ABD Asker konuşlandırıyor
Ortadoğu’nun hem kuzeyinde hem de güneyinde şiddetli bir savaş sürüyor. Yangın yerine dönen bölgede emperyalistler mutlak güç olmak için karşı karşıya gelmiş durumda. ABD VE Rusya’nın ön planda olduğu bu paylaşım savaşında Rusya’nın görece bir üstünlüğü söz konusu. ABD, Ortadoğu’da yarım asırdır süren hakimiyetini korumak için yeni manevralar yapıyor. Yemen’e asker konuşlandırma bunlardan birini oluşturuyor. Her ne kadar gerekçe olarak El-Kaide ileri sürülse de nihai amaç bölgedeki savaşın seyrini kendilerine çevirmektir. Fakat Suriye’de olduğu gibi Yemen’de de karşılarında ki güç sadece Husiler değildir.
Yemen Ortadoğu’nun en yoksul ülkesi. Yeraltı ve yerüstü kaynakları sınırlı. Fakat ABD emperyalizmi tarafından stratejik bir önem taşıyor. Kızıl Denizi Hint Okyanusuna bağlayan Aden Körfezini, Hint Okyanusunda ki ticari geçişleri, Hürmüz Boğazına ve ABD’nin hava üstlerine güneyden yakınlığı Yemen’in stratejik önemini oluşturuyor. Bölgenin kontrolü demek Ortadoğu’yu güneyden kontrol altına almak anlamına geliyor. ABD emperyalizminin Yemen’de kendi kontrolü dışında hiçbir gücün varlığına tahammülü yok.
Suriye savaşı ile birlikte Husilerin ( Şİİ örgüt) Sünni hükümete karşı verdiği savaşa yeni bir boyut kazandırdı. İran’ın Husilere yönelik desteği daha güçlü bir zemin kazandı. Ve Husiler kısa sürede ülkenin kuzeyinde Aden’e ulaştı. Önemli bir üstünlük sağladı. Bu gelişme, Yemen’de ki iç savaşa uluslararası bir boyut kazandırdı. Savaş ABD destekli Sunni devletler ile Rusya-Çin ve İran destekli Şii milisler arasında ki bir savaşa evirildi. Şiilerin durdurulamayan ilerleyişi Hem ABD’yi hem de S. Arabistan’ı daha saldırgan bir politikaya yöneltti. Şiilerin daha fazla güçlenmesini istemeyen ABD emperyalizmi harekete geçti. S. Arabistan öncülüğünde on Arap ülkesinin tarihte ilk defa bir Arap ülkesine karşı birlik oluşturup “Kararlılık Fırtınası” denilen operasyonu başlattı. Hem kara hem hava saldırısı başlatıldı. ABD generalleri Riyad’dan bizzat savaşa stratejik destek verdi. Hızlı sonuç alınması planlanırken, “ Kararlılık Fırtınası “ hala devam ediyor. Yaklaşık dört yıllık süreçte istenilen sonuç alınamadı. Husilerin gücü kırılamadı. Savaşın şiddetine paralel Husiler Riyad’ı füzeyle ( İran’ın füzeleriyle ) vurdu. Botla yapılan bombalı saldırıyla S. Arabistan’ın savaş gemisi batırıldı. Kararlılık Fırtınasına karşın Husilerin vermiş olduğu bu cevap doğrudan İran ve dolayısıyla Çin ve Rus emperyalistlerinin desteğinin göstergesidir. Zira savaşın rengi emperyalistler arası hegomanya savaşı olması da birçok şeyi açıklamaktadır.
Gelinen nokta Suriye’de olduğu gibi Yemen’de de ABD emperyalizmi kaybeden pozisyonda. On Arap ülkesinin bir Arap ülkesiyle baş edemediği bir durum söz konusu. Perde arkasında ABD emperyalizmi Yemen’de de Rusya, Çin ve İran destekli Şii nüfuzu kıramama var. Savaşı kazanma adına atılan adımlar Yemen’de de geri tepti. Husilerin dışında savaş ortamından yararlanan El- Kaide ülkenin doğusunda giderek gücünü arttırdı. Kendi denetimi dışında nüfuz alanlarının yaratılması ABD’nin Yemen üzerinde ki hakimiyetini ve stratejik bir bölgeyi kaybetmesi anlamına geliyor.
ABD emperyalizmi emperyalist rekabetin iyice kızıştığı, Ortadoğu’daki savaşın kaybedeni olarak gözüktüğü bu süreçte Ortadoğu’nun Güney kapısı olan Yemen’ide kaybetmek istemiyor. Bunun sonuçlarının daha yıkıcı olacağı kaçınılmazdır. Şii nüfuzun artması, ABD’nin güvenirliliğini, ekonomik-politik-askeri güç olmasının zedelenmesi, emperyalist rekabette bir adım geriye düşmesi gibi doğacak sonuçlar ABD’nin konjektürel açıdan kaldıracağı, telafi edeceği sonuçlar değildir.
İzlenilen savaş politikaları ABD’yi doğrudan müdahil olmaya zorunlu bıraktı. S. Arabistan öncülüğünde ki savaşta başarısızlık, savaştıracak yerel güç unsurlarının olmayışı ve tehlikenin giderek büyümesi bu zorunluluğun ana halkalarını oluşturuyor. ABD emperyalizmi Ortadoğu’nun güney kapısında kontrolü sağlamak açısından Yemen’e asker konuşlandırma dışında bir çaresi kalmamış durumda. Askeri konuşlanma El-Kaide maskesiyle yapılması hiç bir anlam ifade etmiyor. En kısa zamanda buna Husiler’de eklenecektir. Daha şimdiden ABD yardakçısı Sudan diktatörü Ömer Beşir’in asker gönderme talebi esas amacın ne olduğunu açığa vermektedir. ABD’nin Yemen Savaşına doğrudan dahil olması savaşın daha uzun süre devam edeceği anlamına geliyor. Bu noktada, Rusya ve İran’ın, ABD’nin hamlesine vereceği cevap veya yapacakları manevra da belirleyici rol oynayacaktır. Zira İran ve Rusya Ortadoğu’da yakaladıkları imkanı, arttırdıkları nüfuzu kaybetmek istemeyecektir.
Emperyalistlerin hegomanya savaşında, Yemen halkı hastanelerin bombalanmasıyla, kolera salgınıyla, açlıkla katlediliyor. Din-Mezhep savası olarak meşrulaştırılmaya çalışılan Yemen savaşının hiçbir haklı ve meşru yanı yoktur. Emperyalist paylaşım savaşının bir parçası olarak devam ettiriliyor. ABD emperyalizminin asker konuşlandırması Yemen’in işgalini ve savaşın daha da şiddetlenmesini beraberinde getirecektir. Mesele El-Kaide veya Husiler değil. İran dolayısıyla da Rusya…