İnce, tüm basın emekçilerinin biraraya geleceği bir örgütlenmenin gazetecileri güçlendireceğini dile getirdi ve kamuoyuna dayanışma çağrısı yaptı.
– Direnişiniz üçüncü ayını tamamlamak üzere. Nasıl gelişmeler oldu?
– Ben Sputnik’te yedi senedir çalışıyordum. Sendikalı olduğu için işten çıkarılan 24 arkadaştan biriyim. Bu süreçte çok yol katettik, kamuoyunu canlandırdık. Meclis’e soru önergeleri verildi. Ulaşmadığımız sanatçı, yazar, aydın kalmadı ama bir türlü yukarıyla bir irtibat sağlanamadı. Onlar herhangi bir yola yanaşmadığı için biz 80 gün boyunca “neler yapabiliriz”, “nasıl sesimizi duyurabiliriz?” vb. konulara yoğunlaştık.
Süreç bu yüzden sürmeye devam ediyor. Yani hayallerindeki gibi bitecek bir şey yok burada. Çünkü 24 kişinin hakkı söz konusu. Tek bir kişi ya da iki kişi bile olsa biz burada bunu yapacaktık ama 24 kişi birden gerçekten biraz yaralayıcı oluyor ve tutunmanıza neden olan bu.
– Üç aydır işsizsiniz aynı zamanda. Bu, nasıl etkiliyor hayatınızı?
– Yedi senedir hiç bu kadar çalışmadığım an olmamıştı. Çünkü -tahmin edersiniz ki- bir sürü iş yapıyoruz. Mesela ben orada editörlüğümün dışında bir sürü şey yürütüyordum. Freelance olarak seslendirmenlik yapıyordum örneğin. Tekrar böyle haberciliği yaşatabileceğimiz, bir youtube hesabı açtık; Grev Tv. Aşağıdan röportajlarımıza devam edip aslında sahada gazetecilik yapmaya çalıştık. Ama yıllardır ofis çalışanısınız, oraya alışmışsınız, düzeniniz dağılıyor.
O yüzden ben mesela tam tanımlayamıyorum ama bir boşluk var. Bizim aşağıda (Sputnik İstanbul ajansının önü) oluşumuz enteresan hissettiriyor. Yani yukarıdakilerin hiçbir şey olmamış gibi devam etmeleri ama onlarca meslektaşımızın bize neredeyse haftanın birçok günü desteğe gelmesi düzenli desteğe gelmesi vb. böyle bir kafa karışıklığı da yaratıyor
“Sendika, senin bir aracın…”
– Greviniz oldukça uzun sürdü…
– Evet, doğru bir noktaya parmak bastın. Sabah grevinden sonra grev anlamında bakıldığında uzun bir grevdeyiz. Uluslararası haber ajansları arasında en uzun grevi yapmak suretiyle tarihsel bir yere oturmuş bulunduk.
Dünyada da bu alanda çok ciddi anlamda dezenformasyonla yürüyen bir süreç var. Türkiye’de de bu, ana akımla yürütülüyor. Yurt dışında da Avrupa’da ya da ABD’de dezenformasyon yuvaları var. Biz mesela Rusya haber ajansı olarak Ukrayna operasyonu savaşından dolayı uzun süre bu dezenformasyonla mücadele etmek zorunda kaldık, böyle yükler de üstlendik. Yani emek gazeteciliğinin, yaşanan sorunların dışında bir de bunları üstlendik.
– Türkiye’de gazetecilik zor, özellikle sokakta-ezilenler cephesinden gazetecilik yapmak çok daha zor. Bunu sizler de biliyorsunuz. Türkiye’de gazeteci olmak ne demek sence?
– Türkiye’de her şey olmak çok zor. Yani gazeteci olmak da zor, kadın olmak da zor, erkek olmak ayrı zor. Yani her şeyin bir zorluğu var. Bu süreçte öğrendiğim en önemli şey mesela ay olmak üzere ve bir sonuç alamadık diyoruz ama biz aslında somut başarının dışında çok şey kazandık. Bunları maalesef ki biraz dişinizi sıkıp, elimizi taşın altına koyup yapabildik. Biz istemezdik işten çıkarılmayı ama maalesef böyle sonuçları da göze alarak bugünden başlayıp belki 2-3 sene sonra sonucunu alabileceğimiz, o zaman meyvelerini yiyebileceğimiz bir direniş oldu. Herkese de bir katkısı olacaktır bu sürecimizin. Böyle bir süreç işletiyoruz.
Pes ettiğiniz, düştüğünüz dönemler oluyor ama meslektaşlarınız olmasa da emekten, en azından düşmenin ne demek olduğunu bilen insanlardan yardım alıyorsunuz. Bazen de şans ama çok kovalamanız gerekiyor. Yurt dışında da çok örneği var. Türkiye’de de maalesef kötü örneklerine rastlıyoruz. Mesela çok sayıda içeri alınan “düşünce suçlusu kabul edilmeye çalışılan” insanlar var.
Gazetecilik örneklerine baktığımızda ben objektif üretilen şeylere ya da emek üzerine gidilen çalışmalara çok değer verilmediğini düşünüyorum. Değer verilmesi için şöyle bir şey olabilir; Mesela biz herkesi sendikalaşmaya teşvik ediyoruz. Farklı sendikalar da mevcut.
Genel olarak hepsinin bir yerde toplandığı bir durum faydalı oluyor. İnsanların birbirine destek olabileceği -bu destek haberlerin yayılması olabilir- mesela toplu çıkarıldık işten ve ayakta durmamız gerekiyor, inanın bunlar fayda sağlıyor bize.
Yani ben hep birlikte olduğumuz için yaşananlara katlanabiliyorum. Sendikalaşma yapabiliriz ama biz de bunu kendimiz, meslektaşlar olarak yeni bir şey yaratmalıyız. Ben bunu öğrendim. Yani sendika, senin bir aracın ve elini taşın altına koyup senin fikirlerini uygulaman lazım.
Bu anlamda herkesin biraraya gelebileceği -bu gazetecilikte de böyle- ortak bir şey kurulursa olumlu olur. Bu şekilde kendi oluşumumuzu kurduğumuzda mesela dünyada dezenformasyona yönelik bir şey yaparsak insanların doğru bilgiye erişimi de sağlanmış olur. Benim görevim de bu. Doğru bilgiye erişimi sağladığında zaten insanlar bir şeyleri anlamaya ve düşünmeye başlıyor, eğitimden geçiyor. Mesele doğru bilgiyi yaymakla başlıyor.
– Grevle ilgili başta sosyalist, ilerici, muhalif gazeteciler olmak üzere emekten yana tutum alan öznelere nasıl bir çağrı yapmak istersin?
– Çok güzel söyledin; “Emekten yana tutum alan özneler.”
Şeyi çok gördüm; işine gelen muhalif, işine gelen muhalif gazeteciliğini yürütüyor, işine gelen oraya destek veriyor. Yani muhalif deyip içeri alınan, destekçisi olduğumuz insanların gelip Sputnik’te program yapması acı verici. Biz her şeye rağmen Zafer Arapkirli gibi, onurlu gazeteciler gibi içeriyle bağı olmasına rağmen aşağıda-yanımızda durup bizi her defasında savunan insanları bekliyoruz.
Bizim en kısa sürede grevi bitirelim gibi bir hedefimiz yok. 90 gün ya da 100 gün olsun! Ama olabildiğince en kısa sürede başarmak için herkesin desteği lazım. Yani tüm gazeteci dostlarımızın baskısıyla, desteğiyle, gücüyle kazanabiliriz. Yukarıya çağrımız hiçbir zaman bitmiyor. Bir an önce masaya gelsinler. Zaten yetkisini almış olan sendikayla bir an önce masaya otursunlar. Ciddi bir hukuksuzluk var. Onun üzerine bir kara propaganda var. Her şeye rağmen her an geriye çevrilebilir her şey. Ama çok düşmanca bir tavır var, öyle bir hale döndü. Biz bunu kırma taraftarıyız.
Kimse desteğini bırakmasın, motivasyon olarak bize desteğe devam etsin istiyoruz. Grev Tv’ye de destek verirlerse seviniriz, duygularımızı ve gelişmeleri oradan aktarıyoruz.