İstanbul: Kabataş Martı Projesi adı altında yapılan doğa tahribatı ve hak gasplarının yarın Kabataş İskelesi’nin kapatılmasıyla başlama ihtimali söz konusuyken bugün Türkiye Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul Mimarlar Odası’nda bir basın toplantısı gerçekleştirildi.
Basın toplantısına konuşmacı olarak TMMOB Mimarlar Odası Başkanı Mücella Yapıcı, Şehir Bölge Planlamacıları Odası Genel Sekreteri Akif Burak Atlar ve TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik katıldı.
“Sorularımız hala cevaplanmadı!”
Toplantının başında daha önceden Kabataş Martı Projesiyle ilgili hazırlanmış soruları Cevahir Efe Akçelik bir kez daha tekrarladı. “Bu darbe ortamından kazanım almak isteyen güçler ve yetkililer bu projeyi oldu bittiye getirerek, hiç bir sorumuzun yanıtını almadan belki de yarın bu iskeleyi kapatacaklar ve İstanbul halkı olarak belli büyük oranda yine mağdur edilmiş olacağız. Buradan yönelttiğimiz sorular İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) şunlardı, her zaman bu sorulara yanıt vermekte bir kaçınma bir çekinme olamadığını, bütün izinleri aldıklarını söylüyorlar ama sorularımızın hiç birine yanıt alamadık. Bu soruları tekrardan sizlerin huzurunda bir kez daha sormak istiyoruz İBB’ye:
1. 28.07.2016 tarihinde inşaatına başlanacak proje olarak ifade edilen bu komisyon raporunda kendilerinin belirttiği üzere Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Daire Başkanlığının imar planı esası görüş ve önerileriyle ilgili gerekli izinler alınmış mıdır?
2. Proje kapsamında Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliği Ek 4’ünde yer alan formata göre proje tanıtım dosyası hazırlanmış mıdır? İlgili müdürlükten ÇED gerekli değildir veya ÇED olumlu kararı alınmış mıdır?
3. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu imar planı esaslı görüş ve onayları alınmış mıdır?
4. Planı esas jeoloji, jeoteknik etüt raporu hazırlatılıp ilgili kurullara onaylatılmış mıdır?
Aynı zamanda Beyoğlu Kentsel Sit Alanı içerisinde yer alan bölgede yukarıdaki izinler ve raporlar hazırlandıysa kamuoyuyla paylaşılmasını ve yukarıdaki sorularımızın da yine ilgili kanun çerçevesinde yasal süreçte yanıtlanması için İBB’ye bir dilekçe verdik. Bu sorularımızın arkasındayız, bu sorularımızın yanıtlarını almak üzere de bu gün bir kez daha sizlerin huzurunda açıklamış bulunduk.”
“Ulaşım hakkının engellenmesi çok vahim”
Soruların ardından ilk olarak Mücella Yapıcı konuştu. Yapıcı, “Biliyoruz ki bu alanda sadece Kabataş Projesi yok. Bu alanda şu anda buradan başlayan bir Galata Port Projesi, Fındıklı’daki parkların üzerinden metro projesi, sonra Kabataş ve ondan sonra Beşiktaş Projeleriyle bir projeler silsilesi var.
Ben size Kabataş’ı biraz anlatmak istiyorum. Kabataş’ın yerinde baktığımızda, son derece dar bir sahil şeridinde, jeolojik açıdan son derece kritik bir alanda, büyük bir kısmı dolgu ve birden bire set set üstünde yükselen Cihangir kıyılarında yer almış ve yıllarca İstanbul’un deniz ulaşımını, arabalı vapur ulaşımını, köprüler yokken, çok önemli yükünü taşımış, önemli bir iskelemizdir. Çok önemli tarihi eserlerin arasında, hemen arkasında bir çeşmenin üzerinde yükselen bir duvar ve set üstü yani Cihangir yerleşmesi. Dünyanın belki de en güzel alanlarından biri.” şeklinde proje alanının yapısını ve durumunu anlattı.
