yüreğimize acı yüklemişiz
ışığın doğuşu adına
Rum, Süryani, Kürt, Ermeni
yeryüzünde her renkten
insanlardık
kanı emilen vurulan
iliklerine kadar
sömürülen
zaman zaman
dilimize zincir
sevdamıza pranga
vurdular
ölüm fermanı yazılmış
Mezopotamya halklarına
bu umutsuzların karanlığıdır
insanlık ırmağında
büyük bir zihin
kirlenmesi
Cemre düşer toprağa
Malatya’da toprak
Döllenir
yaşama tutunur
yaradı bir çift yürek
hafif hafif esiyor rüzgar
insanlar derin bir uykunun
gafletinde
ölüm rüzgarla fısıldaşır
sırtlanlar kanlı planlar
peşinde
o gün iyi çocuklar
ateşin üstünde oturan
cahillerdi
karanlık yüzler iş başındaydı
ya sev ya terk et
diyenlerdi
onlar insanlığa
yabancılaşanlardı
Bak gülümsüyor Hrant
gözleri ışık saçıyor
ölüm çaresiz ve sefil
vicdansız kara yüzler
ölüm emri akıyor
durgun bakışların
utancı altında
sakaklar sessiz
güvercinler tedirgin
ey namerdin kurşunuyla
fırsatı bekleyen
kalleş ölüm
insan arıyoruz insan
kendini silkeleyen bilen
her dilde ezgi olan
her halkla kendini
tanıyan
Ruhuyla vicdanıyla
bütünleşen insan
Bak gülümsüyor hrant
hrant’ın bölücü gülüşü
zülfükar gibi keskin
mitralyoz gibi delici
karanfil kokulu
mütevazı paylaşımcı
insan sarrafı
ateş gibi yakıcıdır
o koskoca dünyayı
yüreğine sığdırdı
ama akbabalara
ağın geldi
onun yürek sevdasını
bu coğrafyada vurdular
Bir kurşun çıkar
faşistin namlusundan
vurulur Hrant yüreğimiz
bir iken milyonlar olduk
Agos’un önünde
boylu boyunca uzandık
Ayağımızda tabanı
delinmiş
bir çift ayakkabıya
vurulan hrant değildi
insanlığın kendisi oldu
1915’te olduğu gibi
sürgünlerle
Açlıkla
ölümle terbiye edilen
Mezopotamya çocukları
Erzurum H Tipi Hapishane’de (Azad) Mehmet YAMAÇ