Aydın-Didim’de bu yıl 6.’sını düzenlediğimiz, Suruç ve Cizre katliamlarına atfettiğimiz geleneksel kampımızı başarıyla gerçekleştirdik. Bir yıllık faaliyetimizi değerlendirdiğimiz, önümüzdeki sürece dair politik yönelimlerimizi tartıştığımız kampımızı TC’nin topyekun savaş politikalarıyla devrimci, demokrat, yurtseverlere yönelik saldırılarını etkinleştirdiği ve bu politikalarla halkı sindirmeye çalıştığı bir süreçte yaptık.
Öncelikle böylesi bir süreçte örgütlediğimiz kampımızın önemini doğru kavramak üzerine tartışma yürüttük. Bu tartışmalar devrim mücadelesinde işçi sınıfının öncü rolünü kavramak ve öncü sınıfın örgütlenmesi sorununda Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’in (DDSB) rolünü anlamak biçiminde şekillendirerek karşılaştığımız örgütlenme, kurumsallaşma sorunlarımıza dair çözüm aramaya çalıştık.
İlk gün kampın önemine dair yürüttüğümüz tartışmalarla ve kampın ilkelerinin kampa katılan bütün yoldaşlarımızla birlikte belirlenmesi yöntemiyle, önceki kamplarımıza oranla tüm katılımcıların kampı başta sahiplenmesi aynı zamanda eşit ilişkilenmenin sağlanması noktasında ilke kararları alarak, etkin eleştiri-özeleştiri koşulları yaratarak tartışmalarımızı derinleştirdik. Özellikle Gezi İsyanı’nın ardından kitlenin inisiyatifinin ortaya çıkarılması noktasında kolektif aklın işleyeceği kolektif çalışma şartlarının oluşturulması açısından ilkelerimizi birlikte belirlemek önemli bir yerde durdu.
DDSB Kampı nasıl bir ihtiyacın ürünüdür, neyi hedeflemiştir?
Kampımız, örgütlenme, kurumsallaşma sorunlarımızı, pratikte emek veriyor olmamıza rağmen sonuç almak noktasındaki eksikliklerimizi, demokratik halk devrimi mücadelesinde işçi sınıfının rolünü kavrayışımızdaki sakatlıkları ve bu noktada DDSB’nin rolünün kavranması/kavratılması gibi sorunsalların ortaya konması ihtiyacına da cevap olması açısından örgütlenmiştir.
Yürüttüğümüz tartışmaların bir bütün DDSB’nin iradesi olan, en geniş bileşenin katılımıyla daha derli toplu, nitelikli ve derinlikli bir şekilde tartışılması ihtiyacı ancak ve ancak kamplarımız, kurultaylarımız vb. kitlenin iradesinin ortaya çıkarıldığı toplantılar ile giderilebilir. Bu açıdan bahsettiğimiz ihtiyaçlarımızın doğru tespit edilmesi ve değerlendirilmesi önümüzdeki süreçte politikalarımızın yaşama uygulanmasını doğrudan etkiliyor/etkileyecektir.
Uzunca bir süredir pratikte atmaya çalıştığımız somut adımlarla örgütlenmemiz önündeki engellere yönelik tartışmalar yürütüyoruz. Bu noktada gelenekçi, dogmatik, plansız, sürekliliği olmayan çalışma tarzımızın örgütlenmemizin önündeki en büyük engel olduğunu bilince çıkartarak başta kitlemizin iradesini ortaya çıkarmak, hesap veren/hesap soran bir örgütlülük yaratabilmek için kendiliğindenciliğimizin, bireysel çalışma tarzımızın tartışmaya açılması açısından da kampımız önemli bir ihtiyacımıza cevap olmak için örgütlenmiştir.
