Özgecan’ımızı erkek şiddetine kurban verdiğimiz ve bu yüzden isyanda olduğumuz günlerde çok tartışmıştık “özsavunma” meselesini… Erkek şiddetinin bir ahtapot gibi her yanımızı sardığı bir ortamda elimiz-kolumuz bağlı, daha ne kadar bekleyecektik?
Evet, sokaklarda olmaya devam edecektik.
Evet, erkek şiddetinin devlet ve toplum işbirliğindeki organizasyonunu her daim teşhir edip, susmayacağımızı haykıracaktık.
Ama bu kadarla kalmamalıydı, diye tartıştı tüm kadınlar o süreçte… Ve sonuna kadar haklıydık. Güçlü ve egemen olan bir kesimin bu haksız şiddetine karşı örülen şiddet; yani özsavunma; devrimcidir, ilericidir, haklıdır! Keza kimi kadın örgütleri kimi zaman bu yöntemi kullanarak bunu yapıyorlardı yıllardır.
Şiddete uğramak basit, peki ya özsavunma yapmak?
Bunlardan biri de 21-22 Haziran 2014’te İstanbul’da TMMOB’da düzenlediğimiz Kadın Buluşması sırasında yaşadıklarımızdı.
Aslında sıradan bir kadın buluşmasında verilen sıradan bir ara’ydı. Bir kadın arkadaşımız her sıradan sigara tiryakisi gibi o arayı sigara içme amacıyla değerlendiriyordu. Boş olan bir tabureye oturmaya niyetlenince erkek şiddetine maruz kalmıştı.
Tanımadığın bir adamın bile şiddetine uğramak ne kadar basitti!
Ama bizler bu duruma sessiz kalmadık, tepki gösterdik. Yani daha bilindik bir deyim kullanalım; özsavunma yaptık! Ve bunun sonunda mahkemelik olduk. Biz şiddet uygulayan adam hakkında, şiddet uygulayan adam bizim hakkımızda dava açtı!
Türkiye Cumhuriyeti’nin -ya da kadınların daha iyi bildiği adıyla- Tecavüz Cumhuriyeti’nin; tanıdığı bir erkeğin (eş, sevgili, baba, kardeş, akraba…) şiddetine uğrayan, tehdit alan, devlete başvuran ama devletin katilinin kucağına geri ittiği ölü kadınlar ülkesi olduğunu gayet iyi biliyorduk.
Kadın ve LGBTİ katillerinin indirim aldığı ama kendisine tecavüz eden adamı öldürdüğü için acımasızca müebbete mahkum edilen kadınlar ülkesiydik, evet!
Ama aynı zamanda erkek egemenliğine karşı direnen kadınlar ülkesiydi burası!
Biz de özsavunma yaparak, yani susmayarak, karşılık vererek bunu küçük bir örnekle gösterdik.
Çünkü haklıydık!
Davada erteleme 17 Kasım’a
Bu davanın 2. duruşması dün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Şiddet uygulayan adamın ve avukatının gelmediği duruşmada yargılanan arkadaşlarımızla birlikte oradaydık.
Sanık sandalyesindeydik!
Bizimle dayanışma içinde olan Açılım Hukuk Bürosu, Ezilenlerin Hukuk Bürosu ve kadın aktivisti avukatların katılımıyla mahkemede derdimizi anlattık. Avukatlarımızın meselenin bireysel bir olay olmadığı, her gün erkek şiddetinin yaşandığı ve bunun cezasız kaldığı, kendilerine yönelik saldırıya karşı çıkan biz kadınların neden sanık sandalyesinde oturduğuna anlam veremediklerini belirtmesi; hakimin hoşnutsuzluğu ile karşılansa da dava tutanağına “erkek şiddeti” kavramının girmesi bile önemli bir kazanımdı.
Sonuç olarak yargılanan kadınların beraatinin istendiği duruşma 17 Kasım 2015 saat 13.45’e ertelendi. Artık bu duruşmaya daha güçlü katılmak boynumuzun borcu olsun.
İstanbul Yeni Demokrat Kadın
Kaynak: www.yenidemokratkadin.net