Manşet

YDG divan toplantısının 1. günü gerçekleştirildi

H. Merkezi:  Yeni Demokrat Gençlik merkezi olarak aldığı divan toplantısının birinci gününü sona erdirdi. Toplantının birinci gününden çıkan sonuçları ise şu şekilde:

“Yaz sürecinde yaşanılan örgütsüzlük durumu, kitlenin dağınık ve çalışmalardan uzak kalışı hemen her örgütün önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaz süreci olmasından kaynaklı kitle içerisinde ki belli bir grubun tatil, ziyaret vb. gibi gerekçelerle farklı bölgelere gitmesi, planlanan çalışmalardan uzak kalması YDG gibi birçok örgütün bu süreçte yaşadığı ciddi sorunlardan biri olmaktadır. Bu sorunu çözmek adına planlanan çalışmalar ise sorunun belli bir oranda önüne geçmektedir. Örgütlü kitlenin tamamının yaz süreci boyunca planlanan çalışmalara dahil olmaması, yeni dönemede örgütün bir bütün olarak dinamik başlamasına engel teşkil etmektedir. Yaz sürecini örgütsüz olarak geçiren belli kitlenin, politik seviyesinin düşük olmasından ve planlanan çalışmalara da katılmamasından kaynaklı, yeni sürece odaklanması belli bir zaman almaktadır.

Süreç boyunca yaşanılan bu tür sorunlarla karşılaşmamak adına, YDG olarak bizlerde her yıl çeşitli çalışmalar örgütlüyoruz. Genel olarak Dersim Festivali üzerinden planlanan çalışmalarımıza, Arap halkı özgülünde Alevi kesimin her yıl Antakya’da düzenlediği Evvel Temmuz Festivali’ni de dahil ettik. Bunlarla birlikte özellikle halk gençliğini direkt olarak etkileyen ülke gündemlerini de yaz sürecinde ki çalışmalarımıza ekledik. Özellikle Suruç’ta AKP destekli gerçekleştirilen katliam, bu gündemlerin başlıcası olarak karşımızda durmaktadır. 7 Haziran seçimlerinde TC devletinin AKP özgülünde yaşadığı yenilgi ve sonrasında yaşanan çatışma, baskı, gözaltı ve tutuklama furyası kapsamında YDG’ye dönük saldırılarda yaz süreci boyunca ele aldığımız gündemler arasında yer aldı. Ülkenin mevcut faşizan koşullarda yönetilmesi, gündemin de sürekli olarak yoğun olmasına sebep olmaktadır. Bu da aslında yaz sürecinin sürekli olarak hareketli geçmesi anlamına gelmektedir.

7 Haziran sonrası artan faşizan politikalar…

Faşist TC devletinin 7 Haziran yenilgisi sonrası intikam alırcasına, yok etme temelinde başlattığı saldırı kampanyası, ezilen tüm kesimler üzerinde katliam boyutuna varmıştır. Kürt halkı nezdinde ezilen tüm kesimlere yapılan saldırılar, TC devletine ters tepmiş, halkın topyekün direnişi ile karşılaşmıştır. T. Kürdistanı’nda Cizîrê, Gever, Farqin ve Gımgım başta olmak üzere bölgenin birçok alanında gerçekleştirilen saldırılara karşı öz yönetimler ilan edilmiş, yapılan tüm faşist saldırılar toplu bir karşı koyuş ile püskürtülmüştür. Bu süreç zarfında özellikle Cizîrê’ye yönelen faşist TC devleti, uyguladığı 9 günlük sokağa çıkma yasağı ve halka yönelik katliama rağmen halkın iradesini teslim alamamış, karşılaştığı topyekün direniş ile Cizîrê özgülünde T. Kürdistanı’nda büyük bir yenilgiye uğramıştır.

