GençlikGüncel

SÖYLEŞİ | İzmir YDG: “Kalıcı çözümler oluşturulması için eylemlerimize devam edeceğiz”

İzmir'de 'Barınamıyoruz' diyerek eylem gerçekleştiren bileşenlerden YDG ile süreci konuştuk.

İki yıllık aranın ardından birçok üniversitede yüz yüzde eğitime tekrar geçilmiş oldu. Bu yıl, üniversite okumak için farklı bölgelere giden öğrenciler, daha ilk günden barınma sorunu ile karşı karşıya kaldılar. KYK yurtlarının yetersizliği, kira fiyatlarının fahişliği yüzünden çok sayıda öğrenci, döneme başlayamadan okulunu terk etmek zorunda kaldı. Öğrenciler ise bu soruna dikkat çekmek adına birçok alanda ‘Barınamıyoruz’ diyerek eylemlilikler gerçekleştirdiler. Parklarda, sokaklarda sabahlayan öğrencilerin eylemleri ses getirmeye başladıktan sonra ise AKP iktidarı tarafından hedef gösterildiler ve eylemlerine yönelik polis saldırısı gerçekleşti. Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak, İzmir’de ilk günden itibaren eylemlerin bir parçası olan Yeni Demokrat Gençlik (YDG) ile süreci konuştuk.

İlk olarak şunu soralım, öğrenciler barınamıyoruz diyerek sokağa çıktı. Pandemi sürecinin ardından yüz yüze eğitim başladı ve öğrencilerin barınma sorunları ortaya çıktı. İlk olarak bu soruna ilişkin ne söyleyebilirsiniz? İkinci olarak ise, Bakanlık ve KYK’nın ‘yurt sorunu yoktur’ açıklamalarının gerçekliği var mı?

Öncelikle sorduğunuz sorular arasında birbiri ile bağlantılı ilk sorulan soru ile başlayalım. Şöyle ki; 2 yıldır pandemiden kaynaklı öğrenciler uzaktan eğitim görüyor ve bu yıl okulların tekrar açılması ile beraber 2 yıldır eğitim hayatına uzaktan devam eden öğrenciler uzaktan eğitimin sona erdirilmesi ile beraber birden birçok kentte binlerce öğrencinin gelmesine neden oldu. Öğrencilerin kentlere gelmesi ile beraber yetersiz yurt ve fahiş kira bedelleri ile karşılaştılar. Tüm bunların karşılığında herhangi bir çözümün olmaması da öğrencilerin bu soruna dair söz söylemesine neden oldu, eylemlerin ortaya çıkış noktası da budur.

İkinci olarak ise, bakanlık ve KYK bu konuda yalan söylüyor söylediklerinin hiçbir tutarlı yanı yoktur fahiş kira bedellerinin ortada olduğunu emlak odası başkanı kendi örneği ile ortaya koymuştur, ‘5000 liraya ev kiralanabilir’ demiştir. Bu bile olayların gerçekliğini gösteren bir örnektir. Onun dışında yurt kapasitelerinin yeterli ve yurtların  niteliksel anlamda çok iyi olduğunu iddia ediyorlar.  Bizim gördüğümüz ve karşı karşıya kaldığımız yurtların niteliksel ve yeterlilik anlamında sınıfta kaldığıdır. Gerçekler üzerinden gidersek Türkiye’de yeterli kapasiteye sahip yurtlar ve nitelik bakımından yeterli yapıları uygun yurtlar yoktur. Türkiye’deki kamu yurtlarında yurtlarında barınacak barına bilecek öğrenci sayısı 700 bindir bu bakanlığın açıkladığı sayıdır. Yine sayısal olarak 4 milyona yakın sadece örgün eğitim alan öğrenci olduğunu biliyoruz buda yurtların yetersiz olduğunun göstergesidir. Yurt kapasitelerini arttırabilmek için alelacele bir şekilde odalara ekstra yatak konulduğunu biliyoruz. Aynı zamanda mevcut iktidarın bu sorunu farkında olduğunun da farkındayız sürekli  kamuoyuna yalan yanlış bilgi sunarak bizleri hedef gösteriyorlar. Buradaki amaç yaşanan ekonomik krizi faturasını öğrencilere ve emekçilere kesmektir aslında yaşadıkları krizi bu şekilde atlatma yoluna gidiyorlar.

Siz de bu sürecin ardından ‘Barınamıyoruz’ diyerek sokağa çıktınız ve parklarda sabahlamaya başladınız. Bu eylem pratiğine ilişkin ne söylemek istersiniz?