Sonuç itibari ile kamp bütün bu ihtiyaçlarımızı tartışmak için işlev görmüştür. Bununla birlikte elbette onlarca yılı kapsayan yer yer kronikleşmiş bütün hastalıklarımızı iyileştirmek için yeterli değildir/olmadı da. Diyebiliriz ki birçok tartışma yarım/eksik kalmıştır. Nihayetinde işçi sınıfı içerisinde örgütlenme sorunu doğrudan devrim mücadelesinin en temel sonlarından birisidir. Bütün tartışmalarımız bu noktada önemli ve değerli bir yerde duruyor.
Kampta öne çıkan tartışmalar, perspektifimiz!
Ortadoğu, Rojava Devrimi ve emperyalist savaşlar, seçimler, devrim mücadelesinde işçi sınıfının rolü, işçi sınıfı içerisinde kadın çalışması, yeni dönem sınıf hareketleri ve kriz başlıklarını tartıştığımız kampta ülkemizde ve dünyada gelişen sürecin sınıf perspektifiyle kavranması/yorumlanması noktasında önemli, nitelikli tartışmalar yürütüldü.
Kampın bileşenlerinin önemli oranda gençlerden, genç işçilerden olması ve kadın katılımının az olmasına rağmen tartışmalara katılım noktasında kadınların nitelikli ve belirleyici yerde olmaları kampımızın öne çıkan yanlarındandı. Eğitimlerin açık, anlaşılır bir dille yapılması, katılımı esas alması ve somut güncel sorunlarımızı çözmeye odaklanması sınıf mücadelesinde işçi sınıfının öncü rolünü bilince çıkarmak noktasında doyurucu tartışmaları ortaya çıkarmıştır.
Son gün yaptığımız değerlendirme toplantısında genç yoldaşların “her gün yeni bir şey öğrendik, kendimizi üniversiteye kaydolmuş gibi hissettik, Türkiye’de işçi sınıfı mücadelesinin Ortadoğu devrimini etkileyen bir yerde durduğunu bu tartışmalarla kavramaya başladık” vb. değerlendirmeleri, kampın önemli bir eksikliğimizi ve ihtiyacımızı giderdiğini göstermektedir.
Önceki kamplarımız ve kurultaylarımızdan çıkardığımız güvencesiz çalışma alanlarına yönelerek işçi sınıfının çelişkilerinin keskinleştiği iş kollarını esas almak ve bu açıdan örgütlenme olanaklarımızın/koşullarımızın olduğu iş kollarının belirlenmesi yönünde yönelimlerimizi belirlemiştik. Tekstil alanı bu açıdan önemlidir, toplamda 1 milyon işçinin çalıştığı güvensiz, esnek, sigortasız, sendikasız bir alan olmasından kaynaklı ve Deriteks gibi örgütlenme aracımızın da olduğu bir alandır. Bu alanda bir süredir yürüttüğümüz örgütlenme kampanyası çalışmalarımızda ortaya çıkan sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı. Fabrika örgütlenmelerinin zorluklarına fabrika önündeki bekleyişlerimizde ortaya çıkan sonuçlara ve tam da bu nokta işçi sınıfının yaşam alanlarının örgütlenmesinin önemine değinildi ve somut önerilerle çözüm üretilmeye çalışıldı. Yine taşeron işçilerin örgütlenmesi yönelim olarak ortaya konularak başta belediye ve sağlık işkolundaki taşeronların örgütlenme ihtiyacına, olanaklarımıza belediye işkolu özgülünde Belediye-İş 2 No’lu Şube ile başlattığımız taşeron örgütlenmesi ve eksikliklerimize dair tartışmalar yürütüldü. İnşaat sektörünün devlet cephesinden sıcak para anlamına geldiği ve ekonomik krizin kapıda olduğu gerçekliğiyle birlikte önümüzdeki süreçte bu işkolunda örgütlenmenin önemine ve İnşaat-İş sendikasının örgütlenmesi için olanaklarımıza ve yönelimlerimize uygun şekillenişe dair bütün bu işkollarında çalışan, kampımıza katılan arkadaşlarımızla örgütlenme perspektifimiz üzerine tartışmalar yürütüldü.
