İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, “Mezarda Emeklilik, EYT, BES, TES, Düşük Emekli Maaşları, Esnek/Sigortasız Çalışma, İş Cinayetleri’ne Karşı: Güvenceli Çalışmak ve Emekli Olmak Hakkımız” başlığıyla yayınladığı açıklamasında, emeklilik çağında iş cinayetlerini derledi. Türkiye’de 1999 yılında hazırlanan ve 2008 yılında yürürlüğe giren yasayla birlikte hem emeklilik yaşının yükseldiği hem de prim günlerinin artırıldığı hatırlatıldı.
Açıklamada ayrıca kıdem tazminatının gasp edilmesi ve esnek çalışmanın yaygınlaştırılması tartışmalarını da değinilerek “Yaşamak için çalışmıyoruz, çalışmak için yaşıyoruz adeta!” denildi.
Ölen her 5 işçiden 1’i emeklilik çağında
Ardından açıklamada, emeklilik çağındaki iş cinayetleri raporu sunuldu. Raporda 2013-2019 yılları arasında yaşanan iş cinayetlerinin verileri paylaşılarak şunlar söylendi:
“Türkiye’de 2013-2019 yılları arasında ‘emeklilik çağında çalışan’ en az 1925 işçi (50 yaş üstü ücretli) iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 2013-14’te tüm ücretli iş cinayetlerinin yüzde 13-14’ünü 50 yaş üzeri işçiler oluştururken son yıllarda bu oran yüzde 19’a yükseldi. Yani bugün her ölen 5 işçiden 1’i emeklilik çağında çalışırken ölenler.
Yazımızda ‘ücretli’ ölümlerini baz aldık. Ancak kendi nam ve hesabına, sabahtan akşama aile emeği ile çalışan çiftçi ve esnafların durumuna da mutlaka değinmemiz gerekiyor. Yine 2013-2019 yılları arasında 50 yaş üzeri 926 çiftçi ve esnaf da çalışırken yaşamını yitirdi. Karşılıklı olarak istihdamın değiştiğinin de altını çizmeliyiz. Yani çiftçilik yapıp geçinemeyen ve işçi ordusuna katılanlar olduğu gibi emekli olduktan sonra geçinemeyip esnaflığa, çiftçiliğe başlayan işçilerin olması gibi. Bu anlamda ölümlerin ‘en az’ olduğunun tekrar altını çizmeliyiz.”
Raporda ayrıca emeklilik çağındaki işçi ölümleri en çok inşaat, taşımacılık, tarım, belediye/genel işler, ticaret/büro, madencilik, metal, gemi/tersane, konaklama, gıda, güvenlik, enerji, ağaç, kimya, tekstil ve cam işkollarında gerçekleşti. Salt 65 yaş ve üzeri yaşlı işçilere baktığımızda ise en çok ölüm tarım işkolunda görüldü. Yaşanan iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçilerin yüzde 98’inin sendikasız oluşu da raporda göze çarpan detaylardan birisi oldu.
Açıklamada Türkiye’de alınan 24 Ocak kararlarıyla tamamen neoliberal politikaların hüküm sürdüğü ve yaşanan EYT sorunun, Kıdem Tazminatı gaspının bununla ilişkili olduğu vurgulandı. İSİG Meclisi’nin açıklaması şöyle sonlandırıldı:
“Bu noktada emeklilik hakkının ancak işçilerin mücadelesi ile kazanılabileceğinin bilinciyle:
1- İşçilerin belli bir çalışma yılından sonra emekli olma hakları vardır. Emeklilik; işçilerin çalıştıkları işkoluna, mesleğe, cinsiyetlerine, kişisel sağlık durumlarına vb. göre belirlenmelidir. Emeklilik yaşı düşürülmelidir. Emekli aylığı bağlama oranları artırılmalıdır.
2- Emeklilikte yaşa takılma bir maliyet unsuru olarak ele alınamaz. Emeklilikte yaşa takılanların emekli olma hakları derhal tanınmalıdır.
3- Tabi bu noktada sigortasız çalıştırma yasaklanmalıdır. (Elbette ülkemizde sigortasız çalıştırma yasak ama kayıt dışılık da bilinen bir gerçek. Bu noktada denetimler artırılmalı ve patronlara uygulanan yaptırımlar ağırlaştırılmalıdır.)
4- Kıdem tazminatında kazanılmış bütün haklar korunmalıdır. Bütün işçilerin kıdem tazminatını almalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
5- Her türlü esnek çalışma biçimi yasaklanmalıdır.
Sonuç olarak; emeklilik çağında ölenlere dair belirttiğimiz gerçekler dikkatle incelenirse ‘kırmızı çizgiler çoktan aşılmıştır’. Diğer yandan yaşam süresinin istatistiklerde sürekli yükseltilmesi, ülkemizin sosyal devlet ve emeklilerin sosyal güvenceye yük olduğu vb. çarpıtmalarla işçi sınıfına saldırılar yoğunlaşmaktadır. Yapmamız gereken salt kıdem tazminatının kaldırılmasına dönük bir mücadele değil bütünsel olarak ‘emeklilik hakkı’ mücadelesini yükseltmektir.”