EmekGüncel

SÖYLEŞİ | İnşaat sektöründe veriler koronavirüsün kara kitabını yazdırıyor

Koronavirüsün Türkiye’de de görüldüğüne dair yaklaşık iki ay önce resmi açıklama yapılmasının ardından uygulanan sokağa çıkma yasaklarına rağmen işçilerin çalıştırılmaya devam etmesi tartışma konusu oldu.

Koronavirüsün Türkiye’de de görüldüğüne dair yaklaşık iki ay önce resmi açıklama yapılmasının ardından uygulanan sokağa çıkma yasaklarına rağmen işçilerin çalıştırılmaya devam etmesi tartışma konusu oldu.

Bu süreçte kıdem tazminatsız işten çıkarma, ücretsiz izin, salgın koşullarında aciliyeti olmayan inşaat sektöründe işçilerin herhangi bir önlem alınmadan çalıştırılması da bir diğer tartışma konusu.

Şantiyelerde işçilerin yaşadıkları koşulları ve 1 Mayıs sürecini İnşaat İşçileri Sendikası Örgütlenme Sorumlusu Deniz Gider ile konuştuk

– Koronavirüs koşullarından kaynaklı farklı bir 1 Mayıs süreci yaşandı. Sendika olarak bu 1 Mayıs’a nasıl hazırlanıldı ve bu 1 Mayıs sizce nasıl geçti?

– Bildiğiniz gibi şu anda salgın koşullarından geçmekteyiz. Bu 1 Mayıs da salgının seyrine göre ilerlemiş oldu. Ama bizim bu 1 Mayıs’a yaklaşımımız konfederasyonların yaptığı gibi devletle anlaşıp “makul” sayıyla çelenk bırakmak üzerinden olmadı. 1 Mayıs’ın meşruluğunu göstermek için üyelerimize, inşaat işçilerine “1 Mayıs’ta alanlara” çağrısı yaptık.

Patronlar, sokağa çıkma yasağına rağmen izinler alıp, işçileri şantiyelerde, fabrikalarda, atölyelerde çalıştırabiliyorsa ve hatta 1 Mayıs gününde dahi işçi arkadaşlarımız çalıştırılıyorsa, bizim de bu 1 Mayıs’ı alanlarda kutlamamız meşrudur. Biz 1 Mayıs çalışmalarımızda bütün üretim alanlarında üretimi durdurarak, genel greve gidilmesi şiarıyla hareket ettik. Bununla birlikte çalışmalarımızda alanlarda, sokaklarda olacağımızı belirttik.

Burada alan vurgusunu tekrar yapmak istiyorum. Çünkü COVİD-19 süreci önlemden çok yasaklarla sürdürülmek istendi. Böyle bir süreçte bize, kazanılmış haklarımızın hiçbir geçerliliğinin kalmadığını kabul ettirmek istediler. Bizi, işçileri yasak zamanlarında çalıştırıyorlarken, 1 Mayıs günü alanlarda olmamız yasaklanıyor. Biz de bu yasakları tanımadık. Bunun sonucunda ise 1 Mayıs günü gözaltına alındık.

“Gözaltına alındığımız yerde işçiler yol kazıyorlardı”

 

– Gözaltında neler yaşandı peki?

– Bizi “Eylem yapmanız yasak” diye engellemeye çalıştılar. Biz de buna karşılık 1 Mayıs’ın yasaklanamayacağını belirttik. Daha sonra gözaltına alınmış olduk. Bahaneleri ise koronavirüsten kaynaklı fiziksel mesafenin korunması için 1 Mayıs’ın yasaklandığı oldu. Eğer bizim sokağa çıkmamız yasaksa, işçiler de çalışmamalıdır. Ama gelin görün ki gözaltına alındığımız yerde belediye işçileri yol-kazı çalışması yapıyorlardı. 1 Mayıs’ta sokağa çıkmak yasak ise, aciliyeti olmayan bir iş için o işçiler neden o gün çalıştırıldı?

 

– Daha önce şantiyelerden, bizzat işçilerden aldığınız bilgilerle bir rapor yayınladınız. Rapordan bahsedebilirmisiniz?

– Hazırladığımız rapor herhangi bir veriye dayanmayan, üyelerimizin, işçilerin bize göndermiş olduğu taahhütnameler, çalışma, barınma ortamlarının görüntülerle belgelenmesi, koronavirüs hastalığı görülen arkadaşlarımızın saklanmaya çalışılması ve patronların keyfi bir şekilde kısmi işçileri karantinaya alması gibi bilgiler ışığında hazırlandı. Bu raporu hazırlamamızı sağlayan etkenlerden biri de  onbinlerce işçinin işsiz bırakılıp memleketlerine gönderilmesi oldu.

Tabi emeğin gasp edilmesi, iş cinayetleri koronavirüs öncesinde de vardı. Ama salgın zamanında bu durum işçilere “can güvenliğimiz yok” dedirten bir duruma geldi. Elimize birçok işten atma, apar topar işçileri kamplarından çıkarıp memleketlerine gönderilmesiyle ilgili görüntüler ulaştı. Düşünün bu insanlar otobüslere “balık istifi” şeklinde doldurulup gönderildiler. Özetle bu yayınladığımız rapor, verilere dayalı bir rapor değildir ki bu koşullarda net bir veriye ulaşmak da pek mümkün değildir. Ama bizim “Koronavirüs Kara Kitabı” dediğimiz bu raporda şantiyelerin, inşaat sektörünün durumu gayet net öne sürülmektedir.

– Bu salgın koşullarında inşaat sektörüne baktığımız zaman birçok şantiyede çalışmaya devam ediliyor. Salgın koşullarında inşaat sektörü çalışmaya devam etmek zorunda mıdır?

İnşaat sektörünün bu koşullarda çalışmak için hiçbir zorunluluğu yoktur. Ama yine de sadece Türkiye’de değil, Almanya, İngiltere, Kuveyt gibi birçok ülkede işçiler çalışmaya devam etti.

Bir tek pandemi hastanesi inşaatını istisna olarak görebiliriz. Ancak Sancaktepe’deki pandemi hastanesine baktığımız zaman daha çarpıcı bir tablo görüyoruz.

Pandemiyle mücadele edecek olan bir hastanenin inşaatında işçilere yönelik hiçbir önlemin alınmadığını görüyoruz. Gerek yemekhanelerde, gerek vardiya değişiminde, kamplarda önlemler alınmadığını ve işçilere fiziksel mesafe, koruyucu ekipman sağlanmadığını gördük. Böyle bir yerde bile işçi sağlığına önem verilmediğini görüyoruz.

“Gurbette olan işçilerle dayanışmada bulunuyoruz”

– Sendika olarak “İnşaat işçileriyle dayanışma kampanyası” başlatmıştınız. Kampanyadan biraz bahsedebilir misin?

– Salgınla birlikte işsizliğin iyice artmasıyla inşaat işçilerine yönelik bir kampanya başlattık. Çünkü daha önce belirttiğimiz gibi on binlerce inşaat işçisi işsiz kaldı. Özellikle gurbetten, Kürt illerinden, Karadeniz Bölgesi’nden gelen arkadaşlarımızı da kapsayacak şekilde bir kampanya yürütüyoruz.

Kampanyamız ile ilgili bilgi almak isteyenler, dayanışmaya destek olmak isteyenler İnşaat İş Sendikası’nın sosyal medya hesaplarından ve 05346368413 (Yunus Özgür) ile 05394574457 (Deniz Gider) numaralarından ulaşabilir.

Sizin de bildiğiniz gibi Koronavirüs kaynaklı iş cinayetleri yaşanmakta. Korona vakası görülen işyerlerinde işçilerin durumu nedir? Eğer izine gönderiliyorsa ücretsiz izine mi yoksa ücretli izine mi gönderilmektedir?

İSİG Meclisi’nin paylaştığı verilere göre 52 arkadaşımız koronavirüsten dolayı hayatını kaybetti. Buna karşılık bizim talebimiz, işçilere yönelik ücretsiz izin dayatmalarına karşı aciliyeti olmayan tüm şantiyelerde çalışmanın durdurulması ve tüm işçilere yönelik ücretli izin oldu. Fakat bu gerçekleştirmedi. İnşaatlarda COVİD-19 pozitif çıkan arkadaşlarımız olduğu bilgisi bize gelmektedir. Gelmemesi mucize olurdu.

Bu işçilerin net bir sayısına ulaşmak da pek mümkün değildir. Patronlar bu durumları gizlemekte ve işçilere yer yer karantina uygulamaktadır. Özetle şimdilik net bir şey söylemek zor.

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu