Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) üyesi Grid Solutions, Hitachi Energy, Schneider Elektrik ve Arıtaş Kriyojenik ile kısa süre önce MESS üyeliğinden ayrılan Green Transfo işletmelerinde örgütlü olan Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine söz konusu işletmelere bağlı toplam 11 fabrikada grev kararı alınmıştı.
Birleşik Metal-İş Sendikası, kademeli olarak gerçekleştirilecek olan grev kararını ilk olarak Hitachi Energy’de uygulamaya başladı. Bu kapsamda Hitachi Energy’ye bağlı 4 fabrikada çalışan 500 işçi grev başlattı.
Birleşik Metal-İş Sendikası iş yeri temsilcisi Beyhan Yağbakar ile süreci konuştuk. Yağbakar, grev sürecini “Bu mücadele sınıf mücadelesidir” şeklinde özetledi ve herkesi bu mücadelenin bir parçası olamaya çağırdı.
Hitachi Energy’nin Kartal’da bulunan fabrikası önünde toplanan işçiler, halay ve ”Sözleşme hakkımız, grev silahımız”, ”Direne direne, direnişle zafere” ve “Sadaka değil, toplu sözleşme” sloganları eşliğinde greve başladı.
– Grev kararının nasıl alındığını kısaca aktarabilir misiniz?
– Tabii ki. Öncelikle merhaba. Hepinizi, herkesi buradan Hitachi Kartal işçileri olarak, Hitachi Kartal işçilerinin baş temsilcisi Beyhan Yağbakar olarak saygı, sevgi, umut ve coşkuyla selamlamak istiyorum.
TİS sürecimizde nasıl başladık sorusuna gelecek olursak, 9 Ağustos itibariyle TİS sürecimiz burada başladı. Tabii ki, 9 Ağustos öncesinde biz taslağımızı hazırladık sendikamız aracılığıyla, uzmanlarımız aracılığıyla. MESS’e bildirdik. MESS biliyorsunuz ki, işverenler sendikası. Normal iki aylık süre içerisinde herhangi bir anlaşma olmadı, görüşmeler yapıldı. İlk başta bize çok komik rakamlar sunuldu, dalga geçiyormuş gibi. Sadece enflasyon rakamlarını reva görüp öyle bir teklifle geldiler bize. Bunu kabul etmedik. Çünkü kabul edilebilir bir rakam değildi. Sonrasında da bize düzgün yaklaşmadılar. Bir pazarlık zemini oluşturmak adına bile hiçbir girişimleri olmadı. Nihayetinde toplu sözleşme normal süreç bitti, ara bulucuya döndü süreç. Ara bulucudan da herhangi bir sonuç çıkmadı. En sonunda 4 Aralık itibariyle şanımızla, şerefimizle, onurumuzla, gururumuzla grevimize başladık.
– Sizinle birlikte Birleşik Metal-İş’e bağlı birçok başka, ilk etapta 4 fabrika greve çıkmıştı. Sonrasında yeni fabrikalar da katıldı. Hem Manisa’da hem de Gebze’de. Sormak istediğim şu; Grev patronları nasıl etkiliyor?
– Biz 10 gündür grevdeyiz. Yani aslında ekonomi açısından gerçekten ülkenin ekonomisine büyük zarar veriyorlar. İşveren, patron, sendikası bunu bile bile yapıyor. Bunu hangi şuurla yaptıklarını inanın biz de anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bugün itibariyle yani 13 Aralık itibariyle Schneider Elektrik ve Gi-Elektrik de grevlere başladı. Zaten küçük MESS grubuyuz biz. Yani öyle adlandırıyoruz. Elektromekanik işverenleri olarak. Piyasanın bir ya da iki tık üstünde yani ciro bakımından üstünde olan firmalardan bahsediyorum. Şu anda işveren sendikalı, sendikası öyle tahmin ediyoruz ki işi sıkı tutuyor. Hem de gereğinden çok fazla sıkı tutuyor. Neden? Biz şöyle düşünüyoruz. Önümüzde bir asgari ücret belirleme süreci var, bu birincisi. Bir diğer şey de bir dahaki seneye büyük MESS grup sözleşmesi dediğimiz büyük MESS grubu var. Bizim burada yapmış olduğumuz sözleşmenin, almış olduğumuz kazanımların, kazancın emin olun ki hem asgari ücrete etkisi olacağından ve diğer büyük MESS grubuna ışık tutacağından dolayı önem veriyorlar. Piyasanın gerçek değerlerine kavuşması adına bizim isteklerimiz karşılanırsa piyasanın yükseleceğini düşündükleri için işveren sendikası direniyor. Şu anda acaip direniyorlar. Metal sanayicileri sendikası, üyelerini hiç olmadığı kadar örgütlemiş durumda.
“Hiçbir baskı bizi yıldıramaz!”
– Halka şeklinde devam eden bir süreçten bahsediyorsunuz.
– Evet evet, bu, birçok şeyi arkasından getirecek. Onun için diyorum ki, bizim bu sözleşmemizi çok sıkı tutuyorlar. Bizim önümüzü açmamak için, bizi kırmak için emin olun ellerinden geleni yapıyorlar. Mesela işverenler her gün bize mesaj gönderiyorlar. Yok yetmedi, mail gönderiyorlar. “Biz uzlaşmacıyız. Sendikanız böyle dedi, şöyle oldu, biz uzlaşma tarafını seçiyoruz ama sendikanız bize yanaşmıyor” gibi mesajlar bile gönderiyorlar. Bu kadar sıkışmış durumdalar yani. Biz bunun farkındayız.
– İşçilerin morali nasıl?
– Biz greve çıkmadan önceki eylemlerimizde yani grev öncesinde toplu sözleşme sürecindeki eylem ve etkinliklerimizde şöyle bir sloganımız vardı, siz de bilirsiniz; “Baskılar bizi yıldıramaz!”
Biz bunu söylerken yalan söylemiyorduk. Hiçbir şekilde, hiçbir baskı bizi yıldıramaz. Soğuk, yağmur, kar, çamur, fırtına ne olursa olsun bizi kesinlikle yıldıramayacak. Çünkü bizim -Hitachi olarak konuşayım- Kartal Fabrikası’nda 160, Hitachi genelinde 500 arkadaş biz greve çıktık. Katılımımız % 100. Hiç eksiksiz katıldık yani içeride çalışma falan filan söz konusu değil. Herkes olabildiği kadar mutlu, umutlu ve coşkusunu ilk günden bu onuncu güne kadar sürdürüyor ve hala da devam ediyor. Görüyorsunuz, siz de geliyorsunuz, sivil toplum örgütlerinden vb. arkadaşlar geliyor, görüyorlar herkesi. Bu enerjiye hayran kalıyorlar. Daha önce böyle bir şey yaşamadıklarını, görmediklerini, soğuğa, yağmura, çamura rağmen hala diri durmamız insanları etkiliyor. Yani moralimiz çok yüksek. Gayet iyi durumdayız.
– Son olarak bir çağrınız var mı kamuoyuna?
– Ben şuna çok inanan birisiyim: “Birleşe birleşe kazanacağız.” Biz birleşerek kazanmak zorundayız. Bütün işçi sınıfını, sınıf mücadelesine davet etmek istiyorum. Bugün belki biz grevdeyiz ama yarın herhangi bir X firma da greve çıkabilir. Bu mücadele sınıf mücadelesidir, herhangi bir siyaset, dil, din ayrımı yapmaksızın sınıf mücadelesi yürütmeliyiz.