Tutsak Partizan Haydar Sönmez’in 24 Nisan’a ilişkin mektubu şöyle:
“Selam Olsun Nisan Güneşimizi Yaratanlara
Nisan Güneşi’mizin 51. Kuruluş yıldönümü ve 52. Kavga yılını komünar coşku ve kararlılıkla selamlayarak kutluyorum(z)!
Kolektifimizin tarihsel rolünü oynamaya bir adım daha yakınlaşacağı bir yıl olması dileklerimle, yenilenme iddiamıza daha fazla sarılacağımızı, zamanın bizden talep ettiklerini ve ruhunu daha derinden çözümlemenin gereklerini kararlılıkla yerine getirme çabası içinde olacağımıza inancımı paylaşmak istiyorum.
Selam Olsun Nisan Güneşimizi Yaşatanlara!
Özgür Geleceğin gün içinde inşa edilmesi mücadelesinde katledilen yola paralel Nisan Güneşi’miz ete-kemiğe bürünerek kolektif bir özne olarak çekim ve cazibe merkezine dönüşecektir. Toplumun, sınıfın yaşamına temas edebilen, halkın gündelik talep ve ihtiyaçlarının somut taşıyıcısı olabilen söylem ve eylemlerin etkinliğiyle geniş kitleler içinde kök salıp, kalıcı duruma evrilme olanakları yaratabileceğimizin farkındayız. Yakın dönem yol haritamız bu perspektiften damıtılarak pratikleşecektir.
Selam Olsun Nisan Güneşimizi Büyütenlere
Değişme ve değiştirme eylemlerinde geriye düşmüş bir kolektifin özne ve öncü olma iddialarının gereğini layıkınca yerine getiremeyeceğini biliyoruz. Böylesi yapı ve bireylerin kendiliğindenciliğin sularında sürüklenmesi, güçlü esen sağ ve sol tasfiye rüzgarlarından etkilenmeye açık olmaları kaçınılmazdır.
Bizler de benzer akıbetlere düşmek istemiyorsak yenilenme ve yeniden inşa iddialarımıza dört elle sarılıp daha cesur adımlarla her alan ve konuda tepeden tırnağa ideolojik-politik mücadeleyle arınma yoluna gideceğiz. Bu yönlü gelişmeleri çevre ve çeperimiz üzerinden tüm topluma yayarak pozitif sinerji yaratmanın temeli yapmayı hedeflemeliyiz.
21. yüzyılın yeni ve özgün koşullarında kendini yenilemede tutuk davranan yapı ve öznelerin yaşama şansı, marjinallik sularında yüzmekten öteye geçemeyecektir. Biz ise politik iktidarı ele geçirmek için mücadele yürütüyoruz.
Selam Olsun Nisan Güneşimizi Yarınlara Taşıyanlara
Sınıfın iktidar mücadelesinin parçası olarak bulunduğumuz her alanda özgür geleceğin birer yerel prototipini yaratabilmeliyiz. Düşdaşların, özgür geleceğin yeni insanı olma iddiaları ile kendilerini günün ihtiyaçları doğrultusunda yenilemeleri, birer rol model olarak kavga alanlarında öne çıkmaları, totalde Nisan Güneşi’mizin benzer iddiaları taşıyan kolektiflerden nitel olarak ayrışarak öne çıkması için en önemli adımlardan biri olacaktır. Her alanda yeniliğin ve devrimci olanın temsilcisi olmadan öncü ve önder öznesi olma rolünü layıkıyla oynamanın mümkün olmadığını da tarihsel deneyimlerimizce biliyoruz.
Yeni Devrimci Dalganın Usta Sörfçüleri Olacağız……
Toplumsal değişme isteği 21 yıldır siyasal İslamcı kliğin deli gömleği içinde baskılanmaktadır. Tek adam yönetimi sonrası devlet kendini restore edip yeni dönemde toplumun güvenini kazanıp rızasını almaya çalışacaktır. Devletin alternatifi olma iddiası taşıyan bizler de yeni dönemin olanaklarından maksimum verimlilikle yararlanarak kendimizi (yeni dönemin ihtiyaçlarıyla uyumlu yeniden düzenlemeliyiz.) rektifike etmeliyiz. Dönemin tarihsel toplumsal değişim talepleriyle uyumlu bir konumlanış içinde olabilmeliyiz. Günün ve yarının başarılarını teminat altına alıp kalıcılaştırmak ise kurumsal örgütlenmeler ile bunlara hakim kılınmış katılımcı demokratik işleyişle mümkün olabilecektir… Kolektif aklı oturtmak önceliğimiz olmalı.
Başarının kendiliğindenci bir tarzla kazanılamayacağını çok iyi biliyoruz. Başarı; neyi, nerede, niçin, hangi araç ve olanaklarla, kim veya kimlerle nasıl yapabileceğini öngören bir düşünüş ve tarzın eseri olacaktır. Aynı anlamda olmak üzere başarı bilimimiz rehberliğinde yetiştirilen bir praksisin ürünü olarak ortaya çıkıp maddileşecektir. Bu temel doğrumuzu daha ileri düzeyde kavrayıp-kavratmamız yeni dönemin önceliklerinden olacaktır.
Gelen devrimci dalganın usta sörfçüleri olabilmek için tarihsel muhasebemizi tamamlamalıyız. 51 yıllık kolektifimizin zayıf ve güçlü yanlarını açığa çıkarıp kavramalıyız. Bu iradi çaba ile zayıflıklarımızdan kurtulup güçlü yanlarımızı tahkim edip pekiştirebileceğimiz oranda nitel sıçramalara gark olacağız.
Yeni Döneme Hazırlanmalıyız
Toplum, değişme ve yenilenme isteğiyle harekete geçmiş durumda. Hem de 21 yıllık baskılanmanın zincirlerinden kurtulmanın coşkulu ruh haliyle. İşte bizler yeni hareketlenmenin tam merkezinde yer bulmalıyız. Hareketin ideolojik-politik öncüsü iddiasıyla, hem parçası hem de birkaç adım önünde olabilmeliyiz. Değişimin potansiyelinin yönünü ve güçlü eğilimlerini öne çıkarmaya, yeni özneleri doğru tespit edebildiğimiz (ki bu halktan öğrenebilmekle yakından alakalı olacaktır.) oranda değiştirirken, yön verirken aynı zamanda değişerek büyüyüp iddiamızın ve ideallerimizin gerçek manada öznesi bir kolektif olmaya sıçrayabiliriz.
Yeni gelen devrimci dalganın 80 öncesi devrimci kabarıştan daha güçlü ve etkin sonuçlar doğurma potansiyeline gebe olduğunu görmeliyiz.
Aynı zamanda ABD ve ÇİN arasında dünya egemen gücü olmak için tutuşulacak 3. Büyük Paylaşım Savaşının küçük Avrasya topraklarına ve halklarına dolaylı-dolaysız sayısızca etkisi dolacağını öngörmek zor değil. Merkezinin Asya olduğu “yeni” bir dünya kurulmasının arifesindeyiz.
Savaşlar, Devrimlerin Olanaklarını Olgunlaştırır
Biz komünistler iki büyük dünya savaşından ezilen halklar yararına iki büyük Ekim Devrimi (Sovyet ile Çin) çıkarmanın tarihi tecrübesine sahibiz. Biz bu şanlı tarihin parçasıyız. Üçüncü büyük paylaşım savaşını yeni bir devrimin doğum sancılarına dönüştürebilmek için devrimin usta ebeleri olma bilinciyle donanarak, hazırlıklı olmalıyız.
Her savaş bir kaos aralığıdır. Her şeye muktedir olduğunu sanan egemen güçlerin hesaplarını bozmak, tarih ve sınıf bilinciyle donanmış düşdaşların proksisinin eseri olacaktır.
Bir geçiş sürecinde bocalayan dünya ve coğrafyamız, yeni bir dünya doğurmak için kendi önder ve öncü öznelerini arıyor. Tarih öncesi sınıflı toplumu sonlandırıp insan türünün ortak özlemi komünar dünyayı kurmaya hiçbir zaman bu denli yaklaşılamamıştı. Bilişim Kapitalizmi ile ömrünü uzatmak isteyen son sınıflı toplum; bağrında Bilim Sosyalizminin temellerini taşımaktadır. Aynı zamanda yarının (özgür geleceğinde) komünizm dünyasına gebeliğini olgunlaştırmaktadır. Biz komünarlar bu değişimin ebeleri olabilmek için ilk günkü heyecan ve kararlılıkla güne-zamana yüklenmeliyiz-yükleneceğiz.
Kavgada yıldızlaşanlarımızın ideolojilerini gerçekleştirinceye değin, onlarla aynı kararlılıkta, onların önceki anı ve eylemlerinin izini takip edeceğimizi bir daha yineliyoruz.
Şehitlerimiz toprakta tohum, hasadımız devrim olacak! şiarı yolumuzu aydınlatmaya devam edecek.
Daha iyisini her zaman yapabiliriz
Geride bıraktığımız yarım yüzyıllık deneyimlerden edindiğimiz sınıf ve tarih bilinciyle donanmış düşdaşlar olarak bir önceki yıl ve yıllardan daha iyisini her zaman yapabiliriz. Yılların yarattığı bilgelikle daha ileri praksislerin öznesi olmamak için hiçbir neden yoktur, alışkanlıklarımızdan başka. Planlı-programlı çalışma tarzıyla alışkanlıklarımızı aşan bir nitel sıçramanın düşdaşları olabiliriz. Her düşdaşın yeni dönemin coşkulu ve kararlı sinerjisiyle görev ve sorumluluklarına sarılabileceğine olan inancımla, hepimize çalışmalarında sonsuz başarılar diliyorum.
Özgür gelecekte buluşuncaya değin; sağlık, direnç v umutla kalalım. Asla ama asla düşsüz kalmayalım.”