İstanbul: 27 Mayıs-16 Haziran arasında en hareketli sürecini yaşayan ve bugüne değin devam eden Taksim Gezi direnişi boyunca gündemimizden hiç çıkmayan İstanbul valisi yine konuştu. Ancak vali bu defa Başbakan Erdoğan’ın Gezi direnişini itibarsızlaştırmak için söylemekten bıkıp usanmadığı türbanlı kadına saldırı iddiasını yalanladı.
Bilindiği gibi Erdoğan, yaptığı mitinglerde ve sonrasında uzunca bir süre Beşiktaş’ta bir grubunun türbanlı bir kadına yönelik saldırıda bulunduğunu iddia etmiş bunu Taksim Gezi direnişçilerine mal ederek hakaretler yağdırmıştı. Taksim Gezi direnişinin ruhu, Türbanlı olup olmamasından bağımsız olarak kadına yönelik her türlü tacizi lanetler. Böyle bir saldırı direnişçilerin mücadele ettiği dünya ve açığa çıkardığı kültürle de bağdaşmaz. Burada söz konusu olan -eğer yaşanmışsa- böylesine çirkin bir saldırıdan hareketle tüm direnişçilerin karalanması ve hareketin itibarsızlaştırılmak istenmesidir.
Erdoğan’ın her vesileyle yaptığı tamda budur. Ancak Erdoğan’ın iddiasını gerekçelendirecek herhangi bir belge ortaya koymadan gündeme getirdiği bu iddiaya bir yalanlama da kendi valisinden geldi.
Valiye ekşisözlük Markajı
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, geçtiğimiz hafta Gezi eylemlerine katılan 15 ekşisözlük yazarıyla buluştu. Görüşmede Vali’nin bilgisi dahilinde ses kaydı alındı. Yaklaşık 4 saat süren görüşmede ilginç diyaloglar yaşandı.
Görüşmede yazarlar Vali’ye ağır saldırılarla yaralananların fotoğraflarını gösterdi. Vali “Ben bunların nedenlerini anlattım Twitter’da da siz benim hesabımı takip etmiyorsunuz galiba” deyince, “Maalesef ediyorduk ve maalesef o yüzden çocuklar yaşlılar güvenerek geldiler daha sonra parka” yanıtını aldı. Ancak direniş boyunca yaptığı açıklamalarla halkı kandıran sonrasında polise saldırı emri veren vali şerbetliydi: “Vicdanım rahat. Emniyet teşkilatı sürekli bir şiddet görüntüsü içerisinde hareket etmiştir diye bana asla söyletmeniz mümkün değil”
Vali, Kabataş’ta türbanlı bir kadına direnişçilerin saldırdığı iddiasıyla ilgili görüntülerin olup olmadığı sorusuna “Elimizde öyle bir mobese görüntüsü yok” cevabını verdi.
Yaşanan diyalog ise şöyle gelişti:
– Kabataş’ta bir başörtülüye taciz yapanların bulunması için gelişmeler var mı? Biz de çok istiyoruz yakalanmasını. Siz bir video gördünüz mü peki?”
Vali- Yok. Bir video görmedim. Şunu söyleyeyim orada da kayıtlar alındı, bakıldı. Ama mobese kameralarından bazılarının kırık olması, her yerde mobese kamerasının olmaması olay mahallinde, bu nedenle herhangi bir kayıtlı şu ana kadar… Ama yarın öbür gün birisinin çektiği bir görüntü olabilir, çıkabilir. Yarın bir gün biri ben cep telefonuyla çektiğim bir görüntüyü şimdiye kadar beklettim ama şu veriyorum diyebilir, bilemem. Şu ana kadar mevcut mobese kameraları üzerinden ortaya çıkmış bir şey yok. Ama şu var, hukukta karine diye bir şey var. Bir bayan, hele ki bu toplumda ismi olan birisinin çok yakınıysa, böyle bir şeyi söylüyorsa bu hakikaten dikkate almaya değer bir şeydir. Bir bayan gelse bana dese ki, Vali Bey ben senin memurun, personelin olarak böyle bir şeyle karşı karşıyayım, ben vallahi o bayana öncelikle inanırım.
– Şunu açıklığa kavuşturalım. Böyle bir görüntü hiç mi yok, siz mi görmediniz?
Vali- Ben şu ana kadar böyle bir görüntü görmedim. Olsaydı mutlaka çıkartılırdı ama varsa nerede var onu bilemiyorum. Bizim elimizde şu ana kadar mevcut mobese kameraları üzerinden herhangi bir şey yoktur dedim. Ama hiç yoktur manasında demiyorum. Birinin elinde olabilir, bunu bilemiyorum.
