Sadece 2023 yılında 3.3 milyar avro hasılat elde eden Tarkett, Tuzla’daki fabrikasında çalışan işçileri ise zamsız çalıştırmak istedi. İstanbul Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesinde bulunan, Petrol-İş Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Tarkett Turkey Zemin Kaplamaları Fabrikası’nda, toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri patronun “zamsız çalışın” dayatması nedeniyle tıkandı ve işçiler greve başladı.
Direnişin 74. gününde Petrol-İş üyesi ve İş Yeri Baştemsilcisi Selman Sakarya ile süren direnişe dair konuştuk. Sakarya, “Gelin anlaşalım noktasında hareket ediyoruz ama bundan sonrası biraz daha farklı olacak gibi bir durum var” diyerek patrondan herhangi bir görüşme vb. talep olmazsa önümüzdeki günlerde farklı eylemler içinde olacaklarını belirtti.
– İki aydan fazla bir zamandır direniştesiniz. Bu direniş, patron için ve işçiler için ne anlama geliyor?
– 74. Gün, bugün. Direnişin yani grevin başlangıcında, ikinci haftasında bir görüşme sağlandı. O günden bugüne bir sonuç elde edemedik. Yani o zamandan bugüne kadar ciddi bir sessizlik var. Hiçbir karşı görüşme talebi yok, bizden sürekli giden bir görüşme talebi var ama karşıdan gelen bir şey yok. Yaklaşık 4-5 haftadır tamamen sessizlik hakim. Biz ise kararlı bir şekilde devam ediyoruz.
– Bu sessizliği nasıl değerlendirmek gerekiyor? Sizce patron neden bu kadar sessiz?
– İçeriden bize bir mesaj gönderildi. Mesaj şu; “Fabrikayı kapatacaklar!” Sonuçta Fransız bir fabrika. Türk değil. Kapatıyor olsa 5 yıldır bu fabrikayı açık tutmaz. 5 yıldır zaten doğru düzgün, net bir üretim söz konusu değil. Kapatıyor olsa zaten daha öncesinden kapatırdı yani. Bu sendikal süreçten sonra kapatma dedikoduları ortaya çıktı. Kafamızda çok fazla soru işareti var, bu ayrı konu. Neden, neyi bekliyorlar, niye herhangi bir kıpırtı yok, herhangi bir ses yok. Bunun Fransa’da bir ayağı var. Biz Fransa ayağına biz irtibat kurmaya çalıştık, kurduk da.
– Bu ilişkilenmeden sonra değişen bir şey oldu mu?
– Dediğim gibi, çok fazla soru işareti var. Biz sadece varsayımlar üzerinden gidebiliriz. Burayı kapatıyor olsalardı, kapatırlardı zaten diyoruz. Yani 2025 yılı bütçesi kabul edilmiş. Kapatıyorsa 2025 yılı bütçesi kabul edilmezdi. Yani nedir-ne değildir çok net bir şey diyebileceğimiz bir durum yok. Sanki onlar da kendi direnişlerini yapıyorlar gibi. Ya da sanki bizim sınırlarımızı test ediyorlar. Belki de bizim kırılmamızı, içeri dönmemizi bekliyorlar. Etki-tepki ölçümü gibi.
“Hiçbir maddede anlaşamıyoruz!”
– Sendikanın yaşananlara dair nasıl bir eylem planı var?
– Biz 2022 yılının başında örgütlendik, yetki aldık, yetkiye itiraz edildi. Mahkeme süreci oldu. Bir-bir buçuk yıl boyunca mahkeme süreci oldu ve sürekli bir gelişme oldu. Sendikanın sulh ile çözme, barışla çözme, bir elini uzatıp gelin bunu anlaşarak çözelim, greve gitmesin gibi bir anlayışı vardı.
Aslında hala da öyle ama şöyle bir şey var: Buradaki temel sorun şurası: Sonuç olarak ortada bir taslak var. Bu taslakta belli maddeler var. Bu maddelerin bir tanesini bile görüşemedik. Bir tanesini bile kabul etmediler. Yani belli bir aşama kaydedildi de sadece bir iki maddede anlaşamıyoruz gibi bir durum bile sözkonusu değil.
Hiçbir maddede anlaşamıyoruz. Çünkü veremeyeceğini söylüyor. Sendika da bu noktada, -daha yeni bu cümleyi kuruyorum-; Şu ana kadar elimiz havada, gelin anlaşalım noktasında hareket ediyoruz ama bundan sonrası biraz daha farklı olacak gibi bir durum var.
– Yani eylemsellik anlamında, ortaya koyacağınız mücadele açısından mı?
– Evet, evet. Yani sendika bir çaba verdi. “Yurtdışıyla görüşebilir miyiz?” vb. anlamında. Yurtdışından endüstriyelle bir görüşme sağlandı. “Bizim için bir diyalog kurabilir mi?” diye düşündük. Onu şu an örmeye çalışıyorlar. Oradan bir sonuç çıkar mı çıkmaz mı, ona bakacaklar. En azından birebir bir bu olaya bakışları nedir? Niye sessizlik var? Başka şeyler mi var? Bizim kafamızdaki soru işaretlerini doğrudan çözebilir miyiz? Oradan bilgi alabilir miyiz? Vb. sorulara yanıt alabiliriz belki. Ama dediğim gibi bundan sonrasıyla ilgili de bir eylemsellik söz konusu olacak.
– İşçi sınıfının parçalı da olsa eylemli bir süreci var. Bununla ilgili yorumunuz ya da çağrınız nedir?
– İşçi sınıfına çağrımız şudur; örgütlü olmak, bilinçli olmak ve birlikte hareket etmek… Bu eylemsellikler 2025 yılında daha da artacak gibi görünüyor çünkü ekonomik kriz ve darboğaz insanları artık gerçek anlamda etkilemeye başladı. Zaten etkiliyordu ama artık içinden çıkılamaz bir duruma götürüyor, sürüklüyor.
Bunun için bir çözüm de ortada yok ya da vaat edilen bir şey de yok. Dolayısıyla daha da yukarı tırmanacak gibi bir durum söz konusu. Bizim burada yapmamız gereken şey örgütlü olmak, mücadele etmek, mücadele vermek ve bize verilmeyen hakları elde etmeye çabalamaktır.