Özel İstihdam Büroları ve kiralık işçilik tasarısının yasallaşmasının ardından işçilere yeni bir hak gaspı saldırısı daha yolda. Bu seferki hak gaspının adı: İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı.
AKP’nin 1 Kasım yeniden seçimlerinin ardından işçi sınıfına yönelik saldırıları artarak devam ediyor. Özel İstihdam Büroları ve kiralık işçilik yasası ile beraber işçilere dayatılan “modern kölelik” yeni bir yasa tasarısı ile katmerleniyor. Bu yeni tasarı önümüzdeki günlerde meclise sunulacak ve kuvvetle ihtimal yasallaştırılacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, tasarı taslağını sendikalara göndermiş, sendikalardan taslağa ilişkin görüşlerini bildirmelerini istemişti. Sendikalar, bu tasarının çok ciddi sıkıntılar barındırdığını ve çok büyük hak gasplarına yol açacağını yaptıkları yazılı açıklamalarla belirttiler.
Yasa tasarısını incelediğimizde, işçilerin hak arama özgürlüğünün kısıtlanacağını ilk göze çarpan konu oluyor. Tasarı, hakkını arayan işçinin dava açmasını bile zora sokacak maddeler içeriyor. Açık bir şekilde patronların işini kolaylaştıran, işten atmaları artıracak, sömürüyü katmerleştirecek bir tasarı yasallaştırılıyor.
Dava açmadan önce arabulucu zorunluluğu!
Tasarıda, işçinin dava açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getiriliyor. Tasarı bu hali ile yasalaştığında, işçiler arabulucuya gitmeden, alacak veya işe geri dönüş davası açamayacak. İşçi arabulucuya başvurmadan dava açarsa dava şartı yokluğundan ret kararı verileceği belirtiliyor.
Arabuluculuk yoluyla işçilerin yargı yolu ile kazanım elde etmesi önemli ölçüde azalacaktır. Daha önceki pratiklere baktığımızda, arabulucuların işyerlerine giderek işçileri hak ettiklerinin çok altına razı ederek onlardan ibraname dahi aldıkları gerçeği ortadadır. Zorunlu arabuluculuk, işçilerin hak arama özgürlüğünü engeller niteliktedir. Bununla işçilerin yargı yoluna başvurmaları engelleneceği gibi haklarının çok altında anlaşmalara razı edilerek hak kaybı yaşamalarına neden olunacaktır.
Diğer bir sıkıntılı madde ise işçinin birçok alacak için açtığı davada kesinlik sınırının, her bir alacak için ayrı ayrı değerlendirilecek olmasıdır. Böylece kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin gibi alacaklarını işçi aynı davada talep etse dahi her bir alacak farklı değerlendirilecek.
Zamanaşımı 10 yıldan 2 yıla indiriliyor!
Bu yasayla birlikte, kıdem-ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve yıllık izin alacağında zamanaşımı 10 yıldan 2 yıla indiriliyor. Yargılama sürelerinin uzunluğu göz önünde alındığında, bu kadar kısa zamanaşımı süresi ciddi hak kayıplarına yol açacaktır. Bu maddenin gerekçesi olarak, patronların 10 yıl boyunca “dava tehdidi” ile karşı karşıya kalmaması açıkça belirtiliyor.
Tasarı yasallaşırsa, işçinin çalıştırılmadığı süre için patron sigorta primi ödemek zorunda olmayacak, sadece 4 aylık ücret tutarında tazminata hükmedilebilecek. Yani işçi prim ödeme gün sayısında kayba uğrayacak. Üstelik hem işçinin boşta geçen süresine ilişkin tazminat hem de işe başlatmama tazminatı, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki ücret üzerinden yapılacak. Dava süresince meydana gelmiş ücret artışları ve kıdem tavanındaki artışlardan işçi yararlanamayacak.