“Yeni dönem sınıf hareketleri ve işçi sınıfının rolü” konu başlıkları altında devletin ideolojik aygıtları ve sendikaların bu kapsamda nasıl bir işleve sahip olduğu üzerine yürütülen tartışmalarda devletin her türlü olanağı, örgütü, kurumu kendi ideolojisini yaymak işçi sınıfının mücadelesini manipüle etmek için kullandığı gerçekliğine vurgu yapıldı. Ancak bu noktada sendikaların kuruluşu işçi sınıfının öz örgütlülükleri olma gerçekliği devletin değil sınıfın ideolojik aygıtı olarak kullanılması potansiyeli sınıf devrimcilerinin yaptıkları ya da yapamadıkları ile doğrudan ilintili olduğuna vurgu yapılarak bugün en gerici sendikalarda dahi çalışırız perspektifinin geçerliliğini koruduğu vurgulanarak sendikalarda nasıl bir çalışmayı esas alacağımızı tartıştık. Asgari ücret, 1 Mayıs, 15-16 Haziran direnişi gündemlerine ilişkin etkin eylem ve etkinlikler örgütlenmesini kararlaştırdık. Seçimlere dair tartışma yürüterek 7 Haziran seçimlerinin ardından gelişen süreci değerlendirerek 1 Kasım seçimlerinin önemine vurgu yaptık, genel eğilim olarak HDP’nin desteklenmesi ve şovenizmle mücadele için seçimler sürecinde işçi sınıfı içersinde kapsamlı bir çalışma yapma kararı aldık. Tartışmalarımız kapsamında örgütlülüğümüzün ayakları yere basacak bir şekilde yaşama geçirilmesi ve kurumsallaşmamızın yansıması olarak kampımızda yürütmemizi oluşturduk, üç ayda bir genişletilmiş divan toplantıları yapma kararı aldık.
Sınıf içerisinde kadın çalışması
Uzun süredir DDSB’nin sınıfın içerisinde kadın işçileri örgütleme perspektifindeki sakatlıklara, erkek egemen bakış açısına dair önemli tartışmalar yürüttük. Her kadın komisyonu kuralım tartışmamızda komisyonu işlevsiz kılmaya yönelik erkek egemen bakış açısını yıkmak noktasında kadınların daha iradeli durması için somut kararlar alarak kampta bir alt komisyon oluşturduk. Aynı zamanda tekstil işkolunun kadın işçi demek olduğuna dair somut veriler ve sinevizyonlarla kadın sunumunu zenginleştirerek sınıf içerisinde kadın çalışmasının önemi daha etkin bir şekilde vurgulanmaya çalışıldı. DDSB’nin programındaki kadın perspektifinin eksikliklerine vurgu yapılarak ilk kurultayda bu eksikliklerin giderilmesi kararlaştırıldı. Aynı eksik noktalar Deriteks içinde geçerli olduğu ve tekstil işkolunu örgütlemenin kadın işçilerin örgütlenmesinin önündeki engelleri kaldırmakla başladığı da vurgulandı. Her sendikada, şubede kadın komisyonlarının kurulmasına öncülük etmek, toplu sözleşmelerin kesinlikle kadın komisyonlarının denetiminden geçirilerek imzalanması yönlü yönelimlerimizi uygulamak noktasında kadın komisyonların sorumlu olduğu belirtildi. Kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık, kota, karar mekanizmalarında yer almak gibi konular tartışıldı ve kararlaştırıldı.
Sonuç olarak uzun süredir tartıştığımız zaaflı yanlarımızla mücadele için kampımız yol gösterici bir işlev görmüştür. Bu andan itibaren alanlarımıza döndüğümüzde aldığımız bütün kararları uygulamak noktasında esas olan irademizdir. Kampta edindiğimiz güçlü motivasyonla, sınıf bilincimizi ezilen yoksul halkımızın öfkesiyle, her gün katliama uğrayan Kürt ulusunun kinini birleştirme sorumluluğuna dönüştürerek görevlerimizi yerine getirmeliyiz/getireceğiz.
Birlik, Mücadele, Zafer!
Devrimci Demokratik Sendikal Birlik