Yoldaş; uçurum kıyısındaydın hep!
Hem düşenlere el vermek, hem de sevdiğin bu halkın yaşamını en iyi uçurumlar anlattığı için oradaydın.
Bir kasket yeterdi siyah beyaz fotoğrafına ve bir dünya yetmezdi yüreğindeki o fırtınaları anlatmaya.
İnadındaki o alçakgönüllülük, o “halkımız için daha fazla şeyler yapamamanın üzüntüsü dışında bir üzüntüm yok” demendeki kibirsiz vefayı anlatmak çok zor.
Yoldaş; geçmişin o küflü Kemalizm’ine saplananları eleştirerek, Vartinik kışına yürüyüşündeki o derin anlam 38 acılarına güneşli bir bahar getirmek içindi.
Kürdün boğazında düğümlenen kimliksizlik, kalabalık bir öfkeye dönüşüyor bugün sokaklarda. Senin; “Yazgı her toplumun kendini özgürce ifade etmesine dönüşmelidir” demendeki bilimsellikle.
Doğudan, o büyük öğretmenden almıştın ışığının rengini, halktın, tam anlamıyla halkın çaresizliğine ilaçtın.
Yeşil gözlerindeki o militan manifesto, o iddiasız derinlik, o göz kamaştıran sadelik, o yiğitliğin, mütevaziliğin, bilinen tüm iddialı yaklaşımları altüst etti yoldaş.
Yani yoldaş:
Kimsesiz çocukların, buğday başağının ve kızıl güllerin özgür gelecekleri içindi, ölüme gülümseyişin.
(Bir ÖG Okuru)