Daha sonra, “2008’de ki proje gitti geldi gerçekten iddia edemiyorum ama hakikaten kurulun gündemine gelmedi ama şimdi onaylı olduğu iddia ediliyor. Ama bu taban yani bu projenin tabanı onaylı değilken pat dedi gitti 2009’da Beyoğlu İmar Planlarına işlendi arkadaşlar. Onaylanmamış bir projenin vaziyet planı buraya işlendi ve buna dava açtık. 2012’de davayı kazandık, proje iptal edildi fakat Kabataş Transfer Merkezi aynen tekrar plana kondu.” diyerek projedeki hukuksuzlukları dile getirdi. Meselenin asıl yüzünü anlatmaya çalışan Yapıcı, “Aslolan burada, buradaki fonksiyon, kente verdiği zarar ve böyle bir yerde başta metro olmak üzere, Kabataş, Beşiktaş, gelecek yol, yeraltına alınacak yollar olmak üzere, mesele teknik olarak son derece vahimdir. Bir iskele kapatılması ulaşım hakkımızın engellenmesi de çok çok vahimdir. Bir mimari projenin martı ya da karga olmasından çok daha vahimdir” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
“Bilimde otorite olmaz”
Yapıcı’nın arkasından konuşan Akif Burak Atlar özellikle yapılan yanlışların ve yolsuzlukların üzerinde durarak şunları söyledi, “Bu bölge 1993 yılında Anıtlar Kurulu tarafından Kentsel Sit Alanı olarak ilan edilen bir bölge… Kabataş transfer Merkezi diğer alanlar gibi yasal bir statüye sahip olmasa bile diğerlerine benzer bir imtiyazla plana işlendi. Kültür Bakanlığı’na bağlı Koruma Kurulu tarafından onaylanacak Avam projeyi burada olanın önüne taşımış oldu. İBB’nin geçtiğimiz 2 ay boyunca açıklamalarında yer aldığı üzere 2008 yılında yani Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı onaylanmadan 1 yıl önce 2008 yılında bir avam proje onaylandığı ifadesi yer alıyor. Bu durumda plan onaylanmadan avam projenin onaylanmış olduğunu görüyoruz.” dedi. Bunun üzerine meslek odaları olarak kendilerinin ve Beyoğlu sakinlerinin açtığı davayı kazandıklarını belirten Atlar buna rağmen şu anda tekrar bu planı dayattıklarını anlattı. Atlar, “8 Nolu plan notunu okuyorum, ‘Emsal hesabı ve kat yüksekliği ilgili Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanacak avam projeyle belirlenecektir.’ yani burada bir avam projenin daha onaylanacağı gerçeği ortaya çıkıyor.” Bu plan notunun yanlış olduğunu belirten Atlar, “Emsal hesabı ve kat yüksekliği gibi yapılaşmayı doğrudan ilgilendiren meseleler imar planı tarafından belirlenir.” dedi. Ayrıca yapımına başlanacağı proje hakkında yasal sürecin hala tamamlanmadığını vurguladıktan sonra, onaylanmasının üzerinden bunca zaman geçmiş bir projenin neden halkla doğrudan paylaşılmadığını ve doğru bilgilendirme yapılmadığını soran Atlar son olarak, “İBB, Beyoğlu halkının imza kampanyasında kullandığı görsellerin provokasyon olduğunu iddia etti, asılsız olduğunu iddia etti. Eğer bu görseller asılsızsa 8 senedir İstanbullulara ve meslek odalarına, ilgili tüm kesimlere aktarmak İBB’nin birincil görevidir.
Kabataş Meydanı gibi önemli bir kamusal alanda herhangi bir projenin toplumsal kabul olmadan onaylanması dayatmacı bir anlayıştır. Altını çizelim, bilimde otorite olamaz. Bilimsel gerçekler otorite tarafından değerlendirilemez.” dedi.
Basın toplantısı katılımcıların sorularının ardından sonlandırıldı.