Şölenin verdiği coşku tüm alanlarda yansımasını bulurken birçok sanatçıdan da şölen çalışması çerçevesinde destek sunmaları ve bu sürecin destekleyicisi olmaları heyecanımızı biraz daha büyütüyor. “Umudu Tohumca Büyütüyoruz” şölenine sayılı günler kalırken Özgür Gelecek gazetesi olarak Tolga Sağ ile popüler kültür ve kültür sanat merkezlerinin nasıl çalışma yürütmesi gerektiği üzerine röportaj gerçekleştirdik.
Son dönemlerde yaygınlaştırılmaya çalışılan popüler kültür hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tolga Sağ: Bu yoz kültürün ve müziğin, bu yoz insanlar yaratma hedefi taşıması insanların daha çok duyarsız, sorgulamayan, hayat şartlarına şükreden ve iyileştirmek için mücadeleden kaçan bir yapıya bürünmelerine sebep oluyor.
Ya gençlerimize eğlence kültürü empoze ediliyor ya da masa başında dertlenip, ne yapalım buda benim kaderimmiş mantığında bir kaderci anlayışla ya içki masasında ya da kendi gibi olan insanlarla beraber ağlayarak durumlarını ve dertlerini paylaşan bir yapıya bürünüyorlar. Her ikisinde de aslında toplumun şuan karşı karşıya kaldığı sorunlarla yüzleşmeyen bunlara karşı direnç koymayan bir üslup var. Bu tabi ki sistemin istediği diğer emperyalist dünya ülkelerinin bizim insanımızda olmasını arzuladığı bir yapı biz buna karşı durmaya çalışıyoruz.
Kendi dinamiklerimizi oluşturup kendi değer yargılarımızla bir karşı koyuş sergileyip kendi özlediğimiz dünya adına bir şeylerin yapa mücadelesini vermemiz gerekiyor. Sonuçta kendi kültürümüzle beslenirsek bu mevzuyu daha doğru kavrayacağımıza inanıyorum. Zaman zaman popüler kültür diye adlandırdığımız güncel müzikler, moda tercihler ön plana çıkartılıyor. Ben bunda da çok fazla sakınca görmüyorum, olması gereken belki bu. Medyanın empoze ettiği ve her yerde dinlemek zorunda bırakılan gençliğin başka bir tercihi olamıyor. Ama asıl tehlike şudur ki, halk müziği diye, bizim geleneksel değerlerimiz diye sunulan şeylerin aslında popüler ve arabesk kültürle çok fazla yoğrulup her iki seçeneği de bizim kültürümüzün sözüm ona bizim temsilcilerimizin, bizim kültürümüzü temsil ettiğini söyleyen bir çok sanatçıyı görüyoruz burada büyük bir tehlike var. Yani alternatif bir duruş sergilediğimiz zaman da elimizde yine bir popüler done var.
Yani bu benim müziğim diyorsunuz ama onu popüler bir üslupla vitrine koyuyorsunuz insanlarla paylaşıyorsunuz buda sonuçta sadece o popüler dediğimiz şeye bir kez daha hizmet etmek adına bir şeye yol açıyor. Benim istediğim şudur halk müziği dediğimiz şeyin halk müziği olmasıdır. Yani kategorilerin birbirinden net bir şekilde ayrılmasını talep ediyorum bir müzisyen olarak.
Sizce alternatif kültür merkezleri nasıl ele alınmalı?
Her kültür merkezi elbette ki bir ihtiyacı karşılayacaktır. Ama önemli olan, oradaki sorumlulukları ve hedeflerini doğru şekillendirmesi. Her kültür merkezi doğru yapılanmayı inşa edemeyebilir. Önemli olan dernek yöneticilerinin kafalardaki inisiyatifi toplumun gerçek değerleriyle örtüşmesi.
Doğru bir kültürü nasıl empoze edersiniz? Doğru bir eğitim mantığı güdülerek, orda ki insanların sosyal eksiklikleri tespit edilerek, onların o sosyal ihtiyaçlarını karşılayarak bu sadece müzik anlamında değil, bilgi ve becerilerini paylaşarak da çok yardımcı olabileceği ortamlar yaratılabilir. Yani bu tip merkezlere insanların aslında gereksinimlerini arttırmak. Sen insanların ihtiyaçlarına ne kadar karşılık verirsen, moral olarak destek verirsen yaşadığı toplu itibariyle, sen o kadar değerli ve geçerli bir dernek olursun.
Ama ben buyum kardeşim benim yanıma da böyle gel. Gibi bir üslup, yukarıdan bakan, kendini bir noktada görüp insanlarında o noktaya gelmesini savunan bir dernek; çok geçerli ve uzun süreli bir yaşantısı olacağına inanmıyorum. Ütopik kalıyor zaten.
Ama ben inanıyorum ki sizler zaten bunun farkında olan insanlarsınız. Yani toplum için bir şeyler yapmaya çalışan, asıl amacının o toplumun dönüşmesi veya doğru yönlenmesi için çaba gösteren, olduğunu biliyorum. Sizin üstlendiğiniz sorumluluğun bunu hedeflediğini biliyorum. Ancak dediğim gibi insanların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını doğru insanlarla giderebilmek noktasında buralara çok iş düşüyor. Onu doğru yönlendirirseniz, uzun süreli insanların ortak odağında olabilen bir yer olur. Ve orada da bir sürü sorunu insanlarla beraberce hem insanları örgütleyebilmek, hem beraber hareket edebilme mantığını oturtabilmek içinde çok önemli bir rol üstlenmiş olur.
Son olarak “Umudu Tohumca Büyütüyoruz” şölenine dair bir şeyler söylemek ister misiniz?
Umut ediyorum o gün bu insanların gönüllerinde ki beklentiler, söylediğimiz derecede bir yoğunluk taşır. Oraya olması gereken ilgi oluşur. Ve o gece çok başarılı geçer. Ki; bu bir moraldir, motivasyondur. Hayatın her alanında toplumla beraber olduğunu bilmek o gücü arkanda hissedebilmek, yaptığın ya da yapabileceğin işlerde hissedebilmek sana artı bir güç olarak yansır. Bu çok önemli tabi Toplumsuz bir dernek/kültür merkezi toplumun ihtiyaç duymadığı bir dernek veya bir merkez aslında yapmak istediğini ortaya koyamaz. Ama toplumun ihtiyacını karşıladığına inanıyorsa, üzerine böyle bir sorumluluk alabiliyorsa hayat geçme hedefi koyuyorsa orada daha derli toplu bir karar çıkar ona göre bir yol haritası çizilir. Daha sorunları çözücü bir yerde durur o merkez. Yani bundan sonrada kültür anlamında, dayanışma anlamında üzerimize düşen bir şeyler olursa bizde gerçekten bu merkezin, bu insanların ihtiyaçlarına cevap vereceğine inanırsak yarınlarda bunu beraberce tekrar ederiz. Sizlere başarılar diliyorum.
{youtube}http://www.youtube.com/watch?v=k837hCwVLBI&feature=plcp{/youtube}