Her gerçek kendine müdahaleye gebe olmuştur. Öyle ki bir devlet gerçekliğinden bahsederken var olanın kabullenilmesi söz konusu dahi olmaz. Hemen her dakika hayatların bir mazi olarak kaldığı, bedenlerin bomba parçaları arasında uçuştuğu gözaltında kayıpların toplumsal hafızadan silinmeye çalışıldığı bir gerçekle karşı karşıyayız. Bu noktada hakikate ulaşma yolları her daim kapatılmış olup zihinler manipüle edilmiş ve devlet muktedirliği sonsuz kılınmak istenerek toplumda kanıksanma yaratılmıştır.
Var olan çeşitli biçimlerde yenilir yutulur bir hale getirilmesi başka nedendir.
19 Aralık katliamından tutalım Roboski’ye kadar var olan hiçbir şeyin münferit, doğal veya bilimden uzak tartışmalarda yapılan o cezai işlem; “gazap” olmadığı herkesin malumu. Söz konusu faşist devlet olunca yaşananlar münferit ve doğal karşılamak yanılgılar denizine kulaç atmak ve devlet bekasının tescilliğine doğru adım atmak demektir.
17 Haziran günü Urfa E Tipi Hapishane’de devlet 13 tutsağı katletti. Urfa’da 50 santigrat derecede 12 kişilik bir koğuşa 18 kişiyi koymak ve tutsakların taleplerinden biri olan klima istemlerini reddetmek zaten tarih boyunca kanıtlanmış hapishanelere dair bir devlet politikasının yansımasıdır.
Hapishanede insanlık onurunu ayaklar altına alan koşulları ve uygulamaları protesto eden tutsaklardan 13’ü çıkan yangında talepleri uğruna hayatını kaybetmiş, katledilmiştir.
Devletin böylesi bir durumdaki konumlanışı ise herkesin malumudur. Tüm aygıtları ile öncelikle timsah gözyaşı dökmesi ve daha sonrasındaki ayyuka çıkmış açıklamaları. Tüm bunlar dikkatle okunması gereken formülasyonlar silsilesidir. İkincisi ise bu erkân için, bu tür durumları en iyi biçimde yönetmektir. Bu da saldırıdan başka bir şey değildir.
Öyle de oldu.
Osmaniye’de T Tipi Hapishane’de adli tutukluların bulunduğu koğuşta yatak ve battaniyelerin ateşe verilmesi sonucu çıkan yangında bir gardiyan, toplam 16 kişi dumandan zehirlendi. Yine Urfa E Tipi Hapishane de çıkan ikinci yangında 1’i ağır 14 tutuklu yaralandı. Tutsakların istediği insanca bir yaşam. Daha önce koşullarının değiştirilmesi için daha önce defalarca idareye başvurmuş ama hiçbir sonuç alamamışlardı. Devlet: Kör,sağır ve dilsizdi. Onları insanlık dışı koşullara terk ederek öldürmüyor, süründürüyordu.
Birbirini tetikleyen isyanlara dair devletin tutumu saldırıdan başka bir şey olmadı. Kolluk kuvvetleri tutsaklara ve tutsak yakınlarına cop ve biber gazları ile saldırdı.
Ve son olarak dün Urfa E Tipi Hapishane’den 40 hükümlü başka hapishanelere sürgün edildi.
Bu saldırı furyasında devletin tutumlarında masumluk aramak, yaşananlara müdahale kavramını çivilemek ayyuka çıkan gerçekliği savuşturarak devlet gerçekliğine meşruluk kazandırmaktan ibarettir. (Bir Partizan)