Faşist TC devletinin katliamcı geleneğinin bugün ki sürdürücüsü konumunda yer alan AKP’nin, 7 Haziran sonrası yaşadığı kan kaybının daha da artması, T. Kürdistanı’nda düşen oy oranlarını tekrar bir haksız savaş konsepti ekseninde yükseltme çabaları, yeni katliamlarla birlikte birçok devrimci, demokrat ve yurtsever kesime de gözaltı ve tutuklama terörü ile sürdürüldü. En ufak bir basın açıklamasına dahi yüzlerce polis ile saldırı gerçekleştirilmesi, saldırılarda birçok kişinin gözaltına alınıp tutuklanması, AKP’nin halk üzerinde yarattığı diktatör yönetiminin de göstergesidir.

Saldırı furyasına en çok maruz kalanlardan biri de kuşkusuz YDG oldu. Özellikle 7 Haziran sürecinde aktif çalışmalar yürüten alanlara yönelik baskı ve yıldırma politikası, yine AKP’nin intikam alma çabası olarak değerlendirilebilir. Bu faşizan politikanın bir diğer sebebi ise, halk gençliğinin örgütlü mücadelesinden doğan korkudur. Gezi İsyanı ve Kobanê Serhildanı ile birlikte AKP özgülünde TC devletine yönelik artan öfke, halk gençliğinin örgütlü mücadele yürütmesine yol açtı. YDG’nin Gezi ve Kobanê Serhildanı’nda ki aktif rolü ile birlikte örgütlü mücadele anlamında çelikleşen dinamiği, yapılan baskıların ve saldırıların nedeni olmuştur.

YDG’nin örgütlü bulunduğu hemen her alanda yapılan gözaltı ve tutuklamalar, korkunun dışa yansıması olarak değerlendirebiliriz. İstanbul, Ankara, Antep, Erzincan ve Cizîrê’de YDG’ye dönük yapılan gözaltı ve tutuklama saldırılarını, faşist TC devletinin örgütlü mücadeleyi durdurma çabası olarak görebiliriz. Özellikle Cizîrê’de 4 YDG okurunun gözaltına alınıp fotoğraf makinası delil gösterilerek tutuklanması, bu çabanın ne denli acizlik içerisinde yapıldığını bizlere göstermiştir. YDG’nin Kürt halkı ile ortak mücadele yürütme anlamında atmış olduğu adımlar ve bu adımlara yönelik faşizan saldırılar, faşist TC devletinin Kürt halkı nezdinde ezilen halkların örgütlü mücadele yürütmesinden korktuğunu ispat eder cinstendir.

Tutsak YDG’lilere dönük kampanyalar…

Cizîrê’de YDG’ye dönük, fotoğraf makinesi delil gösterilerek gerçekleştirilen hukuksuz tutuklama, gerçekte faşist TC devletinin adalet(!) anlaşıyışının halk nezdinde çürüdüğünün sadece bir örneğidir. Cizre Belediyesi ve Cizre halkı ile röportaj yapmak, halkın 7 Haziran sonrası nabzını ölçmek için yola çıkan 4 YDG’linin yolda durdurularak gözaltına alınması, faşist TC devletinin YDG’nin Kürt halkı ile ilişkisini kesmek amacı güttüğü açıkça ortadadır. Gerçekleştirilen bu hukuksuz tutuklama, öz olarak örgütlü halk gençliğinin ezilen kesimlerle bağ kurmasına engellemeye yöneliktir.

Tutuklama sürecinden mahkeme sürecine kadar geçen dönemin, bizlere birçok katkı sunduğuda aşikardır. Yaz sürecini örgütlü geçirmek açısından tutsak YDG’liler için gerçekleştirdiğimiz kampanya, yaşanması muhtemel olan dağınıklığında önüne geçmiştir. Kampanyanın birçok alanda aktif bir biçimde sürdürülmesi, genel kitlemizin yaz sürecine odaklanmasının önünü açtı. Dağınıklığın önüne geçmenin yanında, kurumsallaşma açısından da kampanyayı iyi değerlendirdiğimiz söylenebilir.

Geçmişten bu yana ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkan, gündemlere dair refleksif eylem örgütleme, bu kampanyada da belli alanlarda ortaya çıktı. Burada elbette bazı alanlarda ki yeni arkadaşların tecrübesiz olması ve eylem örgütlemeye dair pratik eksikliği ve inisiyatif yetersizliği de bunu sağlayan faktörler arasındadır. Elbette bu sorun, yeni arkadaşların inisiyatif alması ve pratiklerinin artması ile aşılabilir. Bu kampanya sürecinde buna dair önemli somut adımlar attık.

Kampanya sürecinde alan açısından da ciddi somut adımlar atılarak, YDG’nin daha geniş alanlarda çalışma yapması da sağlanmış oldu. Yeni arkadaşlar üzerinden süreç içerisinde yeni alanlara açılarak kampanya sonrasında bu alanlarda farklı gündemler üzerinden çalışma yapabilecekleri bir ortam yarattık.

İnisiyatif kazandırma açısından yaşadığımız sorunu da bu kampanya ile birlikte bir nebzede olsa aştığımızı söyleyebiliriz. Özellikle yeni alanlarda ki çalışmaları yeni arkadaşlar üzerinden örgütleyerek bu arkadaşlara inisiyatif kazandırdık ve pratik açısından da deneyimli hale getirdik. İnisiyatif kazandırma açısından özellikle kadın yoldaşları öne çıkararak, kendi kadın kimlikleri ile sorumluluklar almasını sağladık ve kampanya sonrası örgütlenebilecek eylemlerde inisiyatif alma sorumluluğu kattık.

Kampanya sürecinde ortaya çıkan sorunlarımız ve artı yönlerimizin yanında sosyal medyada önemli bir yerde durmaktadır. Kampanya süreci boyunca sosyal medyayı aktif kullanarak ciddi bir kamuoyu oluşturduğumuz söylenebilir. Gezi İsyanı ile birlikte gücünü ortaya çıkaran sosyal medyayı iyi kullanmamız süreç içerisinde ki artımız olarak değerlendirilebilir. Faşist devletinde bunun bilince olup sayfalarımıza ve web sitelerimize sansür uygulaması boşuna değildir.

Sonuç olarak; Kampanyayı yaz sürecinin dayattığı sorunlara rağmen iyi örgütlediğimizi söyleyebiliriz. Kitlemizin tamamını dahil edemesek de ciddi bir çalışma yürüttüğümüz ve örgütsel olarak belli sorunlarımızı bu kampanya sürecini fırsat olarak kullanıp çözüm noktasında önemli olumlu adımlar attığımız söylenebilir. Yeni ilişkiler yakalayıp bu ilişkileri sürece dahil etmemizde olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir.

Dersim’de ki köy çalışmaları ve Evvel Temmuz festivali…

Yaz süreci kapsamında yer yıl örgütlediğimiz Dersim festivali bu sene iptal edilmesine rağmen köy çalışmaları ile açığı kapattığımızı söylebiliriz. Birçok alandan Dersim’e giden arkadaşların yürütmüş olduğu çalışmalar kapsamında Dersim halkı ile ilişkimizi güçlendirdik. Zaten bölgede var olan politik durum, yapılan çalışmalar ile daha da ileriye taşınmış oldu.

İlk kez örgütleyicisi olduğumuz Evvel Temmuz festivali ile de farklı alanlara açılıp, yeni kitle ilişkileri yakaladık. Tutsak YDG’liler için başlatılan kampanyanın Evvel Temmuz festival çalışmalarına dahil edilmesi, bu kampanyanın daha geniş kitlelere ulaşmasına yol açtı. Bölgede ki Arap Alevi gençliğiyle ilişkilerin arttırılması, bölgede ki gençlik ile ilişkilenmemizin önünü açtı. Kitle çalışması kapsamında ev ev dolaşılarak yayın organlarının verilmesi, kendi kimliğimiz ile çalışmaların sürdürülmesi, kurumsallaşmamız açısından önemli bir adım olarak görülebilir.

Yeni Demokrat Gençlik”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu