Hakkında ‘uyuşturucu ticareti, adam öldürmek, cinayete azmettirmek ve FETÖ üyeliği’ suçlamaları bulunan İranlı Naci Şerifi Zindaşti ve adamları yakalandıktan 6 ay sonra 11 Eylül 2018’de dönemin İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimi Cevdet Özcan’ın gece yarısı verdiği bir kararla tahliye edildi. Savcı Ercan Devrim, karara hemen itiraz etti. Ancak Zindaşti ve 5 adamından bir daha haber alınamadı. Kamuoyunda büyük tepki gelmesine neden olan ve yargı camiasında da tartışılan karar nedeniyle HSK inceleme başlattı. Konuyla ilgili hakim ve savcıların ifadeleri alındı. Tahliye kararının arkasında eski AK Partili milletvekili Burhan Kuzu’nun olduğu ileri sürüldü. Burhan Kuzu’nun Zindaşti’yi tanımadığını açıkladıktan bir süre sonra Zindaşti ile yemek yerken ki bir fotoğrafı ortaya çıktı. Ancak Kuzu, Zindaşti’yi Türk vatandaşlığı almaya çalışan bir iş insanı olarak tanıdığını ileri sürerek suçlamaları reddetti. Tahliye kararını veren ve sürece tanık olan hakim ve savcılar ise Burhan Kuzu’nun kendilerini sürekli aradığını anlatarak kendisini yalanladı.
Hakim ve savcılar Zindaşti’nin tahliye edilmesi için Burhan Kuzu’nun kendilerini defalarca aradığını, Burhan Kuzu’nun avukatının kendilerini adliyede bizzat ziyaret ederek baskı yaptığını anlattı. İfadeler özetle şöyle:
Zindaşti’nin tahliyesine itiraz eden savcı
Tehdit edildiğini düşündüm: Cevdet Bey (tahliye kararı veren hakim) en az 3-4 kez farklı zamanlarda beni ziyarete etmişti. Bu ziyaretlerde söz konusu soruşturma dosyasının akıbetini ve ne zaman iddianame düzenleneceğini sormuştu. Bu ısrar ve genel itibarı ile kullandığı çekingen ve mahcup dil bende merak ve şüphe uyandırdı. Tehdit edildiğini veya kendisine şantaj yapıldığını düşündüm ve böyle bir şey olup olmadığını son gelişinde kendisine sordum. Bana ‘Üzerimde çok baskı var. Çok baskı yapıyorlar’ dedi. Nereden olduğunu sorduğumda ‘Ankara’dan Burhan Kuzu sürekli arıyor’ şeklinde yanıtladı. Ben kendisine soruşturmanın yakın zamanda sonuçlanmayacağını söylediğimde benden tutukluluğun gözden geçirilmesi kararının kendi nöbetine denk getirilmemesini, kendisine düşürülmemesini rica etti. Yanlış hatırlamıyorsam Cevdet Bey, dosyanın önüne gelmesi halinde mazeret izni kullanacağını ya da rapor alacağını söylemişti. Cevdet Özcan’ın verdiği tahliye kararına şaşırdım. Cevdet Bey bu dosyada tahliye ve tutukluluğa itiraz kararları vesilesiyle dosyayı görmüştü. Tutukluluğun devamına ilişkin karar vermişti. Dosyayı önceden biliyordu ve bu nedenle karara şaşırdım ve şüphe duydum.
İlk tutuklama kararını veren hakim Ersin Ö:
(İstanbul’da 6 Nisan 2018 günü düzenlenen operasyonla yakalanan Zindaşti ile birlikte 5 kişi hakkında tutuklama kararı veren dönemin İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi): Dosyadaki şüpheliler tutuklanmak üzere benim hakimliğime sevk edilmişti. Zindaşti’nin üzerine atılı eylemler kan gütmesi saikiyle adam öldürmeye azmettirme ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarıydı. Dosyadaki mevcut delil durumu itibarıyla şüphelilerin atılı suçları işlediklerine yönelik kuvvetli şüphe bulunduğu kanattan vararak şüphelilerin tutuklanmasına karar vermiştim. Tahliye olduklarını medya aracılığı ile duydum.
Burhan Kuzu’nun avukatı çat kapı odama girdi: Tahliye kararı verildikten sonra henüz itiraz merciine yani 6. Sulh Ceza Hakimliğince dosya ele alınmadan önce Burhan Kuzu’nun avukatı en az 3-4 kez benimle görüşmek istemişti. Hatırladığım kadarıyla avukat ismi M. İ. idi. Kendisiyle görüşmek istemediğimi ancak en sonunda çat kapı odama girmesi sebebiyle görüşmek zorunda kaldım. Bu kişi söz konusu itirazı değerlendirecek 6. Sulh Ceza Hakimi’nin hangi kanattan olduğunu sordu. Ben kendisine bir yanıt vermedim. Ve geçiştirmeye çalıştım. Yalnızca adaletli bir insan olduğunu ve dosya ne ise vicdanına göre karar vereceğini söyledim. Yanımda emrivaki şeklinde telefonunu çıkararak Burhan Kuzu’yu aradı ve beni görüştürmek istedi. Telefona yanıt verilmemesi nedeniyle herhangi bir görüşme gerçekleşmedi.”
Ersin Ö. ifadesinde, Savcı Ercan Devrim’in itirazı üzerine Zindaşti ve 5 adamı hakkında tekrar tutuklama kararı veren Hakim Özkan G. ile arasında geçen bir konuşmayı da aktardı. Ersin Ö.’nün ifadesine göre Hakim Özkan G., Burhan Kuzu’nun, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı sıfatıyla kendisini aradığını ve dosya hakkında bilgi almaya çalıştığını aktardı.
İkinci tutuklama kararını veren 6. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Özcan G.:
Komisyon başkanımız aradı: Komisyon başkanımız Ayhan Ayan, beni aradı ve önemli bir dosyada tahliye kararı verildiği için itirazın benim önüme geleceğini iletti. Medyatik ve önemli bir dosya olması vesilesiyle dikkatlice incelememi istedi. Ben dosyadan böyle haberdar oldum. Ben mi kendisini aradım yoksa o mu beni aradı hatırlamamakla birlikte 5. Sulh Ceza Hakimi Cevdet Özcan, ile bu dosya üzerinde konuştum. Dosyayı kendisi bilmekteydi. Bana Naci Şerifi Zindaşti ve Ekrem Öztunç bakımından Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabul edilebileceğini, diğer şüphelilerin yattıkları sürenin alacakları cezayı karşılayabileceği için itirazın reddedilebileceğini dile getirdi. Bunun dışında bir şey konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Naci Şerifi Zindaşti ve Ekrem Öztunç (tahliye edilen diğer sanık) bakımından atılı suçların ve delil durumu itibariyle tahliye kararının yanlış olduğu kanaatine vardım. Bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığı itirazını kısmen kabul ettim. Bu kişiler hakkında yakalama kararı çıkartılmasına karar verdim.
AVM’de iken Burhan Kuzu aradı: Eşimle birlikte bir alış veriş merkezindeyken telefonum çaldı. Açtım. Kendisini Burhan Kuzu olarak tanıttı. Söz konusu dosyayla ilgili konuşmaya başladı. dosyadaki adam öldürme suçlarına ilişkin ölenlerin yabancı ve suç yerinin yabancı memleket olduğunu, Türk kanunlarının uygulanmayacağını, Zindaşti’nin tutuksuz yargılanmasını, İran ile ilişkileri bakımından daha faydalı olduğunu hatırladığım kadarıyla iletti. Ben kendisine dosyada kararımı verdiğimi artık benlik bir şey olmadığını izah etmeye çalışsam da bulunduğum ortamın da gürültü olması sebebiyle beni anlamadığını düşünüyorum. Telefonu kapattıktan sonra o gün yeniden kendisiyle görüşmedim.
Bir gün sonra yine aradı: Ertesi gün iş yerimde cep telefonum sabit bir hattan aranmıştı. Açan kişi Külliye’den aradığını, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun görüşmek istediğini iletti ve bağladı. Burhan Bey bana yine dosyayı kastederek dosya numarasını vereyim mi diye sordu ve dosyayı hatırlattı. Ben kendisine ben zaten kararı verdim. Gerek yok diyerek geçiştirdim. Numara gerekirse zaten buluruz dedim. Konuşma sonlandı. Bu durumdan yine rahatsız olmuştum. İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi Ersin Bey ile konuştum. Dosyayı o da biliyordu. Huzursuz olduğum için dosya hakkındaki fikrini sordum. O da delil durumundan bana bahsetti. Ben ona Burhan Kuzu’nun beni aradığını ve aramızda geçen konuşmayı aktardım. O da ‘Doğrusunu yapmışsın rahat ol’ içerikli beni rahatlatmak maksatlı sözler söyledi.
Rahatsız oldum: Aynı gün Cevdet Bey (tahliye kararını veren hakim) odama geldi. Bu konu üzerine sohbet etmeye başladık. Bana Zindaşti’den bahsetti. Emniyet içerisinde bir kesimin onu haber elemanı olarak kullanmaya çalıştığını, diğer kesimin ise onu yakalamaya çalıştığını söyledi. Burhan Kuzu’dan konu açıldı. Bana kendisini de adli tatilden önce Burhan Kuzu’nun aradığını ve bu dosya ile ilgili görüştüğünü, ısrar ettiğini söyledi. Kendisinin de ‘Hocamız bir şey diyemiyoruz’ dediğini aktardı. Sonrasında bu aramaları kastederek ‘Sonuçta böyle oldu’ dedi ve tahliye kararını kastetti. Böyle bir konuda arandığım için endişeliydim. Komisyon başkanımızla telefonla görüştüm. Rahatsızlığımı dile getirdim. O da adı geçen şahısla görüştüğünü bir daha aramaması gerektiğini ilettiğini, tekrar araması halinde görüşmemesi, başsavcının da bu konudan haberdar olduğunu, adı geçen şahsın tekrar araması halinde suç duyurusunda bulunacaklarını bana söyledi.
Tahliye kararını veren hakim, Cevdet Özcan:
Topbaş’ın damadını da tahliye ettirdiğim için iftira atıldı: Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun beni telefon ile araması üzerine kendisinin dosyaya vakıf olduğunu fark ettim. Çok detaylı bir şekilde kendisi dosyayı anlattı. Ben de kendisine anlattıklarını bildiğimi dosyadaki süreci ve mevcut delil durumunu bildiğimi ancak daha önce sağlık sebeplerinden ötürü tahliye kararı verdiğim Ömer Faruk Kavurmacı (eski İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın FETÖ’cülükle suçlanan damadını kastediyor) isimli şahsın tahliyesinden dolayı tarafıma birçok iftira atıldığını, bu yönden kamuoyunda hakkımızda algı yaratacak olaylara sebebiyet verebileceğini söyledim. Bunun üzerine kendisi kesinlikle benimle ilgili hiçbir şüphe olmadığını, kendisinin ve benim ismimden dolayı asla bir isnatta bulunulmayacağını söyledi. Ben de derhal dosyanın soruşturma savcısı olan (ki Ömer Faruk kavurmacı isimli şahsın dosyasında da aynı savcı görev yaptığından) Ercan Devrim’e gittim. Telefon görüşmesini anlattım. Kendisi de beni doğruladı. Burhan Kuzu’nun dosyaya vakıf olduğunu, esasen dosyada yeterli somut delil olmadığını, iddianame düzenleyecek durumda olmadığını, bir şekilde iddianame düzenlense bile mahkumiyet kararı çıkamayacağını ifade etti. Ben de mevcut delil durum çerçevesinde kendisi ile aynı görüşte olduğumu ifade ettim. Ancak Ömer Faruk Kavurmacı dosyasından sonra şahsımla ilgili çok yıpratıcı iftira içerir yayınlar yapıldığını söyleyerek benim nöbetime denk getirmemesini rica ettim. Kendisi de bana hak verdi.
Deliller yetersizdi: Bilindiği üzere tutuklu dosyaların tamamı soruşturma aşamasında en geç CMK’nın 108. Maddesi uyarınca 30’ar günlük süreler ile tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunda değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme yapılırken, mevcut delil durumu, tutukluluk kararından sonra yeni delil elde edilip edilmediği, tutukluluk halinin devamının gerektirip gerektirmediği, iddianame düzenlenecek şekilde somut maddi delillerin bulunup bulunmadığı, iddianame düzenlenmesi halinde isnat edilen suçların işlenip işlenmediğini, mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli delil olup olmadığı gibi hususlar birlikte değerlendirilir, mevcut deliller çerçevesinden tutuklama tedbiri dışında koruma tedbirleri uygulamak suretiyle umulan faydanın sağlanıp sağlanmayacağı ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir. Somut olay bakımından hakimliğimizce 11 Ekim 2018 tarihinde verilen karardan görüleceği üzere çok açıklayıcı gerekçeli karar verilmiş, deliller tümüyle değerlendirilmiş, dosyada mevcut deliller çerçevesinde tutukluluk devamına gerektirecek ölçüde yeterli somut maddi deliller olmadığından tutuklama tedbirinin uygulanmasının devamına gerek görülmediğinden ‘Yurt dışı çıkış yasağı’ ve ‘belirli sürelerde kolluk birimine imza vermek suretiyle’ adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verilerek tutuklu 6 şüphelinin tahliyesine karar verilmiştir.
Asıl maddi fail bulunamadı: Hakimliğimizce verilen kararı tekrar etmek gerekirse şüphelinin “öldürmeye azmettirme” ve “çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi olma” suçlarından tutuklandığı, hakimliğimizce itiraz ve tutukluluk incelemesinin de bu minvalde yapıldığı kararda da ayrıntılı gerekçe yazıldığı, bu gerekçeden de anlaşılacağı üzere isnat edilen öldürtmeye azmettirme suçundan ‘aslı maddi fail’ bulunmadığı, bu yönden herhangi bir ismin de tespit edilemediği, şüphelinin öldürmeye azmettirme olarak değerlendirilebilecek anlamda yeterli somut ve maddi deliller olmadığı kanaatine ulaşıldığında anılan şekilde karar verilmiştir.”
Kuyumcuya gitmedim: (Zindaşti’nin tahliyesinden sonra rüşvet olarak Kapalıçarşı’da bir kuyumcuda yüklü miktar para aldığı iddialarıyla ilgili olarak) Hayatımda Kapalıçarşı’da herhangi bir kuyumcuya gitmedim. O kadar saçma ve uydurma bir iddia ki bu iddiaların tamamen gerçek dışı olduğu çok rahat bir şekilde çürütülebilir. 15 yıldır aynı telefonu kullanıyorum. İstanbul’un her yerinde kameralar var. Araştırılsın.
Cevdet Özcan ifadesinde FETÖ’cülere karşı verdiği mücadele nedeniyle kendisine kumpas kurulduğunu da ileri sürdü.
Zindaşti’ye yöneltilen suçlamalar
Zindaşti ve adamları Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nde şu suçlamalarla yargılanıyordu. Kan gütmesi saikiyle adam öldürmeye azmettirme”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “resmi evrakta sahtecilik”, “FETÖ terör örgütü üyesi olmak.”
- Yunanistan’da 2 ton 100 kilo uyuşturucunun yakalanmasından sonra 14 Haziran 2014’de İstanbul’a gelerek en son Zindaşti ile görüşen İran asıllı Esfandiyar Ridi kayıplara karıştı. Öldürüldüğü düşünülüyor.
- Polis tarafından kırmızı bültenle aranan Çetin Koç, 4 Mayıs 2016 günü Dubai’de 2 tetikçi tarafından öldürüldü. Zindaşti tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor.
- 30 Nisan 2017’de Maslak’ta İranlı asıllı İngiliz vatandaşı işadamı Saeel Karimian silahı saldırıya uğradı. Düzenlenen saldırıda işadamı Karimian ile yanında bulunan Kuveytli iş ortağı Muhammed El Muhtari, öldürüldü. Yapılan çalışmalarda cinayette 3 kişi yer almıştı. İkisi tetikçi biri ise şofördü. Aracı kullanan kişi Zindaşti’nin adamlarından Ali K. çıktı. Tetikçilerin yurt dışına kaçtığı olayda Ali K. halen yakalanamadı.
- Zindaşti tahliye edildikten sonra kayıplara karıştı. Yurt dışına kaçtığı ileri sürülen Zindaşti’nin tahliyesinden sonra da İstanbul’da işlenen cinayetlerde rol aldığı belirtiliyor. Bu iddialara göre Zindaşti İstanbul’da iki ayrı cinayetin de emrini verdi?
- Kadıköy Bağdat Caddesi 7 Nisan 2019’ da Zindaşti’nin kızı ve şoförünün öldürülmesi dosyasında azmettirici olarak aranan İlhan Ünğan silahlı saldırıya uğradı. Ünğan, hayatını kaybetti. Bu cinayetle ilgili Zindaşti’nin avukatı İlker Dağlı ve olay sırasında Ünğan’ın yanında olan Tolga Hakan Ceyhan aranıyor.