İlk olarak bir arkadaşımızın KYK binasının önüne yatağına atmasıyla başladı her şey. Biz İzmir Üniversite Dayanışması olarak eylemlerin başlamasından 2 gün sonra parklara gitmeye başladık. Bundaki amacımız ise bu problemi hisseden ve bu problemi muhatabı olan herkesin bir araya gelip sesini yükseltmesidir. Aslında biz sadece barınamayan değil aynı zamanda geçinemeyen öğrencilik halini  yaşayamayan öğrencileriz sadece yatacak bir yer değil aynı zamanda o yerin kirasını faturasını nasıl ödeyeceği dert eden kişileriz onun için bir araya gelmemiz gerektiğini biliyoruz parklarda eyleme başlamamızın nedeni de budur. Biz iktidara söylediği gibi 127 kişi değil milyonlarız ve milyonlar isek bu sorunu çözdürecek olan da biziz.

Bu eylemlere başladıktan sonra önce iktidar tarafından hedef gösterildiniz. Ardından eylemin altıncı gününde polis saldırısıyla gözaltına alındınız. Bu saldırıya ve gözaltındaki polis şiddetine ilişkin ne söylemek istersiniz?

Mevcut AKP iktidarı tüm sorunları ve sorunları dile getirenleri her zaman hedef göstererek meşruluğunu yok etmeye çalışıyor. En demokratik hak taleplerini dile getirenleri kriminalize etmeye çalışıyorlar. Haklı olduklarımızı bildikleri için anti-propaganda yaparak haklı taleplerimizin duyulması istemiyorlar. Başta da söylediğim gibi Bu problemi yaşayan milyonlarız hepimize terörist ilan edemezler çünkü bu gerçekçi ve doğru değil.

İzmir Üniversite Dayanışması olarak Hasanağa parkında eylemimizin 6’ıncı günündeydik. Saat gece 12 sularında etrafımız kolluk kuvvetleri tarafından çevrildi.

İzmir güvenlik şube amiri yanımıza gelerek alanı 5 dakika içerisinde terk etmemiz gerektiğini söyledi biz ise kendisine bize bir gerekçe sunması gerektiğini söyledik ama kendileri herhangi bir gerekçe sunmalarını gerek olmadığını söylediler ve alandan ayrılmayacağını söylediğimiz de ise polis şiddetine maruz kalarak gözaltına  alınmaya başlandık. Alanda gözaltı yapılırken birden fazla işkenceye maruz kaldık ters kelepçe, yerde kafaya basma ve benzeri birçok şeye maruz kaldık. Maruz kaldığımız işkence ve şiddet gözaltına alındıktan sonra gözaltı araçlarında da sürmeye devam etti. Gözaltı araçlarından zorla indirilen arkadaşlarımız oldu arkadaşlarımızın nereye götürüldüğünü sorduğumuzda ise bize saldırmaya başladılar ve gelin sizi de arkadaşlarımızın yanına götürelim diye tehdit edildik. Ben zorla araçtan indirim araçtan indirildikten sonra dengemi kaybedip yere düştüm burada yerde tekmelere maruz kaldım. Yerden kalktıktan sonra da ters kelepçe yapılırken parmağımdan ses gelene kadar ters çevrildi kırılma sesi geldikten sonra ise ters kelepçe yapılarak başka bir aracı götürüldüm.

Gözaltı aracımla saatlerce ters kelepçe ile bekletildik bizi görmeye gelen avukatlarımız bu muamelenin insanlık suçu olduğunu dile getirdikleri için ve kelepçelerin çıkartılmasını istedikleri için onlar da polis şiddetine maruz kaldı aynı şekilde biz de aracın içerisinde defalarca şiddete maruz kaldık. Hastanede muayeneye götürülürken ters kelepçe çıkartıldı ve muayeneden sonra  tekrar takılmak istendi kabul etmediğimiz içinde tekrar şiddete maruz kaldık. Bize saldıranların cüretlerini nereden aldığını biliyoruz 1 gün önce bizi hedef gösterenlerden cüret alıyorlar biz de milyonlarca öğrenciden hedef gösterilen yok sayılanlardan cüret alıyoruz cüret alarak eylemimize ve eylemlerimizi devam edeceğimizi söylüyoruz

Sürecin devamını nasıl örmek istiyorsunuz?

Yaşanan durumu gündem değiştirmek ve görünürlüğünü arttırmak geçici değil kalıcı çözümler oluşturulması için  eylemlerimize devam edeceğiz. Üniversitelerin açılması ile beraber üniversitedeki arkadaşlarımızla bir araya gelip neler yapabileceğimizi konuşup pratiğe geçireceğiz

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu