulluktan insanların intihar etmesi en yüksek seviyeye ulaştığı süreci yaşıyoruz.

Kadınlara yönelik şiddet ve katledilmede rekor artış yaşandı. Hayat pahalılığı ve açlık sınırı kapanamaz boyutlara ulaştı. Hapishanelerdeki açlık grevi 80. günlere dayandı. Kısacası derin toplumsal bunalımın yaşandığı ve alttan biriken öfkenin gün yüzüne çıkması karşısındaki refleks ve çamurdan ötesi bataklık girdabı.

Bu girdabı dağıtabilecek araçları ve zemini kullanarak devletleştirmek istedikleri iktidarını devam ettirme adı altında her yolu kullanmaktadırlar. Devrimci-ilerici ve yurtsever diri güçleri hedefe almalarındaki ana etkende buradan okunması gerekiyor. HDP ve TİP dışındaki parlamento ‘muhalefeti’  Kürt düşmanlığı ve yayılmacılık politikasındaki geleneksel devlet politikasıyla örtüşen AKP/MHP iktidar destekçiliği bu sürecin sancılı geçmesindeki temel politikaları oluşturmaktadır. Bu nedenle her anti-demokratik saldırı ve kısıtlamaların ertesi Kürt düşmanlığının ve saldırganlığının kullanılması boşuna değildir.

İşte ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış kaos ortamına karşın toplumu yönetebilme (sömürme) iktidarını ve dolaysıyla devleti ayakta tutabilme adına  Faşizm tüm kurumlarıyla açıktan işleme konulmuştur. Bunun en temel ayakları ise içeride ırkçılığın medya aracılığıyla şişirilmesi dışarıda ise emperyalist çıkarların askeri emir eri olma görevi. Yani saldırganlık politikası. Bu politika eşliğinde her seferinde ‘sınır ötesi’ askeri harekata sarılan devlet ve iktidar 10 Şubat günü yine aynı naralarla yola çıktı.

14 Şubatta Hulisi Akar’ın verdiği brifing ve sonuçları yaşanılan hezimetin önceden hazırlanmış metinin okunmasından başkada bir şey değildi. Kırk uçak, aylarca önce hazırlanmış ve alınmış istihbarat binlerce asker ve özel birliklerin katılımıyla yapılan operasyon fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Sözde kurtarmak için gidilen ama ‘PKK elinde kalacağına ölseler daha iyi’ mantığına dayalı operasyonda bu mantığın sonuçlarıyla dönmeleri şaşırtıcı olmamıştır.

15 Temmuz sözde “darbe’’ girişimi ertesi kendi komutanlarına olmadık işkenceler yapan bir ordunun ve onun komutanlarının esir askerleri kurtarma adı altında yaptıklarına bakınca, atılan nutukların sahteliği anlaşılmış oluyor. Ve şimdi bu hazin sonuçları ‘vatan ve şehit’ edebiyatı ile    birkaç hafta gündemde tutarak toplumsal öfkeyi ve özelliklede öğrenci eylemlerini pasifize etmeye yöneleceklerdir. Ve bu arada Yeni Anayasa ve yeni saldırganlık politikalarına zemin hazırlayacaklardır.  İnsan hayatı üzerinden suni gündemler yaratılarak toplumun ana gündemlerden koparılmaya çalışılarak yaşamaya çalışan asalak bir sistem.

Bu madalyonun ikinci yönü ise tüm teknik üstünlüğe karşı donanımlı ve hedefe kilitlenmiş gerilla gücünün başarısıdır. Kendi toprakları ve özgürlüğü uğruna yazılan destansı direniş ile yaratılan kazanım ve değerlerdir. Halkıyla bütünleşmiş bir gücün haksız savaşına ve işgalci güçlerine karşı moral ve pratik zaferidir. Kendi gücünü esas alan dost güçlere kucak açan ve ihanet çizgisinde karşı duruşun başarısını ortaya çıkarması açısından büyük deneyimler ortaya çıkarmıştır.

Temel ayırım dost ve düşman olgusudur. Mücadele keskinleştikçe bu olgu da keskinleşecektir. Bu bakımdan birleşik mücadele faşizme karşı daha bir önem kazanıyor. Birleşik mücadelenin ülke topraklarında daha da geliştirilmesi, ırkçı-şoven yaklaşımların panzehir olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu