Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 8. duruşması 27 Ağustos Perşembe günü sabah saat 09.00’da başladı. Tanıkların anlatımları sırasında çok sayıda maden şehidi ailesi fenalık geçirdi. Fenalık geçiren ailelere sağlık ekipleri müdahale ettiler. Mahkeme salonunun dışına çıkan şehit eşleri ve aileleri hıçkırıklar içinde gözyaşları döktüler.
Katliamdan sağ kurtulan işçiler, hâkim karşısında verdikleri ifadelerle, duruşmada bu güne kadar “şirketin ne kadar sorunsuz olduğu” yönündeki yalanları bir bir parçaladı.
İşçilerden Bilal Altıntaş, olaydan önce 40 dakika elektrik kesintisi yaşandığını, ardından mesai bitimiyle çıkışa doğru yöneldiklerinde kükürt ve yanmış bant kokan yoğun duman dolayısıyla mekanize ayağın içine kaçtıklarını, H panosunda çalışanların da gelmesiyle 145 kişinin burada beklemeye başladığını söyledi.
Bu süreçte kendilerine kimsenin olayın nedeniyle ilgili bir bilgi vermediğini, ocaktaki havalandırmanın ters çevrilmesiyle bulundukları yerin pis havayla dolmaya başladığını, maskelerin bir kısmının çalışmadığını, kendisinin de karbon monoksit maskesi takmasına rağmen yarım saat sonra bayıldığını ifade ederek; “ben, saat 21.20’de ayıldım. Üzerimde biri çırpınan, biri hareketsiz 2 kişi vardı. Kendi imkânlarımızla yürüdük, pis havanın bitimine yakın tahlisiye ekibindekiler ocak çıkışına kadar yol gösterdi” dedi.
Altıntaş; iş başvurusunda, şirket tarafından “Mis” adlı taşeron şirkete yönlendirildiğini, burası aracılığıyla işe girdiğini söyledi.
İşçiler;
-Kendilerine tehlikeli durumlarda ne yapacakları konusunda bilgi verilmediğini, genel tatbikat düzenlenmediğini,
-Yer üstünden gelen kamaların, öncelikle üretimdeki ayaklarda paylaştırıldığını, kalan olursa çalıştıkları bacalara gönderildiğini, üretim ilerledikçe arkadaki kameraları söküp, önlere taktıklarını,
-Çalıştıkları bölgelerde acil bir durum yaşanması durumunda, 50-60 metre uzaklıktaki anayoldaki telefonlarla bilgi verebildiklerini, olayın meydana geldiği bölgenin yakınındaki kılçık baca mevkiinde son dönemde sıcaklığın çok arttığını, bazı madencilerin bu bölgeden geçtikten sonra bir süre oturup dinleme ihtiyacı duyduğunu,
-Dinamit atımlarından sonra karbonmonoksit ölçümü yapılmadığını, 5 dakika sonra çalışmaya başladıklarını, söylediler.
Bir işçi gaz maskesinin kontrolünün, çalıştığı 4,5 yıllık sürede bir kez ağırlığı tartılıp yapıldığına değinerek, tespit ettikleri sorunları üstlerine bildirdiğinde, “işine bak” karşılığı verildiğini söyledi.
“Müfettiş Gelince İlerlemeyi Durduruyorduk, Gerekiyorsa O Bölümü Kapatıyorduk…”
İşçiler, müfettişler gelmeden bir hafta önce haberlerinin olduğunu ve ona göre hazırlık yaptıklarını, nereyi kontrol edeceklerse orayı düzene koyduklarını söylediler. Hatta kepçeyle çalışılmayacak yerde çalıştıklarını, müfettiş gelecek diye buranın girişini içindeki kepçeyle birlikte bantla kapatıp kamufle ettiklerini söyleyerek; “devlet günde 1 metre ilerleme ister, biz bazen 5 metre ilerliyorduk. Olmayacak işe olacak diye ısrar ediliyordu. Bunun karşılığında prim vadediliyordu ama hiç prim dağıtılmadı” dediler.
Şuan hala Soma Kömürlerinde çalışan işçiler dahi verdikleri ifadelerle taşeron sistemi ve denetleme meselesinde şirket yöneticilerinin yalan beyanlarını ortaya çıkartmış oldu.
Mahkeme 19.00’da bir sonraki güne ertelenerek sonlandırıldı.
Kaynak: Maden işçileri